Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Kanal 7'de Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi programına katıldı.
Öğretmen atamaları için en doğru usulün mülakat yöntemi olduğunu belirten Bakan Yılmaz, "Eğitimdeki en önemli unsur öğretmen, Öğretmen eğitimin kilit taşıdır. Dolayısıyla öğretmenin niteliğini arttırmalıyız. Daha önce KPSS'den en yüksek puanı alan atanıyordu. Peki bu doğru bir atama usulü müdür? Geleceğimizi teslim ettiğimiz öğretmenler için doğru bir yöntem değildir. Bundan sonra bütün öğretmenler mülakatla alınacak.Öğretmenlere her yıl sözleşme yapılacak. 4 yılın sonunda performansı yeterliyse kadroya alacağız."
ÖĞRETMENLERE SİYASİ GÖRÜŞÜNE GÖRE PUAN VERİLMİYOR
Öğretmen mülakatları
nda siyasi soruların sorulduğu iddialarına da değinen Bakan Yılmaz, "Kardeşimiz dahi olsa bu işi başaramıyorsa işi teslim edemeyiz. En nitelikli insanları almak ve başarılı olmak en önemli unsurumuzdur. Siyasi görüşü dikkate alınarak puan verilmiyor. Bu soruların sorulduğu iddia ediliyor. Bu soruların sorulduğu iddia ediliyor ama bunlar soru havuzumuzda kesinlikle yok" dedi.
3 BİN 392 İTİRAZ GELDİ
18 ilde 300 komisyon ve bine yakın görevli ile mülakatlar yapıldığını belirten Bakan Yılmaz 53.000 kişinini mülakata alındığını ve sadece 3.392 kişini itiraz ettiğini açıkladı. Yılmaz, 17 kişinin yapılan maddi hatandan dolayı itirazının kabul edildiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı (MEB) İsmet Yılmaz, Bakanlık'tan  ihraç edilen personele ilişkin, "Şu anda ihraç edilenlerin 156'sı gözaltında, 2  bin 635'i tutuklanmış. 2 bin 237 kişi de adli kontrol şartıyla serbest  bırakılmış. Bizim ihraç ettiklerimizden 313 kişi de aranıyor, yani firari." dedi. 
Kanal 7'de "Başkent Kulisi" programında, gündeme ilişkin  değerlendirmelerde bulunan ve soruları yanıtlayan Yılmaz, "FETÖ ve PKK ile  iltisaklı öğretmenlerden uzaklaştırma, ihraç etme açığa alma işlemleri kapsamında  kaç öğretmen atıldı?" sorusuna, "MEB olarak 28 bin 163 kişiyi Kanun Hükmünde  Kararnamenin (KHK) ekine koyaraktan Bakanlığımızla ilişiğini kestik. Neden  dolayı? Bu terör örgütü, paralel yapıya iltisakı, bağlantısı olduğu  değerlendirildiği için." yanıtını verdi.
Bakan Yılmaz, ihraç edilen personele ilişkin şu bilgileri verdi:
"Şu anda ihraç edilenlerin 156'sı gözaltında, 2 bin 635'i tutuklanmış.  Yani bizim dışımızda Cumhuriyet Savcısı, bu kişi hakkında terör örgütüne üyelik  olduğunu, bağlantısı olduğunu, yeterli delil olduğunu değerlendirerek tutukluluk  kararı vermiş. 2 bin 237 kişi de adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış. Bizim  ihraç ettiklerimizden 313 kişi de aranıyor, yani firari. Bizim yaptığımız işler  de kesinlikle doğru bir işlem. Yaklaşık 2 bin 300 civarında okul, yurt ve diğer  kurumları kapattık. Okul olanlarını hemen hemen kapattık. İstisna bir tanedir, o  da Elazığ'da bombalı saldırı yapılmıştı il emniyet müdürlüğü binamıza. Onların  acil bir bina ihtiyacı oldu. Bu yapıdan bize intikal eden bir okulumuzu emniyet  müdürlüğüne tahsis ettik. Bizim yaptığımız işlerde çok büyük bir doğruluk payı  vardır."
"Norm fazlası öğretmen var"
Tam gün eğitime 2019'da geçileceğinin hatırlatılması üzerine Yılmaz,  temel eğitimdeki ikili eğitimde 4 milyon 600 bin, ortaöğretimdeki ikili eğitimde  435 bin öğrenci bulunduğunu kaydetti.
Bakan Yılmaz, geçmiş yıllarda arka arkaya üç yıl 28 bin derslik,  sadece geçen yıl 20 bin derslik kazandırıldığını, bu başarının devam etmesi  halinde tam gün eğitime geçileceğini bildirdi.
Norm fazlası öğretmen bulunduğunu aktaran Bakan Yılmaz, iyi bir  planlamayla norm fazlası öğretmenlerin de sisteme katılması halinde öğretmen  ihtiyacının kalmayacağını ifade etti.
İsmet Yılmaz, "Tam gün olan okullarda öğrencilere öğle yemeği  verilebilir mi?" sorusuna, "Taşımalı eğitimle taşıdığımız çocukların hemen hemen  tamamına yakınına öğle yemeği veriyoruz. Tekli eğitimde olabilir mi? Ülkemizin  ekonomik ihtiyaçlarıyla vatandaşlarımızın talepleri optimum bir noktada  buluştuğunda bu dahi yapılabilir." yanıtını verdi.
"Bizim soru havuzumuzda bu sorular yok"
Sözleşmeli öğretmen alımları
nda yapılan mülakatlarda sorulan sorulara  ilişkin ise Yılmaz, şunları söyledi:
"Basında sorulardan örnekler veriyorlar. 'Bize böyle soru sordular.'  diyorlar. 'Son yüzyıla yön veren lider kimdir? Başkomutan kimdir? Yılbaşı  kutlaması yapar mısınız?Gezi olayları sırasında ne hissettiniz? Hangi yurtta  kaldınız? İnsan kopyası iyi midir? Maç izler misiniz? Ne tür yemekler  yapıyorsunuz? Terör örgütlerini sayınız? Tarık Akanhakkında ne düşünüyorsun?  Reis deyince aklına ne geliyor?' Bizim soru havuzumuzda bu sorular yok."
Mülakatların 18 ilde üç yüz komisyon, bine yakın görevli tarafından  gerçekleştirildiğini aktaran Yılmaz, 28 Eylül'de sonuçları açıkladıklarını, 28-30  Eylül arasında itirazları aldıklarını, 53 bin kişi arasında sadece 3 bin 300  kişinin itiraz ettiğini bildirdi.
"Psikoteknikle öğretmen yapılması çok doğru"
Bakan Yılmaz, Milli Eğitim Komisyonu'nda bir kanun tasarısı olduğunu  hatırlatarak, "Sözleşmeli öğretmen yapılırken, Anamuhalefet Partisi milletvekili  dedi ki 'Psikoteknikle yapılması gerekir.' Kesinlikle çok doğru. Dedim ki  kesinlikle yapılması lazım. Ama lütfen siz teklif verin biz destekleyelim dedik."  ifadesini kullandı.
Psitoteknik yöntemine değinen Yılmaz, şunları söyledi:
"Yolcu taşıyan otobüslerin şoförleri ve tır şoförlerine bir de  psikoteknik yapılıyor. Yani ruhsal durumu uygun mu? Trafiğe çıkacak, trafik  canavarı mı olacak, normal mi olacak diye. Kesinlikle bazı ülkelerde öğretmenlere  bu da yapılıyor. Kızdırdığında çocuğa nasıl tepki veriyor? Çocuğa şamar mı  vuruyor? Ben bu sorulara cevap vermiyorum, dersi terk ediyorum, ders bitmiştir  çocuklar mı diyor. Yoksa, çocuklar gelin bu konuyu araştıralım ilginç bir konuydu  müfredatta yoktu ama mı diyor."
"Yabancı dil eğitimi saatleri dil öğrenmede yeterli değil"
Bakan Yılmaz, gelecek yıl 5'inci sınıflara yoğun olarak verilmesi  planlanan yabancı dil eğitimine ilişkin bir soru yanıtlarken, yabancı dil  eğitimiyle ilgili sıkıntılar yaşandığını, Türkiye'nin her alanda iyi noktaya  gelebilmesi için mutlaka evrensel bir dilin öğrenilmesinin gerektiğini vurguladı.
Yabancı dilden kastın sadece İngilizce olmadığına işaret eden Yılmaz,  "Öğretilecek yabancı diller içerisinde Arapça da Fransızca da Rusça da olacak.  Biz istiyoruz ki yetkilerimizi yerele devredelim, hatta öğretmen atamalarını  bile. Kaymakamlıklar, ilçe müdürlükleri ve okul aile birlikleriyle karar verme  mekanizması oluşturulsun. Onlar kendi evlatlarına kötü eğitim verecek bir  öğretmeni barındırırlar mı?" diye konuştu.
Yılmaz, yabancı dil eğitiminin 2012-2013 eğitim öğretim yılından bu  yana, ilkokul ikilerden itibaren verildiğini, ilkokul 2'inci, 3'üncü ve 4'üncü  sınıflarda haftada 2'şer saat, ortaokul 5'inci ve 6'ncı sınıflarda haftada 3'er  saat, 7'inci ve 8'inci sınıflarda da haftada 4'er saat İngilizce okutulduğunu  anlattı.
Tüm yabancı dil eğitimi saatlerinin dil öğrenmede yeterli olmadığına  işaret eden Bakan Yılmaz, "Önümüzdeki yıldan itibaren pilot illerden başlamak  kaydıyla, İngilizce'yi 20 saatin üzerinde, 6 saatin üzerinde Türkçe, 3 saatte bir  Matematik ufku açar, zihni açar, İngilizceyi anlamayı kolaylaştırır. Birde ya  müzik ya resim, çocuğun hangisine yeteneği varsa seçmeli ders olarak 5'inci  sınıflara 4 ders olabilecek şekilde paydaşlarımızla görüşeceğiz, pilot illerimizi  seçeceğiz." dedi.
"Önceliğimizi meslek liselerine vereceğiz"
Bakan İsmet Yılmaz, öğrencilerin zorla imam hatip okullarına  yönlendirildiğine dair iddialara ilişkin, kişinin kendisi talep etmeden hiçbir  şey yapılamayacağına dikkati çekerek, "İmam hatip liselerinin toplam lise  içindeki oranı yüzde 12. Meslek liselerinin oranı yüzde 44. Meslek lisesi  memleket meselesi. Önümüzdeki dönem bütün ağırlığımızı, önceliğimizi meslek  liselerine, teknik eğitime vereceğiz. Dolayısıyla yüzde 12'yi görüp de yüzde 88'i  görmüyorsan o zaman burada rakamlara bakarak konuşulmadığını görüyoruz." diye  konuştu.
Proje okullar kapsamında yapılan öğretmen değişikliğine ilişkin bir  başka soruya karşılık Bakan Yılmaz, proje okulların yeni bir olay olmadığını bu  konuyla ilgili 2014 yılında alınan bir karar bulunduğunu anlattı.
  
Yılmaz, Türkiye genelinde kalitesini kanıtlamış okulların  niteliklerini daha ileriye taşıyabilmeleri için 2014 yılında doğrudan Bakanlığa  bağlandığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"155'in üstünde proje okul var. Yurt dışına proje üretiyorlar, bu  projelerin başarılı olabilmesi için bu okulların özellikle desteklenmesi lazım.  Yönetmeliğimizde '8 yıldan fazla görev yapılamaz.' diyor. Bir öğretmen '21 yıllık  öğretmenim, 16 yıldır aynı okulda çalışıyorum, beni sürgün ettiler.' diyor. Aynı  ilçenin içerisinde başka bir yere gönderiyoruz. Bu söylem çok doğru değil. Çok  yeteneklidir, emeğine saygı duyuyoruz ama bu tecrübeni başka okula da aşılama  yap. İzmir Fen Lisesi'nde 16 yüksek lisans yapan öğretmen var. Bizim bu  atamalardan sonra 18 yüksek lisans yapan öğretmen oldu. Bornova'da 3 yüksek  lisans yapan öğretmen varken şimdi 6 tane oldu. İstiyoruz ki eğitimin kalitesini,  niteliğini yükseltelim daha."