AYM’nin kararına göre; Susurluk 44'üncü Mühimmat Bölük Komutanlığı’nın lağvedilmesi üzerine cephaneliklerde bulunan mühimmatların çeşitli bölgelere dağıtımına karar verildi. Bu kapsamında 248 ton el bombası ve 336 ton 175 mili metre top mühimmatının Afyonkarahisar 41. Mühimmat Bölük Komutanlığı’na gönderilmesi planlandı. 14 Haziran 2012’de Susurluk’tan gönderilen bu mühimmatlar, 29 ve 32 numaralı mühimmat depolarına konuldu. Mühimmatın uygun hâle getirilip tasnif ve istif faaliyetlerine 4 Eyül 2012 saat 09.00 sularında başlanıp ve saat 23.00'e kadar devam ettirildi.



25 ASKER ŞEHİT OLMUŞTU

5 Eylül 2012’de 32 numaralı depoda tasnif işlemleri devam ederken, saat 21.15 sularında belirlenemeyen bir nedenle patlama meydana geldi. Bu patlama, temas hâlinde veya çok yakında bulunan diğer açıktaki el bombaları, el bombası gövdeleri ile diğer el bombaları sandıklarına sirayet etmiş ve zincirleme patlamalara neden oldu. Patlamalar neticesinde; iki astsubay, iki uzman çavuş ve 21 er ve erbaş şehit olurken, 5 asker de yaralandı.



ASKER AİLESİ TAZMİNAT DAVASI AÇTI

Patlamada hayatını kaybeden erlerden 20 yaşındaki K.A.’nin anne ve babası ve kardeşleri Milli Savunma Bakanlığı’na müracaat ederek olay nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararların tazminini talep etti. Ancak bu talebe herhangi bir cevap verilmedi. Bunun üzerine başvurucular olay nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararların tazmini amacıyla; Aralık 2013’te Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde (AYİM) tam yargı davası açtı.

AYİM TAZMİNAT TALEPLERİNİ REDDETTİ

AYİM 2. Dairesi, K.A.’nın anne ve babaya daha önce SGK gibi kurumlarca ödenen paraları dikkate alarak, tazminat taleplerinin reddine karar verdi. K.A.’nı üç kardeşine ise 7’şer bin TL manevi tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. AYİM’nin kararının 13 Ocak 2016 tarihinde kesinleşmesi üzerine K.A.’nın ailesi Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.



AYM “YAŞAM HAKKI İHLALİ” DEDİ

Yargı sürecinin gerçekleşen zararın nedenlerini tespit etme ve zararı giderme bakımından yeterince etkili şekilde işlemediğine dikkat çeken Yüksek Mahkeme, başvurucuların; hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına da karar verdi. AYM’nin bu kararı sonrası ailenin tazminat talebine ilişkin yargılama yenilecek.

"İDARENİN KUSURU VARSA İNCELENMELİ"

AYM’nin kararının gerekçesinde özetle şu tespitlere yer verildi:

İDARENİN KUSURU ARAŞTIRILMALI: İdari eylem sebebiyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan tam yargı davasında öncelikle hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı tartışılmakta ve kamu hizmetinin işletilmesinin kusurlu olduğunun saptanması halinde -zararın bulunması koşuluyla- davacı lehine tazminata hükmedilmektedir. İdarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılırken yaşam hakkının devlete yüklediği yükümlülüklerin ihmal edilip edilmediğinin gözetileceği açıktır. Somut olayda; yargı mercinin idarenin, yaşam hakkına ilişkin yükümlülüklere uygun davranıp davranmadığını, diğer bir ifadeyle hizmet kusurunun bulunup bulunmadığını denetlemesi gerekmektedir.

YARGI SÜRECİ ETKİLİ İŞLETİLMEMİŞ: Tüm açıklamalar ışığında somut olayda, yaşam hakkının içerdiği pozitif yükümlülük kapsamında yargı sürecinin gerçekleşen zararın nedenlerini tespit etme ve zararı giderme bakımından yeterince etkili şekilde işlemediği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle tam yargı davasında davacıların iddiaları temelinde askeri faaliyetin/hizmetin yürütülmesinde yetkililerin kusuru olup olmadığı yönünde bir inceleme ve değerlendirme yapılıp bu kapsamda bir sonuca ulaşılması gerekmektedir. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.