Danıştay’ın Ayasofya'yı müze yapan 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptaliyle ilgili davada bugün kararını açıklaması bekleniyor. Ayasofya için atılacak adım bu karara göre şekillenecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Ayasofya'nın ibadete açılması için Danıştay'ı işaret ederek "Bu ülkenin dinamiklerinde tutuşan yanan bir şey var. Öyleyse şu anda biz hukuk devleti olarak Danıştay'ın kararını bekliyoruz. Karardan sonra atılması gereken adım neyse ona göre gereken adımlar atılır" demişti.



SÜREÇ NASIL İŞLEDİ?

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya için ilk olarak 2005'te Danıştay'a dava açmıştı. Dernek, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulmasını istemişti.

Danıştay 10. Dairesi, 24 Haziran 2005'te söz konusu Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurma istemini reddetmişti. Daire 2008'de ise Ayasofya Camisi'nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığına işaret ederek, davayı reddetmişti.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Dairenin bu kararını onamıştı. Dernek, 2016'da tekrar Danıştay'a dava açmıştı.

Derneğin, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru hakkında ise 2018'de karar verilmişti. Yüksek Mahkeme, Ayasofya'nın namaz kılınması için ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesi nedeniyle din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruyu, "incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemez bulmuştu.



NOTRE DAME ÖRNEĞİ

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, dün Anadolu Ajansı'nın sorusu üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:

"Şimdi Ayasofya'nın camiye çevrilmesi meselesi uzun yıllardır gündemimizde olan, toplumsal talebi ve karşılığı olan bir mesele. Bunu 'Camiye çevrilirse Ayasofya'nın dünya mirası kimliği ortadan kalkar' şeklinde eleştirenler var. Fakat bu bize hiç de öyle görünmüyor. Bizim bütün selatin camilerimiz, İstanbul'da örneğin Sultanahmet Camisi olsun, Fatih Camisi olsun, Süleymaniye olsun, diğer camilerimiz olsun, hem ibadete hem ziyarete açık mekanlardır. Turistler de giderler, belli saatlerde belli kurallar çerçevesinde buraları ziyaret edebilirler. Yabancıların yahut yerli turistlerin bu tür mekanları ziyaret etmesi için illa buraların müze olması gerekmiyor.





TURİSTLERİN ZİYARETİNE MANİ DEĞİL

Notre Dame örneği de var mesela Paris'te. Hem kilisedir hem müzedir. Ayin zamanı insanlar giderler orada ayin yaparlar Hristiyanlar. Normal zamanda da turistler giderler ziyaret ederler. Sacre Coeur Kilisesi vardır yine Paris'te. Bunun önünde bir engel yok. Ayasofya'nın da ibadete açılması yerli yahut yabancı turistlerin orayı ziyaret etmesine mani değil. Dolayısıyla dünya mirasından bir şey kaybetmesi söz konusu değil. Buranın tarihi tabii kilise olarak başlamış, cami olarak devam etmiş, sonra da müze olarak devam etmiş.

KİMLİĞİNDEN BİR ŞEY EKSİLTMEZ

Bu üç kimlik, Ayasofya'nın 3 hayatı içinde herhalde onun asli kimliğine en uzak olan müze statüsü. Yani bir mabet olarak kurulmuş, daha sonra camiye çevrilmiş ve 500 yıldan fazla bu şekilde devam etmiş. Cumhuriyetin ilk yıllarında da biliyorsunuz Ayasofya bir cami olarak, yani 34'e kadar, 23'ten 34'e kadar, hatta 20'yi esas alırsanız Meclisin kuruluşundan, zaten cami olarak faaliyet göstermiş. Dolayısıyla buranın ibadete açılması Ayasofya'nın tarihi dünya mirası kimliğinden bir şey eksiltmez. Daha fazla insan oraya gidebilir, ziyaret edebilir. Nasıl atalarımız oradaki Hristiyan ikonalarını muhafaza ettiyse bundan sonra da onlar muhafaza edilir. Ziyaretçilerin gene ziyaretine açılır. Bununla ilgili çalışmalar yapılır. Bunlar birbirini nakzeden durumlar değil."



'HUKUKİ AYIP KALKACAK'

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, dün katıldığı bir televizyon programında konuya ilişkin hukuki yolun neden tercih edildiğinin sorulması üzerine, "Türkiye bir hukuk devleti, tüm işlem ve eylemler yargı denetimine açık. Dolayısıyla bu konuda süreçte de önceden belirlenmiş bir duruşma günü oldu ve artık karar aşamasına gelmiş bir süreç" dedi.

Bakan Gül, "Bu ayıptan da kurtulacak Türkiye. Tarihi anlamda Ayasofya'nın ibadete açılmasının önündeki hukuk ayıbının ortadan kalkacağına da inanıyoruz" dedi.