Kenan Toprak

Güney Afrika Apartheid rejimi, 20. yüzyılın insanlığına karşı işlenmiş en kötü suçlardan biri olarak hatırlanırken, Apartheid’i destekleyen beyaz tekel kapitalist sistemi bugün halen aktif ve iyi durumda bulunuyor. Beyaz tekel kapitalizmi, Apartheid sonrası ekonomik sistem olarak varlığını sürdürdü ve ülkenin ekonomisi, toprak üstünlüğü, medya ve yargı sistemi üzerinde orantısız ve demokratik olmayan bir kontrol uygulamaya devam etti.

Güney Afrika, dünyanın ırksal olarak en eşitsiz toplumu olarak görülmektedir. Beyazlar nüfusun sadece yüzde 12’sini oluşturuyor. Güney Afrika maden rezervi bakımından yaklaşık 2,5 trilyon dolar değerinde dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alıyor ve Güney Afrika Beyazları ve Batılı yabancılar bu servetin yüzde 80’ine şaşırtıcı bir şekilde sahip bir durumda bulunuyor.

AFRİKALILAR “YABANCI” BEYAZLAR “TURİST”

Dört ana medya şirketinin halen büyük ölçüde Beyazlara ait olmasından kaynaklı olarak, Güney Afrikalıların izlediklerinin ve okuduklarının yüzde 80’ini kontrol ediyorlar. Beyaz medya, ulusal söylem kullanımında, büyük gelir eşitsizliği, ekonomi ve demokratikleşme konularından çok, vandalizm, yağma ve genel suçluluk konularına odaklanarak asıl sorunları gölgelemekte ve Afrikalı göçmenleri hedef göstermektedir. Beyazların tekelinde olan Güney Afrika medyası, Afrikalı göçmenleri “yabancı” olarak gösterirken, beyazları “turist” veya “gurbetçi” olarak kabul etmekte ve Güney Afrika halkına o şekilde sunmaktadır. Güney Afrika’ya yayılan Afrikalı göçmen düşmanlığı ve şiddeti, G.Afrika’da geçmiş yıllardan bu yana beyazların baskısının doğrudan bir sonucudur.

Güney Afrika’da yaşanan Afrikalı yabancı düşmanlığı saldırılarının trajik yönü ise, saldırılarda yaşamını yitirmiş olan Afrikalı’ların birçoğu Beyaz Apartheid rejimine karşı Kurtuluş Savaşı sırasında Güney Afrika özgürlük savaşçılarını barındıran ülkelerden gelen göçmenlerden oluşmasıdır.

GELİR EŞİTSİZLİĞİ

Kıtanın ekonomik bir güç noktası olan Güney Afrika büyük bir göç hedefi olmaya devam ediyor. Pek çoğu Sahra altı Afrika ülkelerinde siyasi ve ekonomik açıdan dengesiz durumlardan dolayı kıtanın önde gelen ekonomilerinden Güney Afrika’yı tercih ediyor. Yoksul ve zengin arasındaki uçurumun açıkça görüldüğü kıtada sadece 3 Afrikalı zenginin servetinin 1,3 milyar nüfuslu kıtada 650 milyon kişinin servetinden daha fazla olması Afrika’daki gelir adaletsizliğini göz önüne seriyor.

AFRİKALI GÖÇMEN DÜŞMANLIĞI

1994’ten bu yana Güney Afrika çeşitli yabancı düşmanlık saldırılarına tanık oldu. 2008 yılında meydana gelen Afrikalı göçmenlere karşı şiddet olaylarında 60’tan fazla göçmen hayatını kaybetmiş ve birçok insan yerinden edilmişti. Olaylar sonrası, Güney Afrika ve Afrika siyasi liderleri yaşanan olaylara kayıtsız kalmış ve Afrikalıların kendi kıtalarında yaşanan şiddeti ele almak için politika ve stratejiler geliştirmemişlerdir.

Afrikalı göçmenlerin toprak sahibi olmadığı, madencilik şirketlerini işletmediği, Avrupa bankalarına sermaye göndermediği halde, Güney Afrikalılar neden Afrikalı göçmenlere karşı düşmanlık besliyor. Genellikle Güney Afrikalılar arasında işsizlik, Apartheid rejiminin sona ermesiyle birlikte yıllarca süren yaygın yoksulluktan kaynaklanıyor. Güney Afrikalılar bu sorunlarla birlikte, Afrikalı göçmenlerin kadınlarını, işlerini ellerinden aldıklarını ve özellikle Nijeryalı göçmenlerin uyuşturucu kaçakçılığı ve fuhuşu teşvik ettiklerini iddia ederek göçmenlere karşı öfkeleniyorlar. Bütün bu sorunlar bir araya gelince Afrikalı göçmenler suçlu görülerek hedef haline gelirken, hükümet ve medya göçmenlerin sayısını çok fazla abartarak şiddet olaylarının yaşanmasına zemin hazırlıyor. 1994’te Apartheid rejiminin sona ermesini izleyen ulusal sosyal kapsayıcılık kimliği oluşturma çabalarına rağmen, Güney Afrika’da ikamet eden göçmenler kısmen ekonomik fırsatlar için yerel halkla rekabet etme algısı nedeniyle, suç korkusu ve göçmenliğe dayalı şiddet ve ayrımcılık yaşıyorlar.

KAYBEDEN YİNE AFRİKALI

Afrikalı göçmenlere karşı Güney Afrika’da yaşanan şiddet olaylarında 10 Afrikalı göçmenin ölmesi sonrasında kıtanın en büyük iki ekonomisi olan Güney Afrika ile Nijerya arasında toplumsal ve diplomatik sorunların yaşanmasına neden oldu.

Güney Afrika’da çalışan Afrikalılara yönelik saldırılar birçok Afrika ülkesinde tepkiyle karşılandı. Zambiya ve Nijerya’da faaliyet gösteren Güney Afrika’ya ait işletmelerden, Shoprite alışveriş merkezleri, mobil şirketi MTN şubelerine saldırı ve yağmalama gerçekleştirildi. Yaşanan olaylardan sonra Afrika’nın en büyük Telekom şirketi ve Nijerya pazarının yüzde 43 ile en büyük payına sahip olan MTN hedef alınmasından sonra tüm mağazalarını geçici olarak kapatma kararı aldı. Göçmen karşıtı şiddet olaylarından kaynaklı olarak her iki ülke arasında diplomatik ilişkilerde sorunlar oluştu ve Güney Afrika misilleme tehditleri yüzünden geçici olarak Nijerya’nın Başkenti Abuja’daki büyükelçiliğini geçici olarak kapattı. Afrikalı göçmenlere karşı yaşanan şiddet olayları, Güney Afrika’da yapılan Dünya Ekonomik Forum’una da gölge düşürdü ve Nijerya forumu boykot ederek büyükelçisini de geri çağırdı. Nijerya’nın zirveyi boykot kararı, Afrika içi ticareti artırma girişimlerine zarar vermesi ile birlikte kıtadaki ekonomik işbirliğini de tehlikeye sokuyor.

Sonuç olarak, Afrika’da Afrikalı göçmenlere karşı uygulanan şiddet, Afrika ülkeleri arasında hem birliğe hem de dayanışmaya zarar veriyor. Afrika kıtasının ekonomik ve politik bütünleşmesini sağlayacak olan bütün oluşumlara da gerçek bir tehdit oluşturuyor. Afrikalının Afrikalı düşmanlığı, neo sömürgeciler tarafından Afrikalıları bölmek için kullandıkları tehlikeli bir adımdır.

Kaynak: Yeni Şafak