CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, AK Parti’nin “asla eleştirmeyen” tabanının ekonomik kriz sonrası partisini eleştirmeye başladığını, ihraçlarla birlikte ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ve parti yöneticilerine yönelik eleştirinin derinleşeceğini söyledi. 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, kurucu kadroları arasında yer aldığı ve 2007 yılında istifa ettiği eski partisi AK Parti’de son dönemlerde yaşanan siyasal kırılmaları Mezopotamay Ajansı’ndan Diren Yurtsever’e  değerlendirdi.

Davutoğlu ve 3 eski yöneticinin ihraç talebi AK Parti programına aykırı olduğunu belirten Şener, “AK Parti’nin programını ben yazdım. Bir partide ihraç kararı verebilmek için ortada çok ciddi şeylerin olması lazım. Parti ilkeleri ve programına aykırı tutumların olması lazım. Uzun bir süredir Ahmet Davutoğlu ve ekibi, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikalarına yönelik politik eleştirilerde bulunuyorlar. Bu politik eleştiriler AK Parti’nin ne tüzüğüne ne de programına göre ihraç ettirecek bir durum değildir” diye konuştu. 

'ASIL ERDOĞAN'IN İHRAÇ EDİLMESİ LAZIM'

AK Parti’nin “asla partisini eleştirmeyen” katı bir tabana da sahip olduğunu ifade eden Şener, “Ancak ekonomik kriz sonrası bu tabanda eleştiri gittikçe yaygınlaşıyor. Şimdi ihraçlar eleştirinin yaygınlaşmasına katkı sağlayacak. Erdoğan’a ve parti kurmaylarına dönük kendi tabanındaki eleştiri derinleşecek” dedi. Erdoğan’ın politikalarına işaret eden Şener, “Bence, parti programına aykırı siyaset yapmaktan asıl Sayın Erdoğan’ın partiden ihraç edilmesi gerekir” dile getirdi. 

‘DAVUTOĞLU NE BİLİYORSA AÇIKLASIN’

Davutoğlu’nun 7 Haziran- 1 Kasım tarihlerini işaret ederek, “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” şeklindeki açıklamalarına değinen Şener, “Bu 5 ayda AK Parti’nin seçimi kazanması için önemli olayların yaşandığı bir süreç. Cumhuriyet tarihin en yoğun terör eylemlerinin yapıldığı bir süreç. Ankara Gar, Diyarbakır 5 Haziran mitingi, Suruç’ta bombaların patlaması. Bu sürecin sonunda 1 Kasım seçimlerinde AK Parti 7 Haziranda kaybettiği oyları toparladı ve tek başına iktidarı kazandı. Bu patlayan bombalar neyin nesiydi. Kimlerin yaptığı ile ilgili kamuoyunu tatmin eden bir durumda yok. Ama tam bu sırada dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun bu açıklaması doğrudan doğruya devleti, hükümeti ifade eden bir açıklama.  Davutoğlu için artık kendi oturduğu makam, siyasetteki yeri itibariyle ne biliyorsa bunları açıklamak bir görevdir. Davutoğlu’ndan bu görevi yerine getirmesini bekleriz”  ifadelerinde bulundu. 

‘PARTİ KURARLARSA FAYDALI OLUR’

Şener, yeni parti kurma girişmelerini ise şöyle değerlendirdi: “Her ne kadar Davutoğlu ve Babacan’ın yeni bir partileşme sürecinin içine girdiği ve yeni bir parti kuracakları söylense de şuanda ortada somut bir durum yok. Somut tablo, Davutoğlu ve ekibinin AK Parti ve Erdoğan’a yönelik politik eleştirileridir. Davutoğlu’nun da Babacan’ın da bir şey yapamama ihtimalini ben her zaman varsaydım. Çünkü çok ciddi çıkış yapmıyorlar. Kendileri açıklama yapmıyor ama kamuoyu sürekli onları tartışıyor. Sayın Babacan hiçbir şey söylemiyor ama herkes onu tartışıyor. Babacan’ın partisi için önce Eylül ve Ekim ayı dediler, sonra Aralık ayı dediler. Şimdi de Şubat ayında kurulacağı söyleniyor. Ertelemeler iyi değil, havayı kaybeder, kararlılığı zayıflatır ve vazgeçme eğilimini ortaya çıkarır. Şuan kesin bir şey söylemiyorum. Ama bildiğim bir şey var, o da her ikisinin de sesli veya sessiz Sayın Erdoğan’ın politikalarına eleştirilerinin olduğudur. Parti kurarlarsa faydalı olacaklarını da düşünüyorum.”

‘AK PARTİ TABANINDA HUZURSUZLUK VAR’

AK Parti tabanında ciddi bir huzursuzluğun ortaya çıktığını ifade eden Şener, partinin kurucularının çoğunun parti yönetiminde olmadığına hatırlattı. Şener, şöyle devam etti: “Erdoğan döneminde devletin niteliği ve siyasetin tarzı değişmiştir. Sürekli kızan, azarlayan bir Erdoğan vardır. Yıllardır Erdoğan ve partisine destek veren geniş seçmen kitleleri şimdi Erdoğan’ı eleştiriyor. ‘Mahvolduk, bittik, eve ekmek götüremedik’ diye feryat ediyor. Medyayı ele geçiren, korku iklimini yaygınlaştıran, yargıyı bir kırbaç olarak kullanan Sayın Erdoğan bilmelidir ki bu yöntemler iflas etmiştir. Sadece genel merkez bazında değil, illerde ve ilçelerde de, il ve ilçe başkanları şuanda partinin dışında kalmış durumdalar.” 

‘SOYLU’NUN GÖREVİ İMAMOĞLU’NU KORUMAK’

HDP’li belediyelere kayyım atanmasının hukuki değil siyasi bir operasyon olduğunu da vurgulayan Şener, sözlerini şöyle tamamladı: “Saray’a bağlı bir Bakanın idari bir işlemle belediyelere el koyması,  siyasi partiler ve belediyeler üzerinde siyasi operasyonlar yapma kararlılığında olduklarının açık kanıtıdır. Siyasi hedeflerine ulaşmak için bu iktidar yapısı,  bugün HDP,  yarın İYİ Parti, sonraki gün MHP ve CHP’li belediyelere el koyabilir.  Onun için ilkesel duruş sergilemek lazım ve karşı çıkmak lazım. Bu noktada Ekrem İmamoğlu’nun belediyeleri ziyareti doğal bir şeydir. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kendi işine baksın. Onun görevi Ekrem İmamoğlu’nun ne yapıp yapmamasını söylemek değil, Soylu’nun görevi İmamoğlu oraya gittiği zaman onun güvenliğini sağlamaktır.”