Kültür ve Turizm Bakanı Günay, bir Alman gazetesinin kendisinin Hattuşaş sfenksini iade etmesi için Almanya'ya ültimatom verdiğine yönelik iddiasıyla ilgili, ''Bu konuda ne söylemişsek gereğini yapacağız. Bu bir ültimatom değil, bir kararlılık ifadesidir'' dedi.

Bakan Günay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uluslararası ilişkilere saygılı bir dil kullanmaya çalıştıklarını, ancak Türkiye'nin haklarını da savunma konusunda sonuna kadar kararlı davrandıklarını söyledi.

Almanya'ya 20. yüzyılın başında bakım ve onarım için gitmiş iki sfenks olduğunu, bunlardan birinin iade edildiğini, diğerinin de sonraki yıllarda çeşitli taleplere rağmen teslim edilmediğini anlatan Günay, ''İade edilmediği yıllarda Almanya ile Türkiye'nin yakınlıkları var, savaş içinde birlikte bir cephe oluşturmuşlar. Çeşitli bahaneler, gerekçelerle konu biraz unutulmaya terk edilmiş'' diye konuştu.

Türkiye'nin, Alman Arkeoloji Enstitüsü ile çok önemli çalışmalar yaptığına işaret eden Bakan Günay, şöyle devam etti:

''Türkiye'deki çok özel, çok önemli tarihsel alanlarda Alman arkeolojisi çalışıyor. Bunlardan birisi Hititlerin başkenti Boğazköy, Hattuşaş bölgesi. Bir başkası Bergama bölgesi, Allinoi vardı yakın zamana kadar. Yine Göbeklitepe dünyanın en eski uygarlık merkezlerinden birisi. Bu kadar yakın ve işbirliği içinde olduğumuz bir enstitünün, Türkiye'ye daha iyi niyetli davranışlar sergilemesi, biz bunca kolaylığı gösterirken, karşılıklı yarar, güven anlaşmasına dayalı bir ilişki örneği sergilemesi açısından bazı adımlar atması gerektiğini düşünüyorum. Bunları söyledim.''

Boğazköy'den götürülen sfenksin bu yıl Türkiye'ye iade edilmesi gerektiğini belirten Bakan Günay, ''Bu talebi yapalı neredeyse bir yıl oluyor. Bu konu uzunca bir süredir sürüncemede bırakılmaya çalışıldı. Ben de kararlılığımı ifade ettim. Bu sfenks geri dönmezse, bunun götürüldüğü alandaki çalışmanın sona ermesi gündeme gelebilir. Çünkü biz bu izinleri, Bakanlar Kurulu'ndan karar çıkararak her yıl yeniden veriyoruz'' dedi.

Taleplerine rağmen eserleri göndermeyen ülkeleri yakından takip ettiklerini bildiren Günay, ''Dedektif olmanın ötesinde, bunu biraz yaptırıma taşıyacağız'' diye konuştu.

''ESERLERİN KORUNMASI, KAZI BAŞKANININ SORUMLULUĞU''

Bazı arkeoloji enstitülerinin restorasyon, yeni müze yapımı, koruma, bakım konusunda başkalarından daha büyük gayretler gösterdiğini anlatan Ertuğrul Günay, şöyle devam etti:

''Almanya çok önemli alanlarda çalışırken, Türkiye'de restorasyon, koruma, bakım, yeni müze yapımı konusunda yeterince, bu çalışılan alanların önemine uygun bir yardımlaşma, dayanışma sergilenmiyor. Göbeklitepe'den bu yıl önemli bir eser kayboldu. Tabii bu eserlerin güvenliği, korunması, saklanması kazı başkanlarının sorumluluğunda ve halen bulunamadı. Allianoi'de gerçekten ciddi bir çalışma gerçekten yoktu ve bu kazıyı bir Türk heyetine verme ihtiyacı hissettik.''

''KİMSE KUSURA BAKMASIN''

Türkiye'de de son yıllarda çok sayıda üniversitenin arkeoloji merkezleri kurulduğunu belirten Günay, ''Burada çok gayretli çalışan arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımızla yaptığımız çalışmalardan yüksek verim alıyoruz'' dedi.

Bu alanlarda bilimsel bir dikkatle çalışılması ve uzun zaman ayrılması gerektiğini vurgulayan Kültür ve Turizm Bakanı Günay, şunları kaydetti:

''Bizim hocalarımız aylarını ayırıyorlar, ama bazı ülkelerden bir ay bile zaman ayırmayan hocalar var. Sadece Almanlara özgü değil, ben bazı Türk kazı başkanının olduğu bazı kazıları sonlandırdım, yeni hocalara veriyoruz. Başka ülkelerle ilgili de bu tür davranışlar sergiliyoruz. O yüzden kimse kusura bakmasın, ben arkeolojiyi çok önemsiyorum, sadece Türkiye açısından değil insanlığın tarihi açısından Türkiye'de yapılan kazıların çok önemli bir bilgi kaynağı olduğunu düşünüyorum. Hem kazıların daha uzun sürelere yayılması, kazı sonuçlarının Türkçe olarak da yayınlanması hem de ön hazırlık ve koruma sürelerinin uzaması, ayrıca oradan haksız biçimde götürülmüş eserler varsa geri gelmesi bizim şu anda gündemimizin birinci meselesidir. Bu konuda şimdiye kadar ne söylemişsek onun gereğini yapacağız. Bu bir ültimatom değil bir kararlılık ifadesidir. Arkeolojiye, tarihe, toprağa, dünyaya sahip çıkma anlayışının sonucudur.''

''GENÇ BİR CUMHURİYET OLAN SIRBİSTAN ESERLERİ VERİRKEN...''

Sırbistan'dan 1864 parça arkeolojik eserin Türkiye'ye teslim edildiğini belirten Günay, ''İstense yıllarca burada tutulabilirdi ancak ait olduğu ülkeye bunu vermenin tarihte saygıyla karşılanacak, alkışlanacak bir tavır olduğunun farkına varılarak, Türkiye'ye iade edildi. Genç bir cumhuriyet olan Sırbistan bunları Türkiye'ye verirken, bunca yıldır iyi ilişkiler içinde olduğumuz arkeoloji enstitülerinin eserlerimizi ülkemize göndermekte ayak diremesi gerçekten bize, en azından, üzüntü veriyor'' diye konuştu.

Türkiye'ye ait eserlerin teslimiyle ilgili Yunanistan ile yaptıkları bir anlaşma olduğunu, Mısır ile bu konuda temasları bulunduğunu ifade eden Günay, ''Başka ülkelerde de varsa bize, bizde varsa onlara verme konusunda dünyada yeni bir kültürel olumlu gelenek başlatmaya çalışıyoruz'' dedi.

Son yıllarda arkeolojiye çok yüksek kaynaklar ayrıldığını da ifade eden Günay, ''2000'li yılların başında arkeolojiye 1 milyon lira civarında kaynak ayrılırken, şu anda bu rakam 30 milyon liraya ulaştı. Hem arkeolojiye hem de müzelere daha yüksek kaynaklar ayırıyoruz. Bunun karşılığında da eserlerimizin bizim topraklarımıza dönmesi, müzelerimizde sergilenmesi hakkımızdır'' diye konuştu. (AA)