Avrupa Adalet Divanı, çevreyi koruyan bir karara imza attı. Mahkeme emisyon ticaretinin meşru olduğuna hükmetti. Emisyon ticareti, yani karbondioksit salınımlarını satma ve bundan gelir elde etme hakkı, Avrupa Birliği'nin atmosferi kirleten gazların azaltılması için aldığı başlıca önlemlerden biri. Avrupa Adalet Divanı'ndan çıkan son karar, bu uygulamanın daha da yaygınlaşacağını gösteriyor. Böylelikle tüm uluslararası havayolu şirketleri için emisyon ticaretine katılmak artık bir yükümlülük haline geldi. Avrupa Adalet Divanı kararını bu yönde vererek Kanadalı ve Amerikalı havayolu şirketleri ile Amerikan Havayolu Birliği'nin şikayetini geri çevirdi. Böylece şirketlerin 2012 yılından itibaren Avrupa'dan kalkan ya da Avrupa'ya inen tüm uçakları için karbondioksit salınım sertifikası satın alması gerekecek. Söz konusu şirketin ana merkezinin Avrupa Birliği'nde olup olmaması ise bir istisna yaratmayacak.

Uluslararası şirketlerin de karbondioksit salınımlarının bir kısmı için sertifika satın alması şart olacak.

FİRMALARIN HUKUK SAVAŞI
Yargı yoluna başvuran şirketlerin çıkış noktası, alınması öngörülen harcın üçüncü ülkelerin egemenliğini ve "Açık Semalar Anlaşmasını" ihlal ettiği savıydı. Ancak bu iddiaları kabul etmeyen Adalet Divanı, uygulamanın Avrupa Birliği hava sahasına giriş ve çıkış yapan tüm uçuşları kapsadığını kaydetti. Ayrıca Avrupalı ve Amerikalı şirketlerin karşılıklı mağduriyetini engellemeyi amaçlayan Açık Semalar Anlaşması'nın da tüm havayolu şirketlerini ilgilendirdiği için egemenlik hakkını ihlal etmediği belirtildi. Avrupa hava sahasının dışından gelip bu sahayı kullanarak yine Avrupa dışındaki bir menzile giden uçuşların harç uygulamasına tabi olmadığı ifade edildi.

Ancak öte yandan karbondioksit salınımlarını azaltmayı ve kontrol altında tutmayı hedefleyen harç uygulaması Avrupa Birliği ülkelerinde ortak bir düzenlemeye bağlı değil. Örneğin Almanya'da uzun mesafeli uçuşlarda, uçuş başına 40 euro ödenmesi gerekiyor, İngiltere'de ise bu ücret yaklaşık 120 euro. Emisyon ticaretine katılacak uluslararası şirketlerin de ocak ayından itibaren karbondioksit salınımlarının bir kısmı için sertifika satın alması şart. Avrupa Birliği Parlamentosu'nun Hrıstiyan Demokrat Birlik partili üyesi Peter Liese, bunun uluslararası şirketlere maliyetinin ulusal düzenlemelerden çok daha az olduğunu şu sözlerle dile getiriyor: "Yaptığımız hesaplamalara göre, Frankfurt'tan New York'a yapılan bir uçuş sırasında doğan masraf sadece 45 cent. Bunun nedeni söz konusu sertifikanın yüzde 85'inin ücretsiz dağıtılacak olması. Bu nedenle sertifikanın fiyatı hayli düşük. Ancak buna rağmen fiyatların yükseleceği gibi açıklamalar var. Bunun iki nedeni olabilir. Havayolu şirketinin ücretsiz olan sertifika üzerinden bilet fiyatlarını artırmak istemesi bunlardan biri. Ancak fiyatlar bu nedenle yükseliyorsa, bu yolcular kandırılıyor demektir. Ya da bu şirketlerin aşırı eskimiş bir filosu var."

2012’DE SERTİFAKALARIN YÜZDE 85’İ ÜCRETSİZ DAĞITILACAK
2012'de havayolu şirketlerine karbon emisyonu sertifikalarının yüzde 85'ini ücretsiz dağıtacağını açıklayan Avrupa Birliği, bu oranın üzerindeki emisyon kotalarının Emisyon Ticaret Sistemi üzerinden ya da açık artırma usulüyle satın alınabileceğini duyurmuştu. Yüzde 85'lik oran, Avrupa Birliği'ndeki uçak sayısının ortalaması alınarak belirlenmiş. Filosunu azaltanlar ise daha az yükümlülük altına girecek. Ancak ücretsiz dağıtılacak sertifika oranının gelecekte düşürülmesi planlanıyor, o zaman da teşviklerin devreye girmesi söz konusu ve bu durumda Frankfurt'tan New York'a yapılan bir uçuşta ortaya çıkan masraf 1 euroyu aşmayacak.

AB, AMERİKA’NIN İSTEKSİZLİĞİNDEN RAHATSIZ
Avrupa Birliği, ABD'nin çevre korumada istekli davranmamasından rahatsız. Avrupalı parlamenter Peter Liese, Adalet Divanı'na yapılan şikayetin, Barack Obama başkanlığındaki ABD'nin iklimin korunmasını ciddiye almadığının bir kanıtı olarak değerlendiriyor. ABD Başkanı Barack Obama'nın iklimin korunması mücadelesine verdiği destek 2009 yılında aldığı Nobel Barış Ödülü'nün önemli gerekçelerinden biri olduğunu belirten Liese, "Ancak, Bush yönetimi ile Obama yönetiminin tutumu arasında bir fark olmadığını maalesef saptamak gerekiyor. Bu nedenle biz kararlılığımız korumalıyız. İklim korumada öncü rol üstlenmek istiyorsak, yasal düzenlemelerimizi açık bir şekilde ortaya koymalıyız" şeklinde konuşuyor.(dwtürkçe)