Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye için Azerbaycan topraklarının işgal altından kurtarılması konusunun en temel milli meselelerinin başında geldiğini belirterek, "Eski bir Türk deyişiyle; gök yere inse, Türkiye'nin bu pozisyonu değişmez" dedi.

Davutoğlu, Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Jan Kohout ile görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında soruları yanıtladı.

Azerbaycan'daki Türk Şehitliği'nde bayrakların indirilmesine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti yetkilileri ve 72 milyon Türk halkı için Azerbaycan bayrağı ve Türkiye bayrağının "ortak milletin bayrakları olarak, Türk bayrakları olarak aynı ölçüde aziz olduğunu" söyledi.

Bakan Davutoğlu, Azerbaycan topraklarının Türkiye toprakları kadar kutsal olduğunu ve bu toprakların işgalden kurtarılmasının kendileri için en temel milli meselelerin başında geldiğini kaydetti. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir kere bu pozisyonumuz böyle devam edecek. Eski bir Türk deyişiyle; gök yere inse, Türkiye'nin bu pozisyonu değişmez. Bu, ilkesel bir tutumdur. Azerbaycan'ın bağımsızlığı için Anadolu'nun her bir köşesinden ve şu anda sınırımız içinde olmayan Balkanlar'dan, Orta Doğu'dan, Halep'ten gelip de Azerbaycan topraklarında şehit düşmüş şehitlerimiz, bu şehitlerimizin gölgesinde uyuduğu bayrağımız ve o şehitlerimiz için fatiha okunan şehitlik camimiz, her şeyden önce Azerbaycan halkının izzetine, onuruna emanet edilmiştir. Biz bu izzet ve onura saygı gösterileceğini bekliyoruz, gösterileceğinden de eminiz, bu konuda bir tereddütümüz yoktur. Bize söylenen geçici bir düzenleme, bir restorasyon faaliyeti çerçevesinde bu tedbirlerin alındığıdır. Bu emanet bizim ortak emanetimizdir."

"BİZİM AZERBAYCAN HALKINA GÜVENİMİZ TAMDIR"

Davutoğlu, Türkiye'nin dünyanın her yanına yayılmış şehitlikleri bulunduğunu ve kendisinin de bu şehitlikleri sürekli ziyaret ettiğini hatırlatarak, Yunanistan'ın Korfu adasında tek bir Türk'ün dahi bulunmadığını, ancak orada da Türk şehitliğinin olduğunu ve Türk bayrağının dalgalandığını kaydetti.

"Bizim Azerbaycan halkına güvenimiz tamdır" diyen Davutoğlu, "Onların Türkiye muhabbetini biliriz. Türkiye ile Azerbaycan arasına nifak sokma çabalarına da hiçbir zaman izin vermeyeceğiz" dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kendisinin her zeminde verdiği güvencelere rağmen böyle nifak sokma çabalarının ortaya çıkması durumunda buna en doğru cevabı "Azerbaycanlı kardeşlerin, kaderdaşların, tarihdaşların, soydaşların" vereceğinden emin oluğunu söyleyen Davutoğlu, bu konuda tereddütleri bulunmadığını bildirdi.

Bu konudaki çabaların bundan sonra da artarak devam edeceğini ifade eden Davutoğlu, hem Cumhurbaşkanı ve Başbakanın, hem de kendisinin tüm görüşmelerde işgal altındaki Azeri topraklarını gündeme getirdiklerini ve bu sorun çözülünceye kadar da her fırsatta bunu gündeme getirmeye devam edeceklerini belirtti.

"Kim ne söylerse söylesin, Türkiye'nin bu politikası devam edecektir. İşgal altındaki Azerbaycan topraklarının işgalinin bitmesi yönündeki politikamız da, bu konudaki ilkesel tutumumuz da, bu konuya çözüm bulunana kadar devam edecek. Türkiye açısından herhangi bir spekülasyona mesnet teşkil edecek bir politika değişikliği söz konusu değildir" diyen Davutoğlu, bunun özellikle Azerbaycan halkı tarafından doğru algılanmasına büyük önem verdiğini söyledi.

Azerbaycan'ın doğal gaz konusunda "Türkiye'yi pas geçecek hatlar" arayışında olunduğuna dair açıklamalar yapıldığının hatırlatılması üzerine de Davutoğlu, halen taraflar arasındaki müzakerelerin devam ettiğini, bu müzakerelerin sadece Türkiye ile Azerbaycan arasında değil, uluslararası konsorsiyum tarafından yürütüldüğünü, kendisinin olumlu netice alınacağına inandığını ifade etti. Davutoğlu, uzun dönemli perspektiften bakıldığında da Hazar-Anadolu-Avrupa geçişinin herkes için stratejik bir geçiş olduğunu belirterek, bunların ticari mantık içinde ele alınması gereken konular olduğunu kaydetti.

Bakan Davutoğlu, Bakü'de yapılacak olan Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantısına katılıp katılmayacağının sorulması üzerine de, bu ziyaretinin planlanmış bir durumda olduğunu, ancak Türkiye'nin gündeminin bilindiğini söyleyerek, sadece Kafkaslar'da değil, bölgede de son derece önemli konular olduğunu ve yarın da Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yapılacağını belirtti. Davutoğlu, "Şu anda tabii planlanmış bir ziyaret var, ama olağanüstü bir şey olursa zaten haberdar ederiz" dedi.

PROTOKOLLERİN MECLİSE SEVKİ

Ermenistan ile imzalanan protokollerin TBMM'ye sevkine ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, hükümetin protokolleri Meclise sevk etmesi ile Meclis tarafından onaylanmalarının ayrı şeyler olduğunu anımsatarak, sevk işleminin doğal seyri içinde gerçekleşen bir süreç olduğunu, bunun bu hafta içinde olacağını, kendisinin de bu çerçevede Meclisi Çarşamba günü bilgilendireceğini bildirdi.

Davutoğlu, "Ama bunun onay işleminin ne zaman olacağı Yüce Meclisimizin takdiridir. Biz her zaman bunu söyledik, hiçbir zaman ilkesel olarak ileride yanlış yorumlanacak yanlış bir söz, ne Cumhurbaşkanımız, ne Başbakanımız, ne de benden gelmiştir. İlkesel tutumumuz budur ve böyle devam edecek" diye konuştu.

Azerbaycan'ın tutumundan üzüntü duyup duymadığının sorulması üzerine de Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Biz Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin sıradan bir ilişki olmadığına inanıyoruz. Tarihin çok testinden geçmiştir. Azerbaycan için bizim tarih boyunca neler yaptığımızı da, bağımsızlığını kazanmasından bu yana neler yaptığımızı da herkes bilir. Ve şunu tekrar temin ederek Azerbaycan halkına seslenerek söylüyorum; bundan sonra yapacaklarımız da şimdiye kadar yapacaklarımızdan daha az olmayacak, çok daha fazla olacak. Bu konuda hiç kimsenin tereddütü olmamalı."

Bakan Davutoğlu, kendisinin "üzülmesi gibi bir şeyin" söz konusu olmadığını ifade ederek, ortada bu anlamda histen çok rasyonel bir stratejik perspektif olduğunu, bölgesel barış kararlılıklarının sürdüğünü belirtti.

İSRAİL'LE YAŞANAN GERİLİM

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Türkiye'nin arabuluculuğunu "dürüst bulmadığı ve istemediği" yönünde çıkan haberlerle ilgili olarak, "Bizim ne kadar dürüst bir arabulucu olduğumuzu geçen seneki İsrail-Suriye dolaylı görüşmeleri göstermiştir" dedi.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Türkiye'nin arabuluculuğunu "dürüst bulmadığı ve istemediği" yönünde çıkan haberlerin sorulması üzerine Davutoğlu, çeviri yapılırken "dürüst" kelimesinin yanlış anlamalara sebebiyet verdiğini, aslında kullanılan kelimenin "tarafsız" olduğunu belirterek, "Bizim ne kadar dürüst bir arabulucu olduğumuzu geçen seneki İsrail-Suriye dolaylı görüşmeleri göstermiştir. O zaman, zamanın İsrail hükümeti tarafından da, Suriye hükümeti tarafından da takdir edilen bir arabulucuk girişimimiz olmuştur. Türkiye her zaman sadece bu konuda değil bölgesel ve küresel bütün konularda ilkeli bir tutum benimsemiştir ve benimsemeye devam edecektir" dedi.

Türkiye'nin şu anda belli konularda gösterdiği hassasiyetin bu ilkesel tutumdan kaynaklandığını kaydeden Davutoğlu, ilkesel tutumunu sağlam zemine oturtmuş ülkelerin en doğru arabuluculuğu yapabileceğini kaydetti.

"Bölgemizin tekrar barış dinamizmine dönmesi lazım" diyen Davutoğlu, bu gerçekleştiğinde ve taraflar da talep ettiğinde Türkiye'nin elinden geleni yapacağını vurguladı ve "Biz arabuluculuğu bizatihi değerli görmüyoruz. Arabuluculuk barışa doğru gidiyorsa değerlidir. Barışa gitmeyen arabuluculuğu, sadece PR (halkla ilişkiler) kastıyla yapmadık, yapmayız da..." diye konuştu.

"Hizbullah'ın Türkiye'deki İsrail ve ABD hedeflerine yönelik saldırı yapacağı bilgisinin doğru olup olmadığı" sorulan Davutoğlu, bütün dış temsilciliklerin Türkiye'nin garantisi altında olduğunu ve onların her türlü korumasının alındığını ve alınmaya da devam edileceğini söyledi.

Son zamanlarda basında Türkiye'de yaşayan Yahudilere yönelik saldırılarda bulunulacağı yönündeki haberleri de hatırlatan Davutoğlu, "Onlar bizim vatandaşlarımızdır, onların güvenlikleri azizdir. Kesinlikle Türkiye'de antisemitik bir tutum olmamıştır. Tarih boyunca olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır... Hem dış temsilcilikler, hem Yahudi kökenli vatandaşlarımız, diğer vatandaşlarımız gibi aynı haklara sahip olma bakımından, bizim güvenlik tedbirlerimiz altındadır" dedi.

DIŞİŞLERİ BAKANI DAVUTOĞLU: İKİ ÜLKE ARASINDAKİ İKİLİ İLİŞKİLER MÜKEMMEL

KOHOUT: ÇEK CUMHURİYETİ TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNİ DESTEKLİYOR

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasındaki ikili ilişkileri, "köklü bir geleneğe sahip, mükemmel ilişkiler" olarak nitelendirdi.

Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Jan Kohout ile görüşmelerinin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Davutoğlu, iki ülke arasında geçen yıl mutabık kalınan, ortak bir "strateji kağıdı" oluşturma ve bu kağıt etrafında ilişkileri daha da derinleştirme kararını bir kez daha teyit ettiklerini bildirdi.

Davutoğlu, bu konuda Bakanlığının yaptığı bir çalışmayı Konuk Bakana aktardıklarını belirtti. Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasındaki siyasi ilişkilerin çok iyi düzeyde olduğunu kaydeden Davutoğlu, iki ülkenin tüm uluslararası organizasyonlarda birbirlerini karşılıklı olarak desteklediğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ekonomik alanda ise 2000 yılında 200 milyon dolar olan ticaret hacminin 2 milyar dolara yaklaştığını ve birçok Türk şirketinin Çek Cumhuriyeti'nde faaliyet gösterdiğini hatırlattı.

"Bugün biz Türk ve Çek iş adamlarının diğer pazarlarda, yükselen pazarlarda birlikte çalışmalar yapması konusunda da mutabık kaldık" diyen Davutoğlu, ulaştırma alanında da Çek Cumhuriyeti'nin Türkiye açısından stratejik önemde olduğunu vurguladı.

Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasındaki ikili ilişkilerin "köklü bir geleneğe sahip, mükemmel ilişkiler" olduğunu belirten Davutoğlu, 150 Türkoloji enstitüsünden birinin Çek Cumhuriyeti'nde olduğunun altını çizdi.

Çek Cumhuriyeti'nin Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini belirten Davutoğlu, bu desteğe en çok ihtiyaç hissettikleri bir döneme girmek üzere olduklarına işaret etti.

Konuk Bakanla Kıbrıs konusunu da kapsamlı şekilde ele aldıklarını kaydeden Davutoğlu, "Biz Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüm çerçevesinin oluşturulmasını istiyoruz. Bunun için müzakere sürecinin hızlanmasını talep etmekteyiz. Müzakere süreci Kıbrıs Rum yönetimi tarafından yavaşlatıldıkça bunun Türkiye ile AB arasında bir problem olma tehlikesine karşı da Çek Cumhuriyeti'nden destek talep ettik" dedi.

-KONUK BAKAN-

Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Jan Kohout da, yaptığı konuşmada, daha önce de Türkiye'de bulunduğunu ve geçen sürede olan değişikliklerin kendisi için "çok etkileyici" olduğunu söyledi.

Kohout, Türkiye'nin AB süreciyle ilgili konuları ele aldıklarını kaydederek, Çek Cumhuriyeti'nin her zaman Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini belirtti. Kohout, Türkiye'nin AB üyeliğinin hem Çek Cumhuriyeti, hem de AB için stratejik bir öneme sahip olduğu görüşünü dile getirdi.

İki ülke arasındaki siyasi ilişkileri "mükemmel" olarak niteleyen Kohout, sadece ekonomik ilişkilerin "biraz daha derinleştirilmesi" gerektiğini bildirdi.

Kohout, "strateji kağıdı" oluşturma konusunda daha önce Prag'da görüşmeler yapıldığını ve bunun sonuca ulaşması için konuyu takip edeceklerini söyledi.

Bir gazetecinin, "Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının AB Lizbon Anlaşması'nı onaylamayan tek kişi olduğunu" belirterek, "bu çekincelerin ortadan kalkıp kalkmadığını" sorması üzerine Kohout, "Cumhurbaşkanımız bu anlaşmayı yasal olarak imzalayacak konumda olan kişi değil. Anayasa Mahkemesine başvuruldu ve Lizbon Anlaşması'nın anayasamıza uygunluğu konusu ele alındı. 27 Ekimde Anayasa Mahkemesinin kararını bekliyoruz. Bu vakte kadar Cumhurbaşkanımız bu anlaşmayı onaylamak gibi bir konuma sahip değil" dedi./haber7