Alman hükümetinin göçmenlere yönelik birçok uygulaması göçmen dernekleri ve Türk kökenli milletvekilleri tarafından eleştiriliyor.

Başta Almanya Türk Toplumu (TGD) olmak üzere çok sayıda Türk derneği ve Türk kökenli milletvekili, Almanya'da yaşayan Türklere çifte vatandaşlık hakkının verilmemesine büyük tepki gösteriyor.

Çifte vatandaşlık hakkının normalde hiçbir yabancıya verilmemiş olmasına rağmen, genelde bunu isteyen AB ülkesi vatandaşlarının rahatlıkla çifte vatandaş olabildiğine dikkat çeken TGD Genel Başkanı Kenan Kolat, yıllardan beri Almanya'da yaşayan Türklere ise bu konuda zorluk çıkartıldığını belirtiyor.

Çifte vatandaşlığı savunan muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti (SPD) de, küreselleşen dünyada çifte vatandaşlığın artık bir zaruret haline geldiğini ifade ediyor.

SPD ve Yeşiller Partisi, Türk dernekleri gibi, ülkede doğar doğmaz doğrudan çifte vatandaş olan göçmenlerin, 18 ila 21 yaşları arasında iki vatandaşlıktan birini seçmek zorunda bırakıldığı "Opsiyon modeli" uygulamasına da karşı çıkıyor ve bu göçmen gençlerin sürekli bir şekilde çifte vatandaş olmasını istiyor.

Türklere yönelik vize uygulamasının kaldırılmasını da isteyen Türk dernekleri ve milletvekilleri, sadece sanatçıların ve iş adamlarının vizeden muaf tutulması düşüncelerinin yeterli olmadığını, zaten yasalara aykırı olduğunu savundukları vize uygulamasının tümüyle kaldırılmasını istiyor.

AB ülkeleri arasında vize uygulaması olmadığına işaret eden dernekler ve bazı Türk kökenli milletvekilleri, Türkiye ve AB arasındaki Ortaklık Anlaşması uyarınca vizenin yasal olarak Türklere de uygulanamayacağını kaydediyor.

Türk dernekleri ve Türk kökenli milletvekilleri, Yabancılar Yasasında yabancıların aleyhine yapılan bazı düzenlemeleri de eleştiriyor. Bu eleştirilerin başında, aile birleşimi hakkı kapsamında Almanya'ya getirilecek eşlerin önceden Almanca öğrenmelerinin zorunlu kılınması geliyor.

Dernekler ve milletvekilleri, Alman Anayasasında aile birleşiminin insanların en önemli haklarından biri olduğuna ve bunun kolaylaştırılmasının sağlanması gereğine vurgu yapılmasına rağmen, bu uygulamayla aile birleşiminin zorlaştırıldığına dikkat çekiyor.

Almanca öğrenilmesinin önemli olduğunu da ifade eden dernek ve milletvekilleri, bunun için yabancılara Almanya'da sunulan Almanca kurslarının artırılmasını öneriyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, "Çok kültürlülük başarısız olmuştur" şeklindeki sözlerini de eleştiren dernekler ve milletvekilleri, Alman hükümetinin bir yandan yaşlanan nüfus nedeniyle ülkede vasıflı insanlara ihtiyaç duyulduğunu açıklamasını yapmasına rağmen, diğer yandan ülkeye gelecek insanlarla ilgili şartları zorlaştırmasının birbiriyle çeliştiğine dikkat çekiyor.

Çok sayıda dernek ve Türk kökenli milletvekili, bu tür söylemlerin ve ülkedeki Müslüman göçmenleri eleştiren Almanya Merkez Bankasının eski yönetim kurulu üyesi Thilo Sarrazin'in görüşlerinin de aşırı sağcılara çanak tuttuğu ve aşırı sağcıların görüşlerinin toplumun merkezinde de yayılmasına vesile olduğuna inanıyor.

Berlin'de yaşayan Türklerin sorunlarıyla yıllardan beri ilgilenen Yeşiller Partisi Berlin Eyalet Meclisi Üyesi Özcan Mutlu da, AA'ya yaptığı açıklamada, Türkiye'den gelen eşlerden önceden Almanca bilmelerinin istendiğine ve bunun için bir sınav yapıldığına işaret ederek, her ne kadar söylenmese de, bu uygulamanın Türklere karşı olduğunu savundu.

Baden-Württemberg Eyaleti Uyum Bakanı olan Bilkay Öney'in, Alman vatandaşı olmak isteyenlere uygulanan vicdan testini kaldırmasını olumlu bulduğunu ifade eden Mutlu, bazı eyaletlerde gençlerin okuldaki başarısızlığının bu gençlerin oturma iznini iptal etmek için sebep olarak gösterilmesini de eleştirdi.

Türklere yönelik vize uygulamasının Adalet Divanı'nın buna aykırı kararına rağmen devam ettiğini, Almanya'ya öğrenim için gelen gençlerin ülkede kalmaması için her türlü yaptırımların uygulandığını, birçok ev sahibinin boş evini ya da iş yerini Türklere kiraya vermediğini, yasal olarak bunun önlenemediğini kaydeden Mutlu, okullarda da Türk gençlerinin bilinçli ya da bilinçsiz olarak dışlandığını, eğitim alanında yapılan PISA araştırmasının bunu kanıtladığını söyledi.

Mutlu, Berlin'deki Türk gençler arasındaki işsizlik oranının yüzde 50 civarında olmasının sadece gençlerin yetersiz eğitiminden kaynaklanmadığına, Türk toplumunun Berlin nüfusunun yüzde 8'ini oluşturmasına rağmen kamu kuruluşlarında görevli Türk kökenlilerinin oranının yüzde 1'in altında olduğuna dikkat çekti.

Türk girişimcilerin bir iş yeri açmak istediğinde bankalardan kredi almakta da zorlandığını belirten Mutlu, tüm AB ülkelerine ve İran, İsrail gibi birçok ülke vatandaşına verilen çifte vatandaşlığın Türklere verilmediğini ifade etti.

Mutlu ayrıca, 40 yılın üzerinde Almanya'da yaşayan bir Türk vatandaşına seçme ve seçilme hakkı verilmezken, 3 ay Berlin'de ikamet eden herhangi bir AB ülkesi vatandaşının yerel seçimlerde oy kullanabildiğini sözlerine ekledi.