Değerli Aydınpost okuyucuları, sizleri bu hafta Girit’e götüreceğim. Girit adasını dilimin döndüğünce sizlere anlatmaya çalışacağım.

Girit medeniyetinin kökeni dünyamızdaki her medeniyet gibi Neolitik çağa yani insanın hareketli, gezgin, avcı ve toplayıcı yaşamını bırakıp tarım topluluklarına evrildiği dönem medeniyet veya uygarlık, insanın doğadan kopup kendi yapay dünyasını oluşturmasıyla köyler, kasabalar kurarak, bunların içinde yaşamasıyla ilgili bir kavram bir yaşam tarzı, bu açıdan baktığımızda bu geçişin başladığı Neolitik çağ aynı zamanda medeniyetinde başlangıcı.

Girit’e baktığımızda yaklaşık 9000 ile 8000 yıl önce, buraya ilk tarım topluluklarının yerleşmeye başladıklarını, görüyoruz.

Dolaysıyla Girit’te medeniyetin başlangıcında bu tarih kabul edilmeli. Ama Tunç çağına kadar sınırlı kalıyor.

Girit’in medeniyetleşmesi yani bu döneme kadar büyük bir gelişme yok. Ancak bu dönemden itibaren Girit’te parlak bir medeniyetle karşılaşıyoruz.

Minos medeniyeti veya uygarlığıyla köken ve başlangıç bu ama tarih boyunca birçok etkilere maruz kalıyor ada.

Yunanlılar geliyor Tunç çağının sonlarında. Adadaki halka karışıyorlar. Daha sonra Romanın egemenliğine giriyor. Hristiyanlık geliyor adaya.

Roma’nın bu hristiyan olmuş haline Bizans diyoruz. Ve uzun bir Bizans dönemi başlıyor. Ardından 1200’lerin başında uzun bir Venedik dönemi, 17.yy’da da Osmanlılar geliyor. Şu güzelliğe bakın ki hem Venedik hem Osmanlı adaya egemen yönetimler olarak yerleşiyor.

Önemli bir göç gerçekleştirmiyorlar, dolaysıyla adanın halkı büyük ölçüde Rum Ortodoks yapısını korurlar.
Osmanlı döneminde veya zamanında bu Rumların önemli bir kısmı İslam’ı seçiyor ve böylece Girit’te bir Rum-Müslüman yapısı beliriyor. Adanın, Rum-Ortodoksları bunlara kısaca Müslüman kesimde etnik anlamda Türk olarak kabul etmeye başlıyor.

Ama dilleri ve kültürleri aynı kalıyor, daha sonra yeni ulus devleti kültürleri içinde farklı yapılara dönüşünceye kadar. Tabi sadece Türkiye’ye gelmemiş bu Müslüman Giritliler bir kısım Arap bölgelerine yerleşmiş ve bunlar kendilerinin genelde Girit-Türk’ü değil Girit-Müslümanı olarak adlandırır.

Sonuç olarak adada genetik çalışmalarda yaptılar, bu çalışmalara göre ada nüfusunun büyük ölçüde 9000 yıl önce güney Anadolu ve Suriye kıyılarından buraya göç etmiş, ilk tarım topluluklarıyla, daha sonra yaklaşık 3200-3400 yıl önce gelmiş ilk Yunanca konuşan gruplar karışımı gözüküyor, birde Doğu Akdeniz’in çeşitli yerlerinden Anadolu, Balkanlar ve İtalya gibi yerlerden gelip bu karışıma katılmış olanlar var.

 

Girit’te Gezilecek Yerler

Hanya – Eski Liman: Yunanistan’ın en büyük adası Girit’in batı ucunda yer alır Hanya. Buraya gelen herkes gibi (biz de öyle yaptık) Eski Liman’a yürüdük. Keyifli bir yürüyüş yolu. Sofoklis Venizelos Meydanı’ndaki Kapalı Çarşı’daki bütün yollar rıhtıma çıkıyor neredeyse. Kaybolmak mümkün değil, rahat olun Buradaki kafeler, restoranlar da mola verin ve sonrasında mutlaka alışveriş yapın.

Çeşme Meydanı: Girit’in en hareketli meydanıdır Çeşme Meydanı. Buradan rengârenk turistik dükkânların olduğu Dedhalou’ya geçebilirsiniz. Meydandaki turunuz sonrasında limana inen caddeye doğru yürüyün ve buradaki Venedik zamanından kalan ‘’Ag Markos ve Ag Titos Kiliseleri’’ni mutlaka ziyaret edin.

Kandiye Kalesi: Çeşme Meydanı’ndaki gezinizde aynı anda birçok yeri görme şansı yakalayabilirsiniz. Bunlardan biri de tarihi dokusu ile nefes kesen Kandiye Kalesi. Osmanlılar tarafından 24 yıl sürmüştür kalenin fethi.

Aghios Nikolaos: Girit’te yer alan en dikkat çekici tarihi kasabalardan biridir Aghios Nikolaos. Bir göl üzerinde inşa edilmiştir. En önemli özelliği kozmopolit bir yer olmasına rağmen özgün dokusunu kaybetmemiş olmasıdır.

Diğer Gezilecek Yerler: Plakas Kilisesi, Heraklion Kilisesi, Spinalonga Adası, Knossos, Poros Kanalı ve Elounda’dır.

 

Girit’te Tadına Bakmanız Gerekenler

Yeme – içme konusunda bizimle fazlasıyla benzerlik gösteriyor Girit mutfağı. Patlıcan – kabak kızartması, cacık, güveç ve çeşitli mezeler Türk mutfağı ile birebir aynı. Farklı tatlar denemek istiyorsanız ki deneyin. Seçenek çok. Ada mutfağında en beğeniler tatlar arasında; souvlaki, gyros, kleftaki, maghrata gelir.

Ot yemeklerini çok fazla tüketen Giritlilerin birçok leziz ot yemeği vardır. Birçok restoranda masaya oturur oturmaz hemen karabiber ve zeytinyağı getiriyorlar masaya. Harikulade bir ikili ve lezzet. Enfes bir tadı olan ‘sakız likörü’nü ise mutlaka deneyin. Hatta birçok kişi gibi hediyelik olarak da getirebilirsiniz.

 

Girit’e Nasıl Gidilir?

Girit’te havalimanı mevcuttur. Pek çok şehirden buraya günlük uçuşlar düzenlenmektedir. Türkiye’den Girit’e aktarmalı uçuşlar ile ulaşım sağlanmaktadır.
 

Uçakla Gidiş: Bunun Türkiye’den Atina yada Selanik’e gidip ardından Girit’e geçmeniz gerekmektedir. Feribota göre daha pahalı bir alternatif olan uçak yolculuğunda Selanik’ten yaklaşık 70 dakika, Atina’dan ise 50 dakikada Girit Havalimanına ulaşabiliriz.

Feribotla gidiş: Rodos, Santronini ve Atina-Pire limanlarından adaya feribot seferleri bulunmaktadır. Yine Marmaris üzerinden Rodos’a giderek buradan Girit’e geçebilirsiniz. Aynı şekilde Atina’ya uöakla ulaşım sağlayabilir. Atina-Pire limanında feribotla Girit’e geçebilirsiniz.

Değerli Aydın Post okuyucuları ve Aydın AVCI diyor ki imkânlar dâhilinde Girit’i görmeyen kalmasın.

girit.jpg

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!