İç dinamiklerin ekonomiye daha fazla etki edeceği bir yıl olacağı belliydi. Biraz da bu nedenle 2014 yılına pek de sağlam öngörülerle başlayamadık. Dolar, faiz, borsa, FED, Kırılgan Beşli derken bugünlere kadar geldik. Belirsizlikler çok fazlaydı ve bu nedenle sanayicisinden vatandaşa kadar herkes temkinli davranmaya başladı. Pek çok sektör, yaşanan gelişmelerden farklı etkilendi. Tabii ki gıda sektörü de…

Üstelik tüm bu belirsizliklere bir de kuraklık, don, dolu ve seller gibi afetler eklendi. Bazı ürünlerin rekolte tahminlerinde düşüş gözlendi, bu nedenle fiyatları da artış eğilimine girdi. Kısacası gıda sanayi için yılın ilk dört ayı pek çok yönden iç açıcı geçmedi. Buna rağmen, sektörün en başarılı olduğu alanlardan biri olan dış ticarette ilk dört ayın, tüm olumsuz koşullara karşın iyi geçtiğini söylemek mümkün.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Ocak-Nisan 2014 döneminde gıda ve içecek ihracatı, 4 milyar 177 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde ithalat ise 2 milyar 39 milyon dolar oldu. 

2014'ün Ocak-Nisan döneminde ihracatın geçen yılın aynı dönemine göre %11 oranında arttığı görülüyor. İthalattaki artış ise yalnızca %3 oranında kalmış. Geçen yılın aynı döneminde ihracat 3 milyar 772 milyon dolar, ithalat ise 1 milyar 981 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmişti. 

Sektörün 2014 yılı ilk 4 aylık dış ticaret görünümüne baktığımızda da güzel bir tablo çıkıyor ortaya. Sektörün dış ticaret genel dengesinin %200 gibi yüksek bir oranda pozitif seyrettiği görülüyor. Keza alt sektörlerde de Bitkisel ve Hayvansal Yağlar sektörü hariç olmak üzere pozitif bir görünüm hakim. 

Alt sektörler bazında da ilk dört ay dış ticaret açısından başarılı geçti. Bu dönemde gıda ve içecek ihracatının lideri, işlenmiş meyve ve sebze sektörü oldu. Bu sektörde, ihracat 1 milyar 391 milyon dolar, ithalat 81 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamlarla, dış ticaretimizde en yüksek fazlayı verdiğimiz sektör de meyve sebze sektörü oldu. 

Alt sektörler bazında ikinci sırayı, 1 milyar 266 milyon dolar ihracatla unlu mamuller aldı. Unlu mamuller ithalatı ise 435 milyon dolar oldu.

Bugünlerde sıkça konuşulan iki sektör de başarılı bir Ocak-Nisan dönemi geçirdi. Et ve et ürünleri sektöründe ihracat 257 milyon dolara çıkarken, süt ve süt ürünlerinde ihracat 144 milyon dolara yükseldi. İthalat ise sırasıyla 138 milyon dolar ve 42 milyon dolar olarak gerçekleşti. 

Tüm bu olumlu göstergelere ne yazık ki Bitkisel ve Hayvansal Yağlar sektörü son yıllarda olduğu gibi yılın ilk dört aylık döneminde de dahil olamadı. Bu sektör, en fazla dış ticaret açığı veren alt sektör oldu. 4 aylık dönemde 406 milyon dolarlık ihracata karşın, 939 milyon dolarlık ithalat yapıldı. Dış ticaret açığı da %200'ün üzerinde seyretti. 

2014 yılının ilk dört aylık verileri böyle. Rakamlar, önümüzdeki dönem için de umut veriyor. Bu yılın tamamında, geçen yılın 11,9 milyar dolarlık ihracatını aşabileceğimiz şimdiden görülüyor. İlk dört ayın görünümü, bu yönde olumlu bir fikir veriyor. 

Ancak son günlerde özellikle en büyük ihracat pazarımız olan Irak'taki gelişmelerin, bu ülkeye olan ihracatımızı durdurma noktasına getirdiği görülüyor. Öte yandan Ukrayna'dan dünyaya ürün akışının normale dönmesi, yağlı tohum dünya fiyatlarını son aylarda stabil hale getirmişti. Fakat bu ülkede de son günlerde önemli gelişmeler oluyor. Rusya, Ukrayna'ya doğal gazı kestiğini açıkladı. Az da olsa bölgede bir askeri hareketlilik görülüyor. Bu durum dünyayı ve ülkemizi mısır, ayçiçeği, buğday gibi önemli ürünlerin akışında yaşanması muhtemel sorunlar nedeniyle endişeye sevk ediyor. Tabii, son aylarda yatay seyreden bu ürünlerin küresel fiyatlarının yükselmesi ihtimali de var. Üstelik Ukrayna'nın 2014 yılı üretiminin, ülkenin içinde bulunduğu huzursuz dönemin direkt etkisi ve tarım ilaçları, gübre gibi ithal edilen maddelerin pahalanmasından dolayı beklenenden daha az oldu. 

Dikkat edilmesi gereken bir başka husus da, iç piyasada doların yeniden yükselişe geçmesi. Bu yine, enerjinin pahalanması, yağlı tohumlar gibi dışa bağımlı olduğumuz ürünlerde ithalatın maliyetinin artması ve bütününe baktığımızda maliyetlerin yükselmesi anlamına geliyor. Dövizdeki ani yükselişlerin ve çok yüksek seyreden kurun ihracata çok fazla olumlu etkisi olmadığını geçtiğimiz dönemde gördük. 

Tabii, bu dört aylık dönemde kuraklık ve don olayları nedeniyle özellikle meyve ve tahıldaki üretim azalışının yılın kalanına nasıl etki edeceği de şimdilik kaydıyla belirsiz. Çünkü henüz kaybın ne kadar olduğu tam olarak tahmin edilemiyor. 

Kısacası gelişmelere bakarak, önümüzdeki dönemin de belirsizlikleri beraberinde getireceğini söyleyebiliriz.