Özlem Çerçioğlu büyük şehir belediye başkanı olarak dört yılı geride bıraktı.

Bu süre içersinde otobüs alımı, bazı ilçelere “kültür merkezi” yapımı, Dalama Köprüsü, Efeler’de Kemer Spor kompleksi, Astim alt geçidi gibi yapılanlar da var.

Fakat sözü verilen mesela Zeybek Arena, Seyir Tepesi, jeotermalle ısıtma, soğutma gibi projelerden de eser yok.

Yapılanlar daha çok gelir geçer, gündelik şeyler. Aldığımız hizmetler de pahalı. Mesela Türkiye’nin en pahalı suyunu kullanan illerden biriyiz. 

Fakat bu geçen sürede gördük ki, yapılan icraatlar büyükşehir olayının ruhunu yansıtan uygulamalar da değil.

Bilindiği üzere her yasanın bir lafzı bir de ruhu vardır. Mesel cezalarda amaç kişiyi ıslahtır ki,(izzeti nefis) buna kanunun lafzı denir, diğer bir amacı da insanlara örnek olmasıdır ki,(ibreti âlem) buna da kanunun ruhu denir.

Eksikleri bir yana son BŞB yasasının(6360) ruhu bir merkezden yapılan planlanma ile bölgeler arasındaki eşitsizliklerin giderilmesiyle hem göçü engellemek hem de kentlerin sosyal dokusunun bozulmasının önüne geçmektir.

Bu amacı gerçekleştirmek için büyükşehirlere bağımsız ya da Halk Eğitim Merkezleri aracılığıyla ortaklaşa meslek edindirme kursları açma, buralarda üretilenleri pazarlama, BŞB’nin kuracağı şirketlerle üreticiye tarımsal destek sağlama, her alanda kurs açma ve işletme yetkisi vermiştir.

Büyükşehrin tek amacı sosyal belediyecilik adı altında üreticiden patates, portakal benzeri ürün satın alınması, dağıtılması ya da hayvan üreticisine saman desteği değildir.

Balık tutmak isteyene olta dağıtılması gibi mesela sera kurmada üreticiye sağlayacağı teşviklerle, kaliteli tohum desteği ile hem istihdam sağlamak hem de üretime yardımcı olmaktır.

Farz edelim ki, bu tür yardımları biraz da oy getirmesi için genç, yaşlı ayrımı yapmadan dağıttık, gelecek kuşakları Aydın’da tutacak ne hazırlık yapıyoruz?

Büyükşehir uygulamasından maksat taşralıyı üretime yönelterek yerinde tutmak kente göç edenlere de iş, aş ve refah temin etmektir.

İlçe belediyelerinin gelirlerinin belli bir kısmının büyükşehre aktarılmasının asıl nedeni de budur.

Bu yeni tanımına göre büyükşehre düşen rol “kalkınma ajanslığıdır”. Belediye başkanına düşen görev de yeni duruma uygun bir CEO gibi hareket etmektir.

Bunun da ilk şartı birer paydaş olan ilçe belediye başkanlarıyla BŞB başkanının senkronize hareket etmesidir.

Böyle topyekûn kalkınmada paydaşlar sadece ilçe belediye başkanları da değildir, aynı zamanda hepsi aynı yöne bakan ilin valisi, kurum müdürlükleri, sivil toplum örgütleri de birer paydaştır.

Aydın’da yakın zamanda bu hiç olmadı. Arıza da budur.

Siz bu dört yıllık sürede BŞB Başkanı ile birer paydaşı durumundaki ilçe belediye başkanlarını bir araya gelerek, Aydın’ın sorunlarını konuştuklarını duydunuz mu?

STK’larla Büyükşehir belediyesinin ortaklaşa bir etkinlik düzenlediğini ya da birlikte katıldıkları yurt içi ya da dışı bir etkinlik gördünüz mü?

Bu da Sayın Başkan’a büyükşehir gömleğinin bol geldiğinin göstergesidir.

Oysa bu gün çoğu vilayetler tanıtıma yönelik İstanbul Feshane Fuarlarında yemeklerini, kültürel zenginliklerini tanıtmakta,  yurt dışında katıldıkları mesela Fransa’da her yıl açılan MIPIM Gayrı Menkul Fuarı türü etkinliklerde yatırımcı peşinde koşmaktadır.

Daha önce de yazdım, savaşın ortasındaki Gaziantep’e bir buçuk yıl içersinde 600 milyar dolar değerinde 150 fabrika yapıldı. Suriyeli mülteciler 900 şirket kurdu 40 civarında sanayi yatırımı yapıldı.(Vahap Munyar,18.03.2018, Hürriyet)

Anketlere göre Gaziantep Başkanı Fatma Şahin’den daha başarılı başkana sahibiz(!) ama başkanımızı dört yıldır ne yurt içi ne yurt dışı böyle bir çalışma içinde görmedik.

Bunu CHP’li olmakla açıklamak da son Cumhurbaşkanı görüşmesiyle suya düştü.

Eğer Cumhurbaşkanı bu kadar sıkışık programına rağmen Sayın Başkan’a yarım saate yakın bir zaman ayırabiliyorsa bırakın müsteşarı, bakan yardımcısını her bakandan istemesi halinde o randevu alabilir, meramını anlatabilir.

Bu görüşme de göstermiştir ki, onun alt geçit yapmada Kara Yolları’nın izin vermediği, Beşparmak ve Sarıçay Barajı yapımı için Bakan Veysel Eroğlu’nun protokolü imzalamaması, hal yapımına Milli Eğitim Müdürlüğünden izin çıkmaması gibi bahaneler “yerim dar”,”yenim dar” benzeri gerekçelerdir.

Zira hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz.

Diyelim ki, bu ve benzeri yatırımları gerçekleştirmek istedi ancak bakanı ya da bürokratları bir türlü aşamadı, niye o zaman yüksek diplomasi becerisini devreye sokarak Cumhurbaşkanı’ndan yardım istemedi?

Seçim vaatleri üzerinden bir değerlendirme yapacak olursak dört yılda yapılanlar sözü verilenin yanında devede kulak kalır.

Hakkını yemeyelim Sayın Başkan’ın hem de çok başarılı olduğu bir alan var.

Reklam…

Asfalt dökülen yolların hem başlangıç ve sonlarında büyükşehir tabelası hem de yollar üzerinde, yatay zeminde büyükşehir yazısı mutlaka var.

Asfalt tamiri yapılan bir köy yolunun üç noktasına büyükşehir tabelası dikilmiş.

Bulvar ve meydanlardaki panolarda bol rakamlı yatırım reklamlarından geçilmiyor.

Yalnız merak edilen bir konu var o tekrar aday olduğuna göre yapılamayanlar açık, seçik meydandayken seçmene neyi, nasıl yapacağının sözünü verecek?

Bu da onu bekleyen ilginç bir paradoks değil mi? 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA