Çinli arkeologlar, birkaç yıl önce ortaya çıkarılan Üç Krallık döneminden kalma mezarlıkta, antik Çin’in ünlü generallerinden biri veya onun oğlunu bulduklarını düşünüyor.

Çin, 1,800 yıl önce üç hanedanlığa bölünmek üzereyken, bir savaşçı toprağa verilmişti. Eşiyle beraber toprağa verilen savaşçı öldüğünde 45 yaşındaydı. Çinli çiftin iskeletleri, çürümüş iki tahta tabutun içinde bulundu.

Arkeologlar, isimleri bilinmede de, mezarlarında bulunan eşyalardan savaşçının Çinli bir general veya ülkenin isyancı liderlerinden biri olduğuna inanıyor. Bazı arkeologlar, savaşçı Cao Cao veya oğlu Cao Pi’nin bile bulunmuş olabileceğini savunuyor.

Antik savaşçı ve eşinin mezarı, modern Çin’in kuzeybatısındaki Hubei eyaletinde bulunan Xiangyang şehrinde ortaya çıkarıldı. 2008’de başlayan kazı çalışmalarında, bugüne kadar çok sayıda antik eser bulundu. Bunlardan bir tanesi, büyük bir bronz at heykeliydi.

Arkeolog Liu Jiangsheng, “ Heykel 163 cm x 163 cm boyutlarında... Ayakta duran pozisyonda, kulakları dik, gözleri dışarıda, ağzı açık, uzun ve geniş bir boynu, aşağı sarkan bir kuyruğu var” bilgisini verdi.

Mezarda bulunan çok sayıdaki hazine parçasından en öne çıkanlardan bir tanesi, son derece detaylı, topraktan yapılma, camla kaplanmış iki katlı bir ev. Koruma duvarı bulunan evin, iki kapısı bulunan büyük girişindeki tokmaklar ve insan figürleri görülebiliyor. Liu evin birçok kısmında ayı süslemeleri bulunduğunu belirtti.

AYNADAKİ NOT

Han Hanedanlığı döneminden kalmış olan toprak evler çok olsa da, çok katlı evlere ait eserler çok az. Avustralya’nın Melbourne Üniversitesi’nden arkelolog Qinghua Guo, “antik Çin’deki evleri yeniden canlandırabilmek için bu tür eserlerin büyük önem taşıdığını” belirtti. Qinghua, “Yazılı eserlerden, antik Çin’deki yapıların oldukça ileri nbir mimariye ait olduğunu anlıyoruz. Ancak geçmişten günümüze ulaşan kalıntılar çok az... Ancak bu evler tamamen kaybolmadı, antik mezarlarda minyatür modeller olarak yaşıyorlar” dedi.

Adı bilinmeyen savaşçının, ahirete gitmeden önce iyi hazırlandığı, yanında bulunan gümüş ve bronz kılıçlardan anlaşılıyor. Mezarda ayrıca, altın ve gümüş diskler, kristal ve boncuklar, altın bilezikler gibi birçok değerli eşya bulunuyor.

Arkeolog Liu, “Mezarda mezarın bekçisi olduğunu düşündüğümüz bir canavar bulduk... Ayrıca, üzerinde iki not yazılı olan bronz bir ayna, bulduk” dedi. Aynadaki yazılardan bir tanesi, ‘Soyumuzdan gelenlerin sonsuza dek yararlanması için’, diğeri, “Bunu tutan kişi Üç Dük unvanını elde etsin” yazıyor. Üç Dük, antik Çin’de İmparatorun altındaki, kendisinden sonra gelen en güçlü üç pozisyonu belirtiyor.

ÜÇ KRALLIK DÖNEMİ

Çin’in en güçlü olduğu dönemlerden biri olarak kabul edilen Üç Krallık Dönemi, Han Hanedanlığı’nın sona ererek Wei, Wu ve Shu Krallıkları’nın kurulmasıyla başladı.

Arkeologlar, mezarını buldukları savaşçının kimin safında olduğunu bilmiyor. Ancak mezarda bulunan eşyalara bakarak, savaşçının Üç Krallık döneminin başladığı 220 yıllarında öldüğünü düşünüyorlar.

Savaşçının gömüldüğü Xiangyang kentinin, Çin’in kuzey ve güneyine hareket eden ordular için de önemli bir geçiş noktası olduğu biliniyor. Xiangyang, Han Hanedanlığı’nın sonlarına doğru, Jing eyaletinin valisi ve hanedanlıktan bağımsız olan Liu Biao tarafından yönetiliyordu.

Liu Biao, 208 yılında öldükten sonra Cao Cao ordularıyla şehre geldi ve yönetimi ele geçirdi. Güneye yapacağı seferler için şehri üssüne çeviren Cao Cao, 2008 yılına ait Red Cliff (Chi bi) filmine konu olan “Red Cliffs” savaşında Liu Bei ve Sun Quan’a yenildi.

Savaşı kaybetse de, Cao Cao Xiangyang kentini elinde tutmayı başardı. Hatta, 219 yılında Çinli general Guan Yu tarafından yapılan saldırıyı püskürttü. 220 yılındaki ölümünün ardından, Cao Cao’nun yerine oğlu Cao Pi geçti. Cao Pi, kendisini imparator ilan ederek diğer krallıklarla olan savaşını öldüğü 226 yılına kadar sürdürdü.

Şehrin uzun yıllar baba-oğulun kontrolünde kalması, içinden birçok hazine çıkarılan mezarın Cao Cao veya oğluna ait olduğu düşüncesini güçlendiriyor.