Bu sezon birçok projeniz var. Ne oldu da böyle patladınız?

- Valla kapıda nar kırdım! Öyle bir patladı ki... Bir günde iki görüşmeye çağrıldım, aynı gün ikisini de kabul ettim.

Bu hafta vizyona giren ‘Sesimde Aşk Var’ filminde başroldesiniz. Sizi ‘Aşk-ı Memnu’, ‘Arkadaşlar İyidir’, ‘Ufak Tefek Cinayetler’ ve ‘İstanbullu Gelin’ gibi projelerde yan rollerde izlemiştik. Başrol için beklemek sizin tercihiniz miydi?

- ‘Arkadaşlar İyidir’de ana cast’taydım. Sonrasında yer aldığım projeler de bence Türk dizi tarihinin en iyi işlerindendi. Bir yandan okulum devam ediyordu ama benim hiç, bir diziyle ünlü olmak veya Türkiye’de ünlü olmak gibi bir isteğim olmadı.

Neden?

- Çok ünlü olmak, hayatının yok olması gibi geliyor. Sokakta rahat yürüyemeyen biri olmak istemem.

Ne istiyorsunuz?

- En büyük isteğim, tiyatro ve sinemada başrol oynamak. Bu yıl dört filmim var, üçü başrol; ‘Sesinde Aşk Var’, ‘Bir Nefes Daha’, ‘Beni Sevenler Listesi’... ‘7. Koğuştaki Mucize’ filminde de konuk oyuncuyum.



İsminizi Google’da arayınca ilk ‘Hayal Köseoğlu kilo’ yazısı çıkıyor. Kaç kilosunuz?

- 38 bedenim. Yemekle hiç sağlıklı bir ilişkim olmadı. Ta ki bir sene öncesine kadar.

Bu, hep var olan bir sorun muydu?

- Üsküdar Amerikan’da okurken İngilizceyi iyi öğrenmek için hırs yaptım ve o dönem çok yemek yedim. Metabolizmam hızlı değil. 13 yaşımda 86 kiloya çıktım. Lisede Saint Benoit’ya geçtim; hoşlandığım çocuk, “Kilo versen aslında yüzün çok güzel” dedi, hırs yapıp 36 kilo verdim. Benim durumum stresle ilgili, üniversite sınavı döneminde yine kilo aldım.

‘Bu sette sadece seni yediriyorlar herhalde’ diyenler oldu

Oyuncu Aslıhan Gürbüz röportajımızda “Sette her gün önüme baskül koyuyorlardı” demişti. Siz setlerde bu tip baskılara maruz kaldınız mı?

- Evet. Projelerin ismini veremem. Bir dizi için anlaşma yaptım. Karakter için kilo verebileceğimi söyledim. Verdim de... Ama sanırım yapımcının istediği kiloya düşemedim. Büyük bir stresti. Onun dışında setlerde bana bakıp “Burada 10 kilo fazla var” diyenleri de gördüm, “Bu sette sadece seni yediriyorlar herhalde” diye söylenenleri de...

Bunu yapanlar rol arkadaşlarınız mıydı?

- Hayır, daha üst düzey isimlerdi.

 Ekranda başroller belli fiziksel kalıplara sokuluyor. Kilolu biri başrol oynayamaz mı?

- Neden oynamasın? Dünyada çok örneği var.

Modellik veya güzellik yarışmalarından çıkan isimler de başrollerde yer alıyor. Güzellikle yetenek arasında sizce nasıl bir ilişki var?

- Güzelliğin yetenekle uzaktan yakından alakası yok. Yetenekli olanları ya da kendini geliştirenleri tenzih ediyorum. Tek niteliği güzel ya da yakışıklı olmak olan birinin başrol oynaması, ameliyatını gidip bir avukata yaptırman ya da elleri titreyen birinin beyin cerrahı olması gibi bir şey. Bu işin okulunu okumuşum, başka okuyan ve yetenekli arkadaşlarım da var. Ama şu an bazıları garsonluk yapıp geçimini sağlıyor.

Bunların hevesinizi kırdığı oluyor mu?

- Hayır. Ben kendimi hep güzel buldum ve kendime güvendim. Oyunculuğu aşkla yapıyorum. Oysa fiziği çok güzel ama oyunculuğu çok kötü isimler var. Hiç mi ‘Seyirci önüne çıkıyorum, ders alayım’ diye düşünmüyorlar? Anlamıyorum!

Dişi doğmuşum, bunu sonuna kadar yaşamak neden kötü olsun!



Direk dansı yapıyorsunuz. Başlama sebebiniz “Bana kilolu diyebilirsiniz ama aslında seksiyim” demek mi?

- Hayır. Bazen kendini bulamadığını, kaybolduğunu hissedersin. Öyle bir dönemdeydim, değişik bir şey yapmak istedim.

Kendinizi seksi buluyor musunuz?

- Evet. Annem dişi enerjisi yüksek bir kadın olmasına rağmen iş dünyası onu çok erkekleştirmişti. Ona bakıp güçlülüğü maskülenlikle karıştırdım. Ama direk dansıyla dişiliğimi hatırlayıp potansiyelimi keşfettim. Çünkü bu dansla bedenini kabullenmek zorunda kalıyorsun. Derse gittiğim ilk gün bütün kızlar bunu bikiniyle yapıyordu. Ben üzerimde etekle falandım. Baktım olmuyor, hepsini attım. Zamanla bedenimle barıştım.

Şimdi nasıl hissediyorsunuz?

- Hepimiz kadının baskı altında olduğu toplumlarda, duruşumuzla bile kendimizi saklıyoruz. Oysa kıvırabilirim de, estetik hareketler de yapabilirim. Bu da bir dans. Seksi olmak kötü bir şey mi? Zaten bence seksi olan şey dişi enerji. Ben de zaten dişi doğmuşum, bunu sonuna kadar yaşamak neden kötü olsun?

Kalben’le yaptığın cesur röportajı okudum, bunları dile getirmeliyiz

Ekrandaki güzellik algısı izleyiciyi nasıl etkiliyor?

- Bize bir güzellik standardı dayatılıyor. Bu, Instagram’la daha çoğaldı. Renklerimizi kaybetmemiz isteniyor. Oysa hepimizin özgünlüğü var.

Tek tipleşiyor muyuz?

- Evet. Kalçan büyük olur ya da göğsün yoktur; tek tip olmak zorunda değiliz! Benim de bu dayatılan güzellik algısı üzerinden kendimi kötü hissettiğim zamanlar oldu. Geçenlerde yaptığın Kalben röportajını okudum. Bedeni yüzünden psikolojik tacize maruz kaldığını anlatıyordu. Cesur bir röportajdı. Bunları dile getirmeliyiz. Fiziksel özelliklerimizden ibaret değiliz, herkesin eşsiz nitelikleri var. Biri sana dediği için değil, sen kendini nasıl iyi hissediyorsan öyle ol, onu yap!

Geçen hafta Deniz Akkaya’nın “Şişmanlarla görüşmek istemiyorum” lafı ve konser kostümlerinden dolayı Hadise’nin kilolu olup olmadığı konuşuldu. Ne diyorsunuz?

- Delireceğim! Hadise için “Squat yapması lazım” falan demişler. Ne istiyorsunuz? Hepimiz aynı kaşlar, aynı saçlar, şişmiş dudaklar ve squat yapılmış çıkık popolarla mı dolaşalım? Bakın, tarih boyunca güzellik algısı sürekli değişmiş. Yine değişecektir.

Bu şartlar altında ülkede kadın oyuncu olmak daha mı zor?

- Erkek oyuncu olmak da zor. Orada da kaslar, baklavalar devreye giriyor.

Peki siz karşınızdakinin fiziğiyle ne kadar ilgilisiniz?

- Bir erkeğe gözlerinden vurulurum. Kas aramam, göbekli olabilir. Zekâ ve mizah benim için önemli. Komik ol, istersen 150 kilo ol.



Filmin setinde ağlama krizi geçirdim

‘Sesinde Aşk Var’ filminde sizi nasıl bir karakterde izleyeceğiz?

- İçine dönük, müziğe ilgisi baskılanmış, hayatı boyunca hep ders çalışmış bir kız. Sonunda karşısına aşk çıkıyor. Müzikleriyle, hikâyesiyle en eğlendiğim işlerden oldu.

Dijital ortama bir süredir şarkılarınızı yüklüyorsunuz. Oyunculuğun yanında bir B planı mı bu?

- Hayır. Hep şarkı söyledim, piyano çalıp caz orkestrasıyla sahneye çıktım. İki sene önce şarkı yazabildiğimi keşfettim. O üç şarkıyı Spotify’a yükledim. Sekiz yeni şarkım da yakında çıkacak.

Oyunculuğun ve şarkıcılığın sizdeki karşılıkları neler?

- Oyunculuk bir takıntı, hırs. Uykularımı kaçırıyor. Müzikse stresimi attığım kaçış noktası.

m Nasıl bir takıntı?

- Büyük bir iş takıntısı. Mesela çok ağlarım. Yoğun duygularla bazen olmuyor gibi hissediyorum. ‘Bir Nefes Daha’ filminin setinde ağlama krizi geçirdim. Benim ağladığımı görmeyen yönetmen yoktur. İstediğim gibi olmadığını hissettiğim noktalarda ellerimi sıkmaktan avuçlarımı kanattığım oldu. Sonra öyle hissettiğim sahnelerin gayet iyi olduğunu görüp rahatlıyorum.



Adımın kaynağı ‘Hayal Kahvesi’

Babam reklamcı, annem kimya mühendisi. İki kere evlenip boşandılar. Şimdi yine birlikteler. Adım Hayal Kahvesi’nden geliyor. Ben sekiz aylıkken annemle babam daha doğuma var diye, arkadaşlarıyla çıkıp bir grubu dinlemeye gidiyor. Ama ben o gece doğmuşum, adımı bu yüzden Hayal koymuşlar.