Gökçen Çamlıyurt - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) 24 sandalyeli İcra Direktörleri Kurulunda 9 sandalyeye sahip gelişmiş Avrupa ülkelerinin 2 sandalyeyi, gelişmekte olan ülkelere bırakmayı G20 Bakanlar toplantısında bugün kabul ettiğini bildirdi.

Uygulamaya kota reformunun tamamlanmasının ardından geçileceğini, bu iki sandalyeye hangi ülkelerin, hangi koşullarda oturacağının henüz belli olmadığını ifade eden Babacan, ''Ancak Türkiye'nin temsilinin orada artması konusunda geniş bir mutabakat var, henüz kesin şeyler söylemek için erken ama önümüzde bununla ilgili bir müzakere ve görüşme süreci açılmış oluyor'' dedi.

Babacan, Güney Kore'nin Gyeongju kentinde düzenlenen G20 Bakanlar toplantısında, A.A muhabirinin sorularını yanıtladı.

Bakan Babacan, toplantı gündemine ilişkin soruyu yanıtlarken, gelişmiş Avrupa ülkelerinden 2 tanesinin IMF'de masadaki koltuğunu bırakmayı kabul ettiğini kaydederek, şu bilgileri verdi:

''Ama hangi ikisi olacağı daha belli değil. Avrupalılar bunu kendi içlerinde daha tartışacaklar, o biraz sürer. Bunun uygulaması da kota reformunun tamamlanmasına mutakiben yapılacak. 2008 kota reformu henüz bazı ülkelerin parlamentosundan geçmedi, şimdi 2010 kota reformu var, onun parlamentolarda onay süreci var. O parlamentolardan onay süreci tamamlandıktan sonra o iki gelişmiş Avrupa ülkesi koltuğunu gelişmekte olan ülkelere bırakacak. O gelişmekte olan ülkeler hangisi olacak, Türkiye'nin oradaki konumu ne olacak, bu tabii önümüzdeki parlamentolarda onay süreci devam ederken Türkiye'nin de üzerinde çalışması gereken bir konu olacak. Çünkü nihayetinde bütün bunların, en sonunda üye ülkelerin ağırlığının kabulüyle, mutabakata yakın bir sonuçla kabul edilmesi gerekiyor.''

Babacan konuyla ilgili başka bir soru üzerine de ''(Bu konuda) Talep vardı Avrupalılar biraz direnç gösteriyordu buna ama şimdi Avrupalılar bugün kabul ettiler. O bağlanmış oldu, ama bu iki sandalye hangi ülkelere nasıl dağılacak, nasıl paylaşılacak, dönüşümlü olacak mı, olmayacak mı? Onun, önümüzdeki süre içinde ayrı bir müzakeresi yapılacak. Ama Türkiye'nin temsilinin orada artması konusunda geniş bir mutabakat var. Henüz kesin şeyler söylemek için erken ama önümüzde bir müzakere ve görüşme süreci bununla ilgili açılmış oluyor'' dedi.

-''TÜRKİYE'YE YÖNELİK TAVSİYE YOK''-

Türkiye ile ilgili değerlendirmelerin sorulmasına karşılık da Babacan, ''Çok olumlu, bizim yaptığımız açıklamaları, konuşmaları genelde hep arkadan destekliyorlar, destekleyici ifadeler kullanıyorlar. Çünkü Türkiye hem kendi içinde doğruları yapıyor, burada da doğruları söylüyor. Yani bizim burada konumumuz gerçekten oldukça rahat, güçlü bir konum'' diye konuştu.

Türkiye'ye yönelik herhangi bir tavsiyenin dile getirilip getirilmediği sorusuna da Babacan. ''Hayır. Türkiye özellikle şunu yapmalı, bunu yapmalı gibi tek tavsiye yok. Çünkü biz zaten fazlasıyla yapılması gerekenleri yapan ülkeyiz ve herkesten daha erken yapan bir ülkeyiz. Yanlış politikalara hiç sapmadık, sapmayacağız'' yanıtını verdi.

-''SONUÇ BİLDİRGESİNDE KURLA İLGİLİ ÇAĞRI YER ALACAK''-

Toplantıda kur konusunun nasıl ele aldığının sorulması üzerine da Babacan, sonuç metninde bu konuda bir çağrının yer alacağını kaydederek, ''ülkelerin böyle suni bir şekilde paralarının değeriyle oynayıp, para değeri üzerinden geçici avantaj sağlamaya çalışmalarının ne kadar yanlış olduğu, uzun vadede bunun ne kadar zararlı olacağı konusunda G20'de bir mutabakat oluştuğunu'' söyledi.

Babacan, ''Ülkelere bunu yapmayalım, hep beraber böyle bir iş yapmayalım, kararı masa etrafında oluşmuş durumda. Masa etrafında oturan bütün ülkeler de bunu kabul etmiş durumda, o önemli bir nokta. Tabii G20 masası etrafında oturmayan başka ülkelerin ne yaptığı, ne yapacağı onlar açısından çok bağlayıcı olmayabilir ama en azından bu 20 ülkenin, doğru politikalar etrafında mutabık kalmaları önemli bir sonuç'' dedi.

Bundan sonra uygulamaya bakacaklarını ifade eden Babacan, ülkelerin farklı uygulamalara yönelip yönelmeyeceği, uygulamalarını değişik kılıflara sokmaya çalışıp çalışmayacaklarını da yakından izleyeceklerini dile getirdi.

Babacan kurlarla ilgili Türkiye'deki uygulamalara yönelik soruya karşılık da bu konuda ''akıllı, güvene dayalı, uzun vadeli uygulamalara'' yöneldiklerini kaydederek, temel önceliklerinin istikrar olduğunu vurguladı.

-İSTİHDAM PAKETİ-

İç ekonomik gelişmelere ilişkin soruları da yanıtlayan Babacan, Ekonomi Koordinasyon Kurulunda üzerinde çalıştıkları ''mini istihdam paketi''nde esnek çalışmanın yer alıp almadığına yönelik soru üzerine, ''İçinde unsurlar var ama bunların hep sosyal taraflarla görüşülmesi, konuşulması gerekiyor. En kısa zamanda bu çalışmaların bitip yürürlüğe girmesini istiyoruz'' karşılığını verdi.

Yapısal reformların büyük önem taşıdığına vurgu yapan Babacan, Türkiye'nin rekabet gücünün yapısal reformlarla artırılabileceğini, cari açıkla ilgili sorunların da bu yolla çözülebileceğini dile getirdi.

''İstihdam paketiyle ilgili bir takvim var mı'' sorusunu da Babacan, ''En kısa zamanda diyoruz ama onu tabii hükümet aşaması var, meclis aşaması var, en kısa zamanda olsun istiyoruz'' diye yanıtladı.

Babacan, cari açıkla ilgili soruyu cevaplarken de uzun vadede çözüm için yine yapısal reformlara vurgu yaptı ve başta eğitim olmak üzere bir çok alanda yapısal reforma ihtiyaç olduğunu anlattı.

Cari açığın ''böyle hemen bir kaç senede çok çok aşağılara çekilebilecek bir rakam olmadığını'', eğer ekonomide yüksek büyüme oranları, ülkede yatırım, üretim, ihracat isteniyorsa mutlaka ithalatın da olacağını ifade eden Babacan, şöyle dedi:

''En azından enerji konusunda dışarıya bağlı bir ülkeyiz, çok üreteceksek, ekonomi hızlı büyüyecekse, biz enerjiyi ithal edeceğiz. Enerjiyi ithal etiğimiz zaman da cari açığımız olacak. Bu şu an için kaçınılmaz bir durum, ilerde nükleer santralimiz olur, nükleer santralde kendi enerjimizi ürettiğimiz ve daha yüksek oranlarda ürettiğimiz zaman belki petrole, doğalgaza bağımlılığımız azalacak ama nükleer santral bugün temeli atılsa 7-8 sene sonra enerji üretecek.''

-''SERMAYE HAREKETLERİNİN POZİTİF OLARAK GİRMEYE DEVAM ETMESİ GEREKİYOR''-

''Kısa vadede Türkiye'nin bu cari açıkla yaşamak zorunda olduğunu'' dile getiren Babacan, ''Cari açığın finansmanını da şöyle ya da böyle yapmak zorundayız. Tercih ederiz ki uzun vadede doğrudan sermaye ile finanse edilsin ama bu şartlarda Avrupa'nın bu tablosunda, Avrupalı şirketlerin durumu buna müsait değilse o zaman portföy yatırımlarıyla finans edilecek ama şöyle ya da böyle finanse edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla sermaye hareketlerinin Türkiye'ye pozitif olarak girmeye devam etmesi gerekiyor, net anlamda yılın toplamına baktığınız zaman'' dedi.

Babacan, kısa vadede çözüme ilişkin soru üzerine de sorunun yapısal olduğunun altını çizerek, ''Kurla bunun çok alakası yok. Kurla bire bir alakası yok cari açığın, belki ithalat noktasında, özellikle tüketim ürünlerinin ithalatı noktasında biraz alakası var. Ama kur, cari açık için bir çözüm değil, kalıcı bir çözüm hiç değil. Dolayısıyla bunun çözümü uzun vadeli ve yapısal reformlarla olacak, kısa vadede bizim cari açığı finanse etmemiz gerekecek. Bunun formülü bu'' Şeklinde konuştu.

A.A.