Yaklaşık 8 asırlık geçmişiyle Türkiye'nin tek nostaljik toprak seramik merkezi olan Aydın'ın Karacasu ilçesinde yapılan seramik süs eşyaları unutulma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Bu eşyalardan en önemlisi olan "Gelin Bardağını" yapan usta ve alıcı sayısı önemli ölçüde azaldı.
Yapılan tahminlere göre yaklaşık 2 asır önce üzerine kuma getirilmesinden dert yanan bir gelin kızın isteği doğrultusun da zamanın seramik ustalarına hazırlatılan bu seramik bardaklar 40 yıl öncesine kadar tüm gelinlerin başlıca çeyiz malzemeleri arasında yer alıyordu. Gelin bardağı, bir gövde, iki kulp, üç ağız ve bu üç ağza karşılıklı bağlanmış altı emzikten oluşan, Karacasu'nun en eski seramik ustaları tarafından dizayn edilmiş, adı Karacasu ile birlikte anılan bir süs eşyası olarak biliniyor. Bu üç ağızdan kapalı olan iki tanesi evin ilk gelininin üzerine getirilmiş iki kumayı ifade ediyor.
Zamanla bu süs eşyasını yapan usta sayısının azalması sonucu, gelin bardağı kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya geldi. Halen Karacasu'da faaliyetlerini sürdüren 30'a yakın seramik atölyesinden sadece birkaç tanesi talepler doğrultusunda gelin bardağı yapmaya devam ediyor. Yöreye has önemli bir eserin unutulmasından endişe eden seramik ustaları ilçenin başlıca kamu kurum ve kuruluşlarında yaptıkları eserleri sergileyemeye başladı. Bardağın tarihçesi ile ilgili olarak da bir belge hazırlayan seramikçiler, bu geleneğin gelecek nesillere aktarılması için önemli bir adım atmış oldu.
Gelin bardağının Karacasulu seramik ustaları tarafından yaklaşık 2 asırdır yapıla gelmekte olduğuna bildiren Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürü Nuri Aktakka, bu süs eşyasının eski bir Türk ailesinin yaşamını yansıttığının altını çizdi. "Kumaya hayır anlamı taşıyan" bu eserin geçmişe dair önemli bir belge olduğunu ifade eden Aktakka, o zamanlarda bile Türk kadının tek eşli yaşamın faydaların farkına varmış olduğunun dile getirdi. 40 yıl öncesine kadar gelin bardağının yöre halkı için büyük önem taşıdığını belirten Aktakka, "Tek eşlilik gibi önemli bir tespitin yapıldığı bu seramik süs eşyaları evlenecek kızların en önemli çeyiz malzemesini oluşturuyordu. Bardağı diğer çeyizleri ile birlikte kocasının evine götüren kız, kocasına üzerine kuma istemediğini ifade ediyordu. Cumhuriyet dönemiyle birlikte tek eşli yaşamın benimsenmesi sonrası bu bardak gelinlik kızlar için önemini yitirmiştir. Sadece evlerde ve iş yerlerinde normal bir süs eşyası olarak sergilenen gelin bardağı, talebin azalması sonucu ancak yılda 100 kadar imal edilir hale gelmiştir. Hem yapan usta sayının çok az olması hem de ilgisizlik yüzünden bu önemli tarihi yapıt kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır" dedi.
"Bu gün gelin bardağı eski ihtişamını kaybetmiştir" diyen gelin bardağını halen günümüzde yapmaya devam eden son seramikçilerden bir tanesi olan Muzaffer Sayal, gelin bardağını adına uygun olarak önemli bir mana taşıdığını bilgisini verdi. Kendisinin bu sanatı icra eden birkaç kişiden bir tanesi olduğunu açılayan Sayal, bardağı yapan ilk ustanın kumalarından rahatsız olan bir gelinin arzusu doğrultusunda hazırladığını beyan etti. Bardağın gövdesine ilave edilen 25 ayrı parça ile söz konusu gelinin duygularının ifade edilmeye çalışıldığını beyan eden Sayal, duyguların bardak üzerinde şekillenmesi sonucunda adına uygun bir gelin bardağı ortaya çıkarıldığı kanaatinde olduğuna işaret etti.
Gelin Bardağının ortaya çıkmasından sonra ününün çevrede duyulduğunu bildiren Muzaffer Sayal, bardağının üzerine kuma getirilmesinden korkan her gelinlik kızın çeyizinde yer almaya başladığının altını çizdi. Gelin bardağının, üzerine kuma getirilmiş bir kadının duygularını ve böyle bir ailede yaşanan olayları yansıttığına dikkat çeken Sayal, bardağın hikayesini şöyle anlatıyor: "Bu bardağın üzerinde şekillendirilen gelinlik çağına gelmiş kız, evlendikten sonra, beyinin üzerine getireceği kumaları düşünerek, Allah'tan bir istekte bulunuyor. Bu isteği de beyinin çocuklarının tamamı kendisinden olması, kumalarından olmamasıdır. Bu isteğin anlamı, ben kumaların arasında ezilmeyeyim demektir. Bardağın üstünde gövde ile beraber yapılmış olan ağız ilk hanım olup, emzikler çocuklar olarak altısı da ana ağza bağlanmıştır. Bu kız gelinlik tacıyla bardağın gövdesinde, çevresindeki zincirler evlatlarının gölgesi altında olduğunu, isteği yerine gelmiş huzurlu bir yaşam içinde hayatına devam ettiği görülmektedir. Bardağın kulpu üzerine eklenen 2 kapalı ağız sonradan eve koca tarafından getirilen 2 kuma kadını ifade ediyor. Gelin bardağı üzerine işlenen üç kadın figürü arasında yaşlanmış olarak görülen erkek figürünün kocanın evin hanımlarıyla bir arada bağlantılı olarak yaşadığını temsil ediyor. Erkek figürünün altındaki amblem bardağın hangi tarihte, kimin tarafından yapıldığını bildiriyor. Alttaki çiçek resmi ise kumaları getirmeden evin erkeğinin ilk evlendiği hanımıyla yaşadığı güzel günleri simgeliyor"
İlçede halen mesleğine devam eden ve ilçenin en yaşlı seramik ustalarından bir tanesi olan Hamdi Kiriş, aynı mesleği yapan dedelerinden kendisine miras kalan bu bardağı gelecek nesillere aktarmak için önemli bir çalışma başlattı. Çok sayıda gelin bardağı hazırlayarak Karacasu Belediyesi, ilçe kaymakamlığı, ilçe milli eğitim müdürlüğü ve halk eğitim merkezi gibi başlıca kamu kuruluşları binaları ile Karacasu Etnografya Müzesi ve Afrodias Müzesi'ne birer adet gelin bardağını sergilenmesi için hediye etti. Gelin Bardağının tarihçesi ve taşıdığı anlam ile ilgili olarak da bir yazılı belge hazırlayan Kiriş, bardağı görerek merak eden insanların gerekli bilgiye ulaşmasını sağladı.