Bizim çok güzel atasözlerimiz vardır. Her zaman doğru olmasa da insanlar tarafından kullanılır ve çok sevilir. Sevilmesinin sebebi bu sözlerde insanların kendilerini veya kendi deneyimlerini bulmasıdır. İşte, "Gelen gideni aratır" atasözü de sevilen ve çok kullanılanlardan birisidir.

Beğenmediğimiz bir kişinin yerine öyle birisi gelir ki eskisini aratır anlamında kullanılır genelde. Beğenmediğimiz, kendisinden uzak olmak istediğimiz, işten veya görevinden ayrılmasını dilediğimiz kişiler vardır. Bir önceki kişiye toz kondurmamak için yerine gelen kişilerin ayrılmasını, başarısız olmasını içten içe isteriz, açıkça söyleyemesekte. O kişinin ya da kişilerin ayrılmasından sonra yerine öyleleri gelir ki "Giden çok daha iyiydi" gibi laflar ederiz arkasından. Eski kişileri, tanıdıkları ararız hep özlemle.

Peki gerçekten her gelen gideni aratır mı? Biraz hayal kırıklığı olacak ama malesef çoğunlukla aratmıyor. Elbette gideni aratan kişiler çıksada bu söz net olarak doğru değildir. İç dünyamızın ütopik bir beklentisidir o. Gelen kişi başarısız olsun, yapacağı işi yüzüne gözüne bulaştırsın, biz de gevrek gevrek gülelim. Zaten gülmeyi çok seven bir milletiz sonuçta.

Turgenyev’in başyapıtı sayılan "Babalar ve Oğullar" kitabı dünya edebiyatının en önemli klasik eserleri arasındadır. Turgenyev bu eserinde geleneksel değerlerin tümünü karşısına alan, kızgın genç adam, nihilist Bazarov karakteri ile "kuşak çatışması" kavramını eserin merkezine koyar. Baba ile oğlun çatışması ekseninde yeni ile eskiyi, doğan ile ölmekte olanı, muhafazakârlıkla devrimciliği karşı karşıya getirir. Gerçekçilik akımının en iyi temsilcilerinden olan Turgenyev, babanın simgelediği kır kökenli muhafazakârlarla kentlileşmiş devrimciler arasındaki çatışma çerçevesinde Rus toplumundaki kırılma hatlarını başarıyla resmeder. Okunması ve ders alınması gereken bir eserdir, Babalar ve Oğulları.

Konuya siyasetteki babalar ve oğullarından devam etmek isteriz. İnsanların bir lider öncülüğünde yönetilmesi fikri binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. O günlerden bugünlere ismi ne olursa olsun (Kral, tiran, başkan, padişah, kabile reisi vs) bu yöneticiler gücün kendisinde ve kendisinden sonra gelen neslinde olmasını istemiştir. Durum böyle olunca babalar ve oğulları bu güç ve çıkar üzerine kurulu sitemin her zaman baş aktörü olmuştur. Hatta demokrasi kavramının ortaya atıldığı, "Halkın kendi kendini yönetmesi gerekir" diyen düşüncelerin ortaya çıktığı dönemlerde bile benzer davranışlar gözlemlenmiştir. Aslında işin özü tamamen çıkar temeline dayanmaktadır, kişinin ve onun soyundan gelenlerin istediği çıkar meselesine.

Demokratik sistemlerde babadan oğula güç ve yetki aktarımı hoş görünmese de ülkemizde de benzer uygulamaları görmekteyiz. Bunların çoğunluğunda doğrudan güç aktarımı olmasa da bu kişiler önemli noktalara yerleştirilerek üstü örtülü güç aktarımı yapılıyor. Yakın tarihimizde çokça örnekleri var; Merhum Süleyman Demirel'in Yahyası, Merhum Turgut Özal'ın damadı gibi. Şimdilerdeki damat olayını biliyorsunuz zaten.

Elbette bu tür abi, kardeş, oğul, damat, yeğen kayırmacılığı yerel siyasette de oldukça yaygın durumdadır. Özellikle son iki dönemdir Aydın Efeler Belediyesi benzer olayları yaşıyor. Geçen dönemki Belediye Başkanı Mesut Özakcan'ın oğlu ile damadı hakkında söylenenleri ve yazılanları biliyorsunuz. Mesut Özakcan bu yönde gelen soruları sıkça cevaplamak zorunda kalıyordu. Son seçimlerde aday olanların hepsi ise bu durumu eleştirmiş, seçimlerdeki konuşmalarda malzeme olmuştu. Sonuçta seçimi Mesut Özakcan kaybetmiş, ama yerine gelen belediye başkanı da benzer uygulamalara gitmişti. Hatta konu Aydın'a gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun'a durum sorulmuş, bu soruya cevap olarak: "O konuda bilgimiz yok. Tabii biz liyakata önem veriyoruz. Bizim için liyakat esastır. Önemli olan sorunların çözümünde ve vatandaşa hizmette en etkin şekilde o süreci yönetecek kişileri göreve getirmektir. Birinci derecede yakın akrabaları, genel başkanımız da açıklamıştı, bu konuda da hassasiyet bekliyoruz." demişti.

Konu ile ilgili olarak Dinar yöresinde güzel bir söz var:" Kel keli kınamış, kelin başında baykuş tünemiş." Başka söze gerek yok." Gelen gideni aratır" derler, karar sizin.

"Kaptanı usta olmayan gemiye, her rüzgâr kötüdür." (George Herber)