Değerli okuyucularım bu hafta sizlere değişik bir yazı yani Çanakkale zaferinin 100. Yıldönümünü anlatan bir yazı yazacaktım. Fakat Tuncallar Turizm olarak 5 yıldan bu yana yapmamız gereken GAP turunu çeşitli nedenlerden dolayı maalesef yapamadık. Tuncallar Turizm Nazilli temsilsici Şerife Özkan hanım ile konuşmalarımız sırasında 2015 Nisan veya Mayıs ayında uçak ile GAP turu yapalım dediğinde bende Gaziantep’te uzun yıllardır seyahat acenteliği yapan ARSAN Seyahat Acentesi ile iş birliği çerçevesinde bir GAP turu yapmaya karar verdiğimizde ARSAN Seyahat Acentesinden Ayşenur Yılmazer ile bu turu konuşurken 25.12.2014 tarihinde Gaziantep ilinin 93. Kurtuluş yıl dönümü olduğunu öğrendim ve bu olayın gurur ile kutlanacağını Mayıs ayında Gaziantep’te fuarların çok olmasından dolayı Nisan ayında GAP turunu yapmamızı söylediğinde özellikle son yıllarda çok popüler olan GAP keyfi ve büyülü üçgen isimli egzotik Fırat, Mardin, Hasankeyf, Midyat, Nemrut Dağı gibi arkeoloji ve tarihin beşiği Mezopotamya bölgesine GAP turu yapacağımızı ve turdan esinlenerek Gaziantep’in bu gururlu ve onurlu gününü yazmaya karar verdim. Size öncelikle Gaziantep hakkında kısa bir bilgi vereyim.
‘’GAZİ’’ANTEP
Gaziantep, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük, Türkiye'nin ise 6. büyük şehri olup bir milyonbeşyüzbin nüfusu, ekonomik yapısı, turizm potansiyeli ve büyükşehir statüsü ile bir metropol kenttir.Avrupa ortalamasında kişi başına düşen yeşil alan 9 m2 iken, Gaziantep’te 12 m2, okuma yazma oranı %96, işsizlik oranı son krize kadar % 2 idi. Gaziantep'in yüzölçümü ise 6,216 km2 lik alanıyla Türkiye topraklarının yaklaşık %1'ini kaplar. İl merkezinin denizden yüksekliği 850 m.dir.
Fotografik hafızaları olan Gaziantepliler, gördükleri her teknolojiyi direkt olarak uygulamayı başarabildikleri için ,son 10 yıllara kadar teknoloji fuarlarına alınmıyor, sanayi casusu muamelesi görüyorlardı.Ger
Gaziantepli her yatırımını kendisi yapar, her derdine kendisi çare olur ve bununla büyük gurur duyar. Bunun örneklerinden biri yasaları göz ardı ederek ,kentimizden götürülmek istenen Zeugma mozaiklerinin çıkarıldığı topraklarda sergilenmesini sağlamak için tüm Gazianteplinin , sivil toplum örgütleriyle, meslek odalarıyla, kişi,kurum ve kuruluşlarıyla tek yürek, tek vücut, tek yumruk olup, mozaiklerimize sahip çıkmamız, oynanmak istenen oyunu bozmamız ve Gaziantep Mozaik Müzesi’ni hayata geçirtmemizdir.
Birçok şeyin en büyüğü, en güzeli, en değerlisi, en tarihisi bizdedir. Birkaç örnekle açıklamak gerekirse:
-Dünyanın yaşayan en eski yerleşimi,(Dülük antik yerleşimi: 600.000 yıllık)
-Dünyanın bilinen en eski heykel atelyesi (Geç Hititlerden kalma 4000 yıllık Yesemek Heykel atelyesi)
-Doğu Roma İmparatorluğu’nu
-Dünyanın en muhteşem mozaikleri (Zeugma mozaikleri)
Yeryüzünün hiçbir toplumunda ,belli günlerde , eş zamanlı yenen bir yemek yoktur ama Gaziantep’li ister Ağrı’da yaşıyor olsun, ister New York’ta , bayram sabahı mutlaka yeryüzüne dağılan tüm diğer hemşehrileriyle birlikte “ yuvarlama”sını yer.Yeryüzünde hiçbir kelime bizim güzel sözcüğümüz “küşümlenmek” kadar zengin içerikli değildir.”Size vereceğim zahmeti düşünerek çekiniyorum “ demek yerine “Küşümleniyorum” deriz. Kına gecemiz, çeyizimiz, halayımız, halk oyunlarımız hep son derece zeki, esprili, neşeli ve sevgi dolu , paylaşmaktan zevk alan bir halk oluşumuzu anlatır. Gaziantep’li haftanın altı günü son derece özverili ve kıskanılacak bir disiplinle çalışır, yedinci gün çoluğu çocuğuyla bu çalışmasının keyfini çıkarır. Sahresine gider, belki köfte yoğurur, belki kebap yapar ama sevdikleriyle birlikte olmanın, paylaşmanın tadını mutlaka çıkarır ve yaşamanın hakkını verir…Yemek yemek bir Gaziantepli için gereklilik değil keyiftir. Biz güzel yemek için yaşarız.
Gaziantep topraklarının 1/4'ü tarıma elverişli topraklardan oluşmuş olup, bu toprakların bir bölümü Fırat Nehri'nin sularıyla sulanmaktadır. Gaziantep'in sulama yapılan bu topraklarında antep fıstığı, zeytin, pamuk, üzüm, kırmızı biber ve keten gibi ekonomik değeri yüksek sanayi bitkileri ile mercimek, buğday ve arpa gibi hububat ürünleri yetiştirilmekted
Coğrafi yönden GAP'ın giriş kapısı, sanayisi ve ticari hacmiyle de GAP kalkınmasında temel teşkil eden Gaziantep, ekonomik yönden çevresindeki 18 ili etkisi altında tutmaktadır.
Gaziantep bölgesi dünyanın yaşayan en eski yerleşimidir ve 600.000 yıllık bir tarihi vardır. Ayıntap olarak bilinen eski kent, bugünkü Gaziantep'in 12 km. kuzeybatısında Dülük köyü ile Karahüyük köyü arasındadır. Yapılan arkeolojik araştırmalarda çakmak taşı, kalkolitik ve bakır dönemlerine ait kalıntılara rastlanmış olması, yörenin dünyanın ilk yerleşim alanı olduğunu göstermektedir.
Gaziantep tarihinin oluşumunda ve niteliğinde yer unsurunun önemi büyüktür. Bölgenin, ilk uygarlıkların beşiği Mezopotamya ve Akdeniz arasında bulunuşu, Güneyden ve Akdeniz'den doğuya, kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu, uygarlık tarihine ve bugüne yön vermiştir. Bu nedenle Gaziantep, tarih öncesi çağlardan beri insan topluluklarına yerleşme sahası ve uğrak yeri olmuştur. Tarihi İpek yolunun da buradan geçmiş olması, ilin önemini ve canlığını devamlı olarak korumasını sağlamıştır.
Bu dönemlerin izlerini günümüzde de açık bir şekilde görüyor ve bu zenginliğin bilincine varmaya çalışıyoruz. Gaziantep; gezilip görülmeye değer tarihi, Zeugma, Rum Kale, Yesemek ve Dülük antik kare ası, turistik ve doğal güzellikleri, Kurtuluş Savaşı ve Antep savunması hatıraları, yaylaları, ovaları, ören yerleri, muhteşem mutfağı, eşsiz el sanatları, camileri, türbeleri, medreseleri, Antep evleri, hanları, hamamları, kastelleri, kiliseleri, adını verdiği baklavası ve fıstığı, sanayisi, insanlarının kendine has çalışkanlığı ve sıcaklığı ile geçmişin ve geleceğin bir arada yaşandığı Gaziler şehridir.
1.Dünya Savaşı sonunda, Gaziantep önce İngilizler, daha sonra da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Gaziantep Savunması, Ulusal Kurtuluş Savaşı tarihimizde yiğitlik, kahramanlık ve fedakârlığın bir simgesidir. Antep savunması yürekleri yurt sevgisiyle dolu bir avuç Anteplinin inanılmazı efsaneleştirmesi
Gaziantep hakkında daha söylenecek, anlatılacak, yazılacak çok şey var fakat ne satırlar yeter ne de kağıtlar. Bu sebepten ötürü yazımı bu anlı, şanlı kurtuluş mücadelesi ile bağlamak istiyorum.
KURTULUŞ DESTANIMIZA DAİR ..
Alın teriyle ıslanmış,umutla yeşertilmiş toprağını,düşman
Bombardıman altında inim inim inlerken dahi “Vatanım” diyebilen bir avuç insanın hikayesidir.
Hürriyete inanan, kendi kaderine terk edildiğini, çaresizliğini, yalnızlığını bildiği halde, kader arkadaşları ile dayanışmanın, kenetlenmenin en güzel örneğini sergileyen kahramanların öyküsüdür
Akıllara durgunluk veren bir özveri ile düşmanını bile kendisine hayran bırakan,onurlu ve gururlu bir milletin zaferidir.
Gözlerinin önünde süngülenen yavrusunun çığlıkları yüzünden top,tüfek sesini duyamayan,kaybet
Babasının yokluğunu gözü yaşlı annesine hissettirmemek için silahını kapıp cepheye koşan delikanlıların zaferidir.
Bahçede oynaması gerekirken ,minicik elleri ile boş kovanları toplama çabasına düşüp,dedesine götüren torununun eseridir.
Torunlarını bu güzel beldede özgürce, huzurlu yaşatabilmek için hayatlarını çekinmeden feda eden büyüklerimizle gurur duyuyoruz.
Bize bıraktıkları miras olan "Vatan sevgisi"ni, TÜRK olmanın gururunu TÜRKİYE CUMHURİYETİ var oldukça onurla sürdüreceğiz.
Ben Aydın Avcı’dan bu haftalıkla bu kadar siz değerli okuyucularımı Tuncallar Turizm ile yapacağımız GAP turuna davet ediyorum. Turumuz şu anda yapım aşamasında olup program belli olduğunda sizlerle hemen paylaşacağım. Umarım yazımı beğenmişsinizdir
Antepliler silâhşor olur,
Uçan turnayı gözünden
Kaçan tavşanı ard ayağından vururlar
Ve arap kısrağının üstünde
Taze yeşil selvi gibi, ince uzun dururlar.
Antep sıcak,
Antep çetin yerdir.
Antepliler silâhşor olur.
Antepliler yiğit kişilerdir.
...
Fakat düşmanın topu vardı.
Ve ne çare, kader,
Düz ovayı Antepliler
Düşmana bırakacaklardı.
«Karayılan» olmazdan önce
Umurunda değildi Karayılan'ın
Kıyamete dek düşmana verseler Antep'i.
Çünkü onu düşünmeğe alıştırmadılar.
Yaşadı toprakta bir tarla sıçanı gibi,
Korkaktı da bir tarla sıçanı kadar.
Siperi bir gül fidanıydı onun,
Gül fidanı dibinde yatıyordu ki yüzükoyun
Ak bir taşın ardından
Kara bir yılan
Çıkardı kafasını.
Derisi ışıl ışıl,
Gözleri ateşten al,
Dili çataldı.
Birden bir kurşun gelip
Kafasını aldı.
Hayvan devrildi kaldı.
Karayılan
Karayılan olmazdan önce
Kara yılanın encâmını görünce
Haykırdı avaz avaz
Ömrünün ilk düşüncesini .
«İbret al, deli gönlüm,
Demir sandıkta saklansan bulur seni,
Ak taş ardında kara yılanı bulan ölüm.»
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
Bir tarla sıçanı kadar korkak olan,
Fırlayıp atlayınca ileri
Bir dehşet aldı Anteplileri,
Seğirttiler peşince.
Düşmanı tepelerde yendiler.
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
Bir tarla sıçanı kadar korkak olana :
Karayılan dediler.
«Karayılan der ki : Harbe oturak,
Kilis yollarından kelle getirek,
Nerde düşman varsa orda bitirek,
Vurun ha yiğitler namus günüdür...»
Ve biz de bunu böylece duyduk
Ve çetesinin başında yıllarca nâmı yürüyen
Karayılan'ı
Ve Anteplileri
Ve Antep'i
Aynen duyup işittiğimiz gibi
Destânımızın birinci bâbına koyduk.