Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Hükümet olarak bize düşen, yıpranma hakkının yeniden konulması ise, biz bu konu üzerindeki çalışmamızı hemen hemen sonuçlandırmış durumdayız" dedi..

Basın mensuplarının yıpranma paylarına ilişkin soru üzerine Arınç, yıpranma payının, başka meslek dallarıyla birlikte yeni SGK Kanunu’nda, daha önce de var olduğunu ama yeni Sosyal Güvenlik Kanunu çıkarken 2008’de, hem Türkiye’nin geldiği nokta, hem de dünyadaki bu mesleklerin yıpratıcı olmaktan adeta çıkmış kabul edilmesiyle Türkiye’de de kapsam dışına çıkarıldığını belirtti.

O günden bu yana basın çalışanlarının "yıpranma hakkımızı tekrar istiyoruz" dediğini ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu istenebilir, bu demokratik bir hak ve buna yerine göre hak vermemiz de mümkün. En son Sayın Başbakanımız, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde, Başbakanlık’taki Basın Bürosu’nu ziyaret ettiğinde, gazeteci arkadaşlarımız kendilerine bundan bahsetmişti. O da bize görev verdi, ’Bu konu üzerinde çalışın, yapabileceğimiz bir şey varsa bunu gerçekleştirelim’ diye. Biz konu üzerindeki çalışmalarımızı aslında tamamladık. Ancak tek başına, basında çalışanların yıpranma hakkını kazanması konusu, diğer branşlarla veya meslek dallarıyla birlikte olacaksa, buna ayrıca karar vermemiz lazım. Bir de tabii basında asıl mesele, sadece yıpranma hakkı değil, basın çalışanlarının iş garantileri de yok, sendikalaşma imkanları da yok."
Sorumlu olduğu Anadolu Ajansı’nda iki sendikanın bulunduğunu hatırlatan Arınç, "Ama başka basın kurumlarında sendika bile yok. Dolayısıyla bir sendika var ki sadece bizde toplu sözleşme yapabiliyor. Bu kadar basın kuruluşları var, onlarda sendika anlamında veya toplu sözleşme anlamında yetki sahibi başka bir kurum yok. TRT’de de şüphesiz kamu çalışanları adına yetkisi elinde olan sendikalar da var. Ama SGK kapsamında, basın iş kolunda sadece Anadolu Ajansı’nda yetki sahibi olan sendikadan bahsedebiliriz" diye konuştu.

-"Çalışmamızı sonuçlandırmış durumdayız"-
Basın sektöründe çalışıp aylarca maaşını alamayan, kapının önüne konulabilen, hiçbir garantisi olmadan sabahtan gece yarısına kadar çalışanların bulunduğunu ve bu çalışanların sendikalaşma veya toplu sözleşme yapma imkanlarının da bulunmadığını dile getiren Arınç, şunları kaydetti:

"Bunlara kapsamlı olarak dikkat etmemiz gerekir. Yani basın patronlarının, kendi medyaları içerisinde böyle hakları vermeleri veya bunları zorlayıcı bir takım tedbirler de getirmemiz lazım. Basın çalışanlarının bırakın yıpranmalarını, ay sonunda hak ettikleri ücreti alabilmeleri konusunda belki yaptırımlar uygulamamız lazım. Çünkü öyle zengin patronlar var ki, milyar dolarları anında bulup büyük ihalelere girebiliyorlar ama kendi gazetelerinde çalışanların 8 aylık birikmiş haklarını vermiyorlar. Çocuk sahibi olmuş, evinin kirasını ödeyememiş, hatta evine haciz gelmiş pek çok çalışanın olduğunu biliyoruz. Bu sorunların da öncelikle çözülmesi lazım. Ama serbest piyasa ekonomisinde devletin bu alana müdahale edip ’sen de şöyle yap’ demesi ne kadar uygunsa, çalışanların da haklarını isteme noktasında patronlarına karşı biraz direnç göstermeleri lazım. Bize düşen, hükümet olarak, yıpranma hakkının yeniden konulması ise biz bu konu üzerindeki çalışmamızı hemen hemen sonuçlandırmış durumdayız."