İşkence altında ifade veren Tuncay Güney"e isimleri polis tarafından empoze edilen gazetecilerden Bekir Coşkun, “Bu bir güvenlik ve hukuk faciası” derken, Enis Berberoğlu ise olayı, “suçluluk telaşının eseri” olarak yorumladı

MİT"in Ergenekon davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi"ne gönderdiği ses kaydı ile 2001"de işkence altında ifade verdiği anlaşılan Tuncay Güney"e, bazı gazetecilerin isimlerinin özellikle sorularak kayda geçirilmesi basın çevrelerinde tepki yarattı.
Bu gazetecilerden Hürriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun, ortaya çıkan durumu “güvenlik ve hukuk faciası” olarak nitelendirdi. Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu, “Polisin bu ifadede geçen isimleri sadece bir kişinin sözleriyle töhmet altında bırakması ya cehalettir veya kötü niyettir” diye konuştu.
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ise bir değerlendirme yapmayacağını kaydetti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi"ne MİT"ten gelen CD"lerden çıkan ses kaydı, polisin 2001"de İstanbul Emniyet Müdürlüğü"ndeki sorgusunda Tuncay Güney"e işkence yaptığını, bazı gazetecilerin isminin geçirilmesi için ısrarlı sorular yönelttiği ve yönlendirdiğini ortaya koydu.

"Okuyunca şok yaşadım"
Güney"e, ismi zorla telaffuz ettirilmeye çalışılan gazetecilerden biri olan Hürriyet yazarı Bekir Coşkun, bu konudaki tepkisini şu sözlerle açıkladı: “Tuncay Güney"in sorgulaması sırasında adımın kendisine polis tarafından nasıl zorla söyletilmeye çalışıldığını gazeteden okuyunca şok yaşadım. Meğer çok güvendiğimiz, güvenmek durumunda olduğumuz dağlara kar yağmış. Güvendiğimiz kurumlar başımıza çorap örüyorlarmış, haberimiz yokmuş.
Polise, MİT"e, savcıya, bu kurumlara duyduğum güven bir anda sıfıra indi. Neyse ki mahkemenin hâkimi gerçeğin ortaya çıkmasını sağladı.”
“Neden beni bu işlere bulaştırmak istediklerini de anlayabilmiş, çözebilmiş değilim. Namusuyla işini yapmaya çalışan, kamburu olmayan, gazetecilikten başka işi olmayan insanları neden buna bulaştırmaya çalışıyorlar, ben de anlayamıyorum. Ortaya çıkan durumu bir hukuk ve güvenlik faciası, felaketi olarak görüyorum.”

"Ya cehalet, ya kötü niyet"
Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu da, polisin Güney"e özellikle ismini sorması konusunda şunları söyledi:
“İşkence altında alınan ifadelerle iş yapma dönemi kapanalı çok oldu. Modern soruşturma tekniğinde kanıttan suçluya gidilir. Yani Tuncay Güney hangi koşullar altında ne derse desin, polisin bu ifadede geçen isimleri sadece bir kişinin sözleriyle töhmet altında bırakması ya cehalettir veya kötü niyettir.
Gençliğimizde solculuktan takibata uğrayanların cebine esrar atılır, "gördünüz mü uyuşturucu bağımlısı" diye tutuklanırdı. Aynı hesap. Benim ismimin ısrarla ifadeye eklenmesine pek şaşırdım diyemem. Herhalde o dönemde, yani 10 yıl kadar önce, Susurluk"la ilgili yazdığım üç kitabın ve Hürriyet"te yayımlanan yüzlerce makalenin yarattığı rahatsızlık ve suçluluk telaşının eseridir diye düşünüyorum. Zaten bu komik ifadeyi iddianame eklerine koyan savcıya da dava açtım.”

MİT değil "SİT"
Berberoğlu, Güney"in işkence altında ifade verdiğini kanıtlayan ses kaydını, 2002"den bu yana elinde tutan ve savcılığa göndermeyen MİT"in tutumunu ise şöyle değerlendirdi:
“Milli İstihbarat Teşkilatı ne yazık ki 1990"lardaki siyasi istikrarsızlık dönemi ve yanlış atamalardan nasibini aldı. Düşünün, Tuncay Güney"in ifadelerini Genelkurmay"a ve Başbakanlık"a yollayan eski Müsteşar beyefendi, "Tuncay Güney"in ifadesini ciddiye almadım" diyor. Sana her ulaşanı hiç analize, teyide ihtiyaç duymadan her yana yetiştirirsen, asıl seni ve kurumunu kim ciddiye alır ki?
İbrahim Şahin yakalandığında MİT"e bilgi verdiğini söylüyor. MİT açıklama yapıyor, "Bilgiler sosyal ilişki ile geldi" diye. Sanki Milli İstihbarat Teşkilatı, MİT değil de, Sosyal İlişkiler Teşkilatı SİT"ten söz ediyoruz. MİT o kadar köhneleşti ki takan, eden yok, iş alanında sanki özelleştirme yaşanıyor. Elin oğlu kendi kendine dinleme yapıyor, bilgi topluyor. Böyle MİT"ten kim korkar ki?”

Milliyet