İlk kez açıldığı belirlenen, soylu bir aileye ait olduğu anlaşılan kaya mezarlardan birinden 12 kişinin iskeleti, ayin kapları, keramik kaplar, şarap kadehleri, kandiller, yağdanlıklar, çeşitli takılar, av malzemeleri gün ışığına çıkartıldı. 2 bin 700 yıllık buluntuların, bozulmadan günümüze kadar gelmiş olması arkeologları bile şaşırttı. İlk kaya mezardaki çalışmaların tamamlanmasının ardından diğer mazarın da açılacağı bildirildi.
Milas'a 15 kilometre mesafedeki, tarihte Karyalılar'ın önemli ticaret merkezlerinden olan Hydai Kenti'nin yer aldığı Damlıboğaz Köyü Muhtarı Mehmet Çoban (50) 1 Aralık 2008 tarihinde, evinin bahçesine foseptik çukuru açtırmak için Milas Müze Müdürlüğü'ne müracaat etti. Bölgenin üçüncü derecede arkeolojik SİT alanı olması nedeniyle, müze müdürlüğü yetkililerinin denetiminde başlanan fosseptik çukuru çalışmaları sırasında, kaya mezara rastlandı. Bunun üzerine çalışmalar hemen durdurularak müze Müdürü Erol Özen'e haber verildi. Foseptik için bahçenin diğer bölümüne kazı çalışması başlatıldı. Fakat orada da ikinci bir kaya mezara rastlanınca, çalışmalar tamamen durduruldu.

SOYLU BİR AİLENİN MEZARI

Milas Müzesi Müdürü Erol Özen, arkeologlar Bahadır Berkaya ve Hande Savaş ile 7 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde ve 1 metre 20 santimetre yüksekliğindeki kaya mezarlardan birinde çalışma başlattı. Açılan, ilk kaya mezardan, soylu bir aileye ait 12 iskelet, ölenlerle birlikte gömülen keramik kaplar, şarap kadehleri, kandiller, yağdanlıklar, çeşitli takılar, av malzemeleri bulundu. Mezardan çıkan 2 bin 700 yıllık ayin kaplarının üzerindeki desen ve renklerinin hiç bozulmadan günümüze kadar kalması arkeologları şaşırttı. Bir bölümü Muhtar Çoban'a ait evin altında kalan mezarın kurtarılması için çalışmalar titizlikle sürüyor.

"TARİHE IŞIK TUTACAK"

Müze Müdürü Erol Özen, bulunan iki kaya mezarın kendilerini şaşkına çevirdiğini belirterek şunları anlattı:
“Gerekli izinleri aldıktan sonra kaya mezarlarındaki çalışmalara başladık. Mezarlar ilk kez açılıyor. Mezarın girişi ve içi dar olduğu için çalışmaları çoğu zaman çökerek ve sürünerek yapmak zorunda kalıyoruz. İki mezar da M.Ö. 7'inci yüzyıla ait. Geç Geometrik Döneme ait mezarlar, ilk kişiler gömülmeye başladıktan sonra en az 100- 150 yıl kullanılmış. Kemikler ve keramikler üst üste. En az 12 kişinin iskeleti ve eşyaları var. Bunlar belgelendikten sonra yavaş yavaş kaldıracağız. Bir yandan da mezarın gömü tekniğini, geleneklerin ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. İçeride bulduğumuz iskeletler ve mezarın içindeki süs eşyaları, kaplar ve diğer eserlerden günün yaşam şartları hakkında önemli ipuçları elde edeceğimizi sanıyorum. Ayrıca kaplar üzerindeki işçilik Karyalılar'ın o dönemdeki ustalıklarını ortaya koyuyor. Çıkarılan buluntuları Milas Müzesi'nde, konservasyona alacağız. Çalışmaların uzun sürecek olması nedeniyle, jandarma mezarların başında 24 saat nöbet tutuyor. Damlıboğaz"da bulduğumuz eserlerin bir benzeri sadece Sadberk Hanım Müzesi"nde var.”

MUHTAR ŞAŞKIN

Evine foseptik çukuru açtırmak için yaptırdığı iki kazıdan da kaya mezarları çıkan muhtar Mehmet Çoban da şaşkına döndü. Çoban, evin dedesinden babasına, babasından da kendisine kaldığını belirterek, “Onlarca yıl, farkında olmadan bir kültür hazinesinin üzerinde oturmuşuz. Mezarlar bulununca, foseptik yapmam hayal oldu. Ancak, bir taraftan da çok önemli bir tarihi buluntuyu ortaya çıkardık. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyorum” diye konuştu.

HYDAI ANTIK KENTI

Milas'ın Damlıboğaz Köyü'ndeki Hydai Antik Kenti Sarıçay"ın taşıdığı alüvyonlar altında kaldığı için toprak üzerinde herhangi bir mimari kalıntı görülmemektedir. Şehrin ismi Grekçe"de "Su" anlamına gelen "Hydai" kelimesinden gelir. 2000 yılında Milas Müzesi Başkanlığı'nda Muğla Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü ile birlikte yapılan kurtarma kazısı sonucunda biri soyulmuş diğeri İn-sutu, Geometrik Döneme ait iki adet devasa ölçülerde oda mezar ortaya çıkmıştır. Eserler Milas Müzesi'nde sergilenmektedir. Halkın, henüz okunamayan Karca yerine daha sonraki yıllarda Yunanca konuştuğu biliniyor. M.Ö. 3 bin yıldan Bizans"a değin bir yerleşme süreci yaşayan Damlıboğaz seramiklerinin bir Karia Adası olan Rodos'a ihraç edildiği biliniyor. Kent, M.Ö. 500"de Attika-Delos Deniz birliğine "Hyromos" adıyla üye olmuştur. Yakın tarihlerde bulunan büyük taş blokların, günümüze ulaşamayan bir tapınağa ait olduğu sanılmaktadır. Buradaki Damlıboğaz Köyü'nün arkasındaki tepede akropol ve surların taşlarından çok azı kalmıştır. 2000 yılında ilk kez yapılan kazılarda Geometrik Döneme ait mezarlar ile karşılaşılmıştır. Burada bulunan sikkelerde ise nehir tanrısı figürü görülmektedir.