Mahkeme, kararında “Oluştuğu ileri sürülen zarar ile herhangi bir idari işlem arasında nedensellik (illiyet) bağı bulunmadığı”na hükmetti.

Gazeteci Cüneyt Alphan, 1996 yılında Diyarbakır'da yerel yayın yapan Can Tv'de kendisinin sunduğu "Güneydoğu Sorunu" adlı programın canlı yayını sürerken, polis stüdyoya baskın yaptı. Alphan ve konukları gözaltına alındı, 4 gün gözaltından sonra Devlet Güvenlik Mahkemesi"ne çıkarıldılar. Mahkeme oy birliğiyle beraatlerine karar verdi.

-“KARDEŞİNİN İŞE ALINMASINDA SİYASİ VE İDEOLOJİK YÖNDEN SAKINCA VAR”

ANKA"ya konuşan Alphan, bu tarihten sonra yaptığı birçok iş başvurusunun sonuçsuz kaldığını anlattı. Bir süre TBMM"de Diyarbakır Milletvekili Abdüssamed Turgut"un Fahri Basın Danışmanlığını yapan Alphan, TBMM Basın Bürosu"na iş başvurusunda bulundu, 15 gün sonra işe alınacağı söylense de işe alınmadı. Daha sonra Alphan"ın ağabeyinin Sağlık Bakanlığı"na engelli kadrosu için yaptığı iş başvurusunun reddine ilişkin yazının bulunduğu zarfta “Cüneyt Alphan'ın 02.10.1996 tarihli yakalandı kaşeli turuncu renkli terör örgütü suçundan fişi, ayrıca 25.071991 tarihli yakalandı kaşeli sarı renkli gümrük kaçakçılığı suçundan fişlerinin bulunduğu diğer kardeşi olan Ahmet Alphan'ın ise terör örgütüne yardım yataklık yaptığı hakkında duyumların alındığı adı geçen şahısın memur olarak işe alınmasında siyasi ve ideolojik yönden sakıncalar doğurabileceğine dair iş bu tarafımızdan tanzim edilerek birlikte imza altına alınmışıtır.” yazılı bir tutanak çıktı. Alphan bunun üzerine Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, TBMM Başkanlığı, TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanlığı, Adalet Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı"na birer dilekçeyle başvurarak uğradığı haksızlığın giderilmesini ve işe alınmasını talep etti. Dönemin TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış"ın kendisiyle ilgilendiğini anlatan Alphan, Elkatmış"ın dönemin TBMM Genel Sekreterliği"ne kendisinin başvurusunun akıbetini sorduğunu, Genel Sekreterliğin “Bize böyle bir başvuru gelmedi” yanıtı verdiğini ifade etti.

-“SABIKALI OLDUĞU İÇİN ALINMADI”-

Başvurularından bir yanıt alamayan Alphan, 2007 yılında Ankara 16. İdare Mahkemesi"nde Anayasa"ya, kanunlara ve uluslararası mevzuata aykırı olarak fişlendiği gerekçesiyle 10 bin TL maddi, 10 bin TL de manevi tazminat davası açtı. Mahkeme kararını 2 yıl sonra açıkladı: Açıklanan karara göre Alphan"ın 1991'de lisede okurken işlettiği bakkal dükkânında bulunan sigaralara yasak olduğu gerekçesiyle el konulmasının ardından verilen gümrük kaçakçılığı suçundan para cezası, adli sicilinden silinmesine rağmen kayıtlarda duruyordu. Mahkeme, “İdarenin güvenlik ve istikrarını sağlayabilmesi amacıyla arşiv ve güvenlik kayıtlarının tutulması gerektiği tartışmasız olup, hapis cezasına mahkûm olanların bu cezasının infaz edilmesinden sonra, Cezaların infazı Hakkındaki Kanun hükümlerine göre Sabıka kaydının silinmesine mahkemece karar verilmiş olması; ilgililerin "hüküm giymiş olma" ve "hükümlü bulunma" durumlarını ortadan kaldırmadığından söz konusu kayıtların bilgi amaçlı olarak tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı”na hükmetti. Mahkeme kararında Alphan"ın “sabıkalı” olduğu gerekçesiyle işe alınmamış olabileceğine işaret etti.

-“İŞE ALINMADIĞINA İLİŞKİN SOMUT BİLGİ YOK”-

Kararda ayrıca Alphan"ın fişlenmesinden dolayı mağdur olduğu da reddedilerek “Bu kayıtlar nedeniyle herhangi bir idare tarafından işe alınmadığına ilişkin somut bir bilginin bulunmadığı, diğer bir deyişle oluştuğu ileri sürülen zarar ile herhangi bir idari işlem arasında nedensellik (illiyet) bağı bulunmadığı ve hesaplanabilir bir zararın olmadığı anlaşıldığından idareye maddi ve manevi tazmin sorumluluğu yüklenmesine olanak bulunmamaktadır” ifadelerine yer verildi.

Alphan, Danıştay"a temyiz başvurusunda bulunduklarını, ancak çıkacak karardan umutlu olmadığını belirtti. Alphan, Danıştay"ın İdare Mahkemesi"nin kararını onaması durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de başvuruda bulunacaklarını ifade etti. Gözaltına alınmanın fişlenme için yeterli olduğunu, fişlemenin de bir insan hakkı ihlali olduğunu kaydeden Alphan, bu fişlemeden dolayı kendisinin 17 yıldır mağdur olmasının yanında kardeşlerinin de bu durumdan mağdur olduğunu, fişleme tutanağının da mağduriyetlerinin belgesi olduğunu söyledi.

Hayatı boyunca savaşı ve şiddeti asla sevmediğini, yaptığı tüm haber, program, yazdığı makale ve kitaplarında şiddete, nefrete ve husumete dayalı bir tek kelime dahi yazmadığını anlatan Alphan, yaşadıklarını “Diyarbakır"da Aşk, Savaş ve Siyaset” kitabında anlattığını da kaydetti.