Üç sezondur "Yaprak Dökümü"nün sabırlı, ailesine bağlı, yardımsever Fikret'i olarak izlediğimiz Bennu Yıldırımlar, Seninle'ye verdiği röportajda, canlandırdığı karakterin kendisini çıldırttığını itiraf etti.
Ünlü oyuncu, "Zaman zaman Fikret"in beni de çıldırttığı oldu, ama ortada yazılı bir metin var. Ona sadık kalınması lazım. Ben de kendi sabrımı Fikret"i oynayarak ölçmüş oluyorum bir bakıma" dedi.

Üç sezondur "Yaprak Dökümü"nün sabırlı, ailesine bağlı, yardımsever Fikret"i olarak izlediğimiz Bennu Yıldırımlar, özel hayatını ve yeni projelerini Seninle dergisine anlattı. Canlandırdığı karakterin kimi zaman kendisini bile çıldırttığını itiraf eden başarılı oyuncu, "Ben aslında Fikret"i oynayarak kendi sabrımı ölçüyorum" dedi.


Kızınız Ada dokuz yaşında. Onun sanatla, özellikle tiyatroyla bir yakınlığı var mı?

- Ada, kendisine sunulan olanakları değerlendirebilen bir çocuk. Onu piyanoya başlattık. Çocukları belli yaşlarda yönlendirmek gerekiyor. Müzik benim açımdan çok önemli, çünkü çok evrensel. Benim düşünceme göre Ada, birkaç dil bilmeli, bir enstrümanı iyi şekilde kullanabilmeli. Üniversite de şart tabii, ama eğitim nereye kadar bilemiyorsunuz. İki dil, bir enstrümanla dünyayı dolaşabilir, aç kalmaz sanıyorum.

Eşiniz Bülent Emin Yarar da oyuncu. Evdeki ortak zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?

- Maalesef pek ortak zamanımız olmuyor. O da yoğun çalışıyor. Zaten biz 13 senedir böyle bir yoğunluğa alışmış durumdayız. Beraber olduğumuz günlerde ailece yemek yeriz.

Her zaman sakin, her zaman alttan alan fedakar Fikret"in bu halleri sizi hiç çıldırtmıyor mu?

- Doğrusunu isterseniz zaman zaman Fikret"in beni de çıldırttığı oldu ama ortada yazılı bir metin var. Ona sadık kalınması lazım. Ben de kendi sabrımı Fikret"i oynayarak ölçmüş oluyorum.

Fikret"le aranızda benzerlikler var mı?

- Bir benzerlik göremiyorum. Şayet Fikret karakterinde biri olsaydım, bugün yapabildiğim şeyleri yapar durumda olmazdım. Ailemle ben de ilgiliyim, tıpkı Fikret gibi... Ama hayat bununla sınırlı değil. Üretimin içinde de yer almak gerekiyor.

Dizideki en fedakar kişiyi canlandırıyorsunuz...

- Aslında romanın tiyatro uyarlamasında Fikret"in bu kadar yoğun bir durumu yoktur. Romanda da öyledir. Fikret evden ayrılır, kendinden yaşça büyük bir insanın üç çocuğuna ve yatalak annesine bakmak üzere Adapazarı"na gider. Fikret"in ondan sonraki hikáyesi geniş olarak irdelenmez. Sonra Ali Rıza Bey kötürüm olur, bir de kızıma gideyim, belki onda tutunabilirim duygusuyla ona gider. Ancak kızının yaşadığı ortamda da barınamayacağını anlayıp tekrar döner. Bana göre en fedakar kişi Fikret gibi görünse de Leyla"dır. Çünkü aileyi bir arada tutmaya çalışan odur.

Sokakta insanlar sizi görünce nasıl tepki gösteriyorlar?

- Olumlu bir karakter oynadığım için tepkiler de olumlu oluyor. Herkes Fikret"e acıyor. Ancak bu acıma
duygusunun insanları bir yere getirmediğine inanıyorum. Çevreme baktığımda ben de acınacak çok şey görüyorum ama acımakla olmuyor, çözüm gerekiyor.

Ekranda hüzünlü görüyoruz sizi. Özel hayatınızda da hüzünlü müsünüz?

- Yok, öyle çok hüzünlü biri değilim. Genelde şaka yapmayı, gülmeyi, güldürmeyi severim.

Yazık oldu Yeşilçam"ın tecavüzcüsüne

Dizilerin sayısı fazla olduğu için oyuncu sayısı da çoğalıyor. Bu arada ekonomik krizin getirdiği önlemleri de göz önüne alırsak, usta ve ünlü oyunculardan kaçış olabiliyor. Belirli karakterlerin dışındakiler önemsenmiyor. Bu durumda seçilenlerin çoğu eğitimsiz. Size göre eğitim gerekli mi?

- Eğitimin elbette gerekli olduğuna inanıyorum. Nedense bizim toplumumuzda aşırı güven duygusu oluşuyor zaman zaman. Bu da çoğu kez, ne yazık ki cahillikten kaynaklanan bir güven duygusu olabiliyor. Böyle durumlar tehlikelidir. Eğitim alan oyuncuların tiyatro deneyimlerinden de geçerek gelmesinin, onların vücutları ve sesleri açısından daha sağlıklı olduğuna inanıyorum. Sadece dizilerle oyunculuk açısından büyük gelişmeler yaşanabileceğini sanmıyorum. Çünkü size bir şey yakıştırılıyor ve devamlı aynı şeyler yazılıyor. Yani bir dönemin Yeşilçam filmlerinde tecavüz eden adam vardı, bütün filmlerinde tecavüz ediyordu. Yazık o adama... Belki adamcağızda neler vardı ama gösteremedi.