Efeler Belediye Başkanı Fatih Atay seçildiği günden bu yana Efeler’i “marka şehir” yapmaktan söz ediyor.

Nedir marka şehir?

İnsanlarda merak ya da istek uyandıran kısaca alâmetifarikası olan cazibe merkezi kentlerdir.

Yani kendisiyle özdeşleşmiş ünlü bir ürüne, gıda lezzetine, görülmeye değer tarihi, kültürel esere sahip emsalleri arasında bu özellikleriyle öne çıkan kentlere denir marka şehirler.

Bu tür kentler içe ve dışa açılma dinamikleri sayesinde günümüzde emsallerine göre kolayca müşteri bulabilen kentlerdir.

Mesela Ortakların çöpşişiyle, Çine’nin köftesiyle, Yenipazar’ın pidesiyle, Didim’in Apollon Mabediyle, Köşk Yavuzköy’ün Şemsi Paşa Camisiyle anılması, bilinmesi gibi.

Başka bir açıdan marka şehirler insanların meraklarını gidermek için günü birlik ya da kalmalı gezdikleri, gördükleri, alış veriş yaptıkları ya da yemek yedikleri veya piknik yaptıkları yerlerdir.

Örnek Mansur Yavaş’ın adını ünlendirdiği Beypazarı’nı, Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’ini Ankara ya da yakın çevresinde bulunanların ziyaretleri gibi.

Bu gün kalkınma ancak marka şehir olmakla mümkündür.

Yoksa yeni ekonomilerin itici gücü yaratıcılık olduğu için günümüzde dışa açılarak beyaz yakalı barındıracak teknoloji yatırımcısı bulamayan kentler yaya kalır ve istihdam yaratamayan kentlerin fakirliğine ortak olur.

Onun içindir ki, marka kentler para kazanan yerler olarak da tanımlanır. Kent kazandığı oranda vatandaşın kente olan katkıları da fazlalaşır tabi o oranda da hizmet kalitesi artar.

Bu da kentlerin kültürel, tarımsal, sanatsal veya gıdasal en az bir özelliğiyle emsalleri arasında farkındalık oluşturmasıyla mümkündür.

Onun içindir ki, artık günümüzde rekabet ülkeler arasında değil kentler arasındadır. Kentinin geleceğini inşayı düşünen bir belediye başkanı başarı istiyorsa hangi alanda rekabet edersem kazanırım/kaybederim sorularına cevap verecek şekilde çalışmaları gerekir.

Fatih Atay, Efeler’i hangi üstünlüğü ile marka şehirler kategorisine sokuyor acaba kocaman bir köy görüntüsü mü, Bulvardan başka sosyalleşme alanının bulunmaması mı trafiği mi, otopark bulmada zorluğu mu yoksa ilkel pazaryerleri mi?

  

 

Ancak o sözlerin gerçek marka kentle pek ilgisi yok gibi insanda moda bir kavram olduğu için reklam için söylenmiş izlenimi bırakıyor.

Birinci kanıtı izleyende bıraktığı reklam panolarında kente yapılan hizmetten çok Fatih Atay’ın kamuya ait parayla kendi reklamını yaptığı algısıdır.

İkincisi de amaç marka şehir yaratmada bir hedefe yönelik bir irade beyanı olsaydı neyi, nasıl, kiminle yapacağı ile ilgili ortaya bir plan ve program koyması gerekirdi, o yok.

Ayrıca marka kent olmada Efeler’de çözümü gereken bir yığın çetrefil sorun ve eksiklik var. 

BİR: Trafik ve otopark sorunu ile cebelleşen Efeler’in bir de çoğu ilçede olmayan 1.1.2017’de uygulaması son bulan mahalle aralarında standardına uygunsuz kurulan bir pazaryeri sorunu var.

Tek yönetmeliğine uygun Fatih Mahallesi Pazaryeridir ve o da uzun süre amacının dışında BŞB tarafından kömür deposu olarak kullanıldı.

Mesut Özakcan olmasaydı belki bu gün o pazaryeri de olmayacaktı.

Fatih Atay marka kent söyleminde samimi ise ilkönce işe pazaryeri sorununa çözüm üretmekle başlaması gerekir.

İKİ: Sosyalleşme alanı olarak Menderes Bulvarı’na Forum dışında alternatif bulunmalıdır.

Onun da çaresi Üveys Paşa Mahallesi Farabi Sokaktaki tarihi yapıları restore etmek ve Köprülü ve Mesudiye Mahallesini Koruma Amaçlı İmar Planı çerçevesinde Ankara Hamamönü, Eskişehir Odunpazarı evleri gibi işlevsel hale getirmektir.

Tek merkezli kentlerin kasabalar olduğu gerçeği akıldan çıkarılmamalıdır.

ÜÇ: Marka şehir Afyon’da lokum Isparta’da gül mamullerinin topluca satıldığı yerler gibi Aydın’a da bir Yerli Ürün Çarşısı yapmakla mümkündür.

Efeler için bu çarşının olmayışı büyük eksikliktir.

DÖRT: Efeler’de eksilerden biri de ürettiklerini günlük olarak pazarlayacak yağmurdan sıcaktan korunaklı kadınlara ait bir çarşının yokluğudur.

 Keşke belediyeler balık dağıtmayı bir tarafa bıraksalar da olta dağıtmak suretiyle vatandaşın balık tutmasına öncülük etseler…

Asıl sosyal belediyecilik de budur. Ama oy getirisi birincisi kadar karlı olmadığı için kifayetsiz muhterisler ikinci yola pek sıcak bakmazlar.

BEŞ: Bu gün şehrin merkezindeki sanayi siteleri esnafla anlaşarak uygun görülecek kent dışı bir alana taşınabilir, buralar alış veriş merkezlerine, fuar alanlarına  dönüştürülebilir.

ALTI: Gelişen teknoloji sayesinde kilometrelerce metronun yapıldığı, tünellerin açılabildiği bir dönemde yaşıyoruz yüzeyden geçen demiryolunun karpuz gibi tam ortadan böldüğü kaç il merkezi var?

YEDİ: Marka kentler sanatıyla, sanatkarıyla, eğlence yerleriyle, rekreasyon alanlarıyla, kültür merkezleriyle, spor tesisleri ve kulüpleriyle, sinemaları ve tiyatrolarıyla cıvıl cıvıl olan kent olma kimliğini hak eden yerlerdir.

Bunlardan hangileri var olmasının da ötesinde yokluğunu Fatih Atay dert ediniyor mu acaba?

Bunlara çözüm üretilmeden siz söylemeye devam etseniz bile Efeler’in marka kent olduğuna kimseyi inandıramazsınız.

Fatih Atay böyle bir hayal kurmada elbette serbesttir ancak bu koşullarda kavramın içini dolduramaz.

Zira kral çıplak…

Reklamlarla da gerçeğin üzerini örtmek mümkün değil.

Aksi düşüncede olan varsa Halep ordaysa arşın burada…

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!