31 Mart seçimleri öncesi Aydınpost’un gerçekleştirdiği naklen yayında “ikiniz de seçilmeniz halinde büyükşehir belediye başkanı Özlem Çerçioğlu ile anlaşabilecek misiniz?” soruma Fatih Atay “hizmet için anlaşacağız başka yolu yok” yanıtını vermişti.

Bunu sormaktan kastım geçen dönemde her biri birer güvercin olan Efeler Belediye Başkanı Mesut Özakcan, Söke Belediye Başkanı Süleyman Toyran ve Kuşadası Belediye Başkanı Özer Kayalı’nın BŞB Başkanı Özlem Çerçioğlu’yla yaşadıkları anlaşmazlıktı.

Hatta programı birlikte yaptığımız köşe yazarı Hüseyin Asar’la bitiminde aramızda görüşmüş “yönetme tarzları aynı, ikili arasında sorun çıkmaması çok zor,” diye de konuyu noktalamıştık.

Bizdeki bu kanaatin oluşmasına neden gerek Fatih Atay’ın gerek Özlem Çerçioğlu’nun siyasette uyguladıkları şahin metoduydu.

O nedenle ikilinin geçmişte çok iyi anlaştıkları söylenemezdi.

2015 seçimlerinde 1.sıra kontenjan adayı Bülent Tezcan dışında kalan sıralar için yapılan önseçimde çevresi tarafından Fatih Atay’ın ilk üçe BŞB Başkanı Özlem Çerçioğlu’na rağmen girebildiği söylenmişti.

Bu gerçeği bilen bazı CHP’liler Özlem Çerçioğlu’nun Fatih Atay’ın Efeler adaylığına rıza göstermesine pek de bir anlam verememiş bunun bir sonucu ikili arasındaki sulh ve sükûnun fazla sürmeyeceğini dile getirmişti.

Bu görüşü savunanlar haklı çıktı ve Efeler Belediyesi Başkan Yardımcılığından Barış Altıntaş’ı Fatih Atay’ın azletmesiyle Özlem Çerçioğlu’yla aralarındaki köprüler atıldı.

Buna birinci neden siyasetin doğası gereği Özlem Çerçioğlu yakın semtinde kendi yerine göz dikme ihtimali olanlara baştan önlem alması, kendi sağladığı imkânlarla birilerinin büyümesine bir şekilde izin vermemesidir.

İkincisi de Özlem Çerçioğlu’nun yakınlarından kendi siyasi konumundan faydalanmak isteyenlere geçit vermemesi, çevresindeki partililerden hısım, akraba kayırıcılığına yeltenenleri de affetmemesidir. 

Üçüncü nedense Fatih Atay’ın başkanlık koltuğuna otur oturmaz reklam panolarında Özlem Çerçioğlu ile yarışa girdiği görüntüsü vermesidir.

Nihayetinde BŞB başta Millet İttifakı belediye başkanlarının Vali Hüseyin Aksoy’u ziyaretlerine Fatih Atay’ın katılmaması ikili arasındaki ipin koptuğunu, bir anlamda kılıçların çekildiğini gün yüzüne çıkartan olay oldu.

Ardından da Fatih Atay Kızılcaköy’e “köy pazarı” kurulacağını, Tepecik Mahallesine 230 metre karelik bir alan üzerine enginar, salça, turşu, ceviz ve kestane şekeri üretecek beş ayrı tesisten oluşacak, kadınların çalışacağı bir fabrika kurulacağını ve üretilen ürünlerin de açılacak “Efe Bakkallar” aracılığıyla halka sunulacağını açıkladı.

Buraya kadar anlatılanları nasıl okumalı?

BİR: Fatih Atay’ın son açıklamaları bilhassa Tepecik Mahallesi’ne fabrika kurmak, üretilenlerin pazarlanacağı, insanda, Mansur Yavaş’ın Başkent Market modelinden esinlendiği izlenimi uyandıran Efe Bakkal projesi erken açılmış bir BŞB seçim kartı gibi geliyor.

Özlem Çerçioğlu da 2014 seçimleri öncesinde Topyatağı Seyir Tepesi, aylık 15 TL’ye jeotermalle konut ısıtma, 500 yatak kapasiteli termal otel, Didim, Buharkent arasına 21 tane alt geçit yapımı benzeri vaatlerde bulunmuştu ama bir alt geçit dışında hiçbiri gerçekleşmedi.

Onun için Tepecik Mahallesi’ne fabrika kurma projesine fizibilite, maliyet ve kaynak analizlerini içeren raporlar kamuoyu ile paylaşılmadan kimsenin ciddiye alacağı sanılmamalıdır.

Her şeyden önemlisi de Aydın’daki CHP’li belediyelerde bu sektörde kar getiren, istihdam oluşturan somut bir örneğin yokluğudur.

En yakın örnek Özel İdare’den BŞB intikal eden Ege Et AŞ’dir ki, onun da zararı 2017 Sayıştay Raporuna göre yaklaşık 797 bin TL’dir.

Fatih Atay başarırsa bu konuda bir ilke imza atacaktır.

İKİ: Büyükşehir ölçeğinde geçen dönemde kazandıkları fazla BŞB olmadığı için Aydın örneğine bütün CHP’liler dört elle sarılmış kavgadan beslenen siyaset pek göze batmamıştı.

Geçen 31 Mart seçimlerinde İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya gibi büyükşehirleri de CHP kazanınca o başkanların başarısı daha fazla gündem işgal etmeye başladı.

ÜÇ: Sonuç olarak çözüm üretilemeyen hallerde kavga ederek kitleleri oyalama metodu siyasetin genel kuralıdır.

Çünkü gündem oluşturamayan siyasetçi kaybetmeye mahkûmdur.

Bunun da iki yolu vardır ya ürettiğiniz hizmetlerle kamuoyunu meşgul edersiniz ya da halkı doğruluk, dürüstlük adına yaptığınıza inandırdığınız kavgalarla…

Kavga için malzeme veren yoksa siyasetçi o günah keçisini kendisi icat etmek zorundadır ki, bunu yaratmak bizim gibi peşin hükümlü, kolay kanan toplumlarda pek zor değildir.

Hele siyaseti bir zenginleşme aracı olarak görenlerin gazına gelmeye alışkın olan Aydın için hiç sorun değildir.

Nihayetinde seçmen sandık başına gittiğinde terazinin bir kefesine bir kifayetsizi diğerine de eli uzun olanı koyarak tercihini kullanmak zorunda kalır.

Aydın’da üç dört dönemdir bilinçli olarak izlenen politika budur.

Ne yazık ki, bu ölümü göstererek sıtmaya razı etme dikotomisinden Aydın gerçek gündemini konuşmaya bir türlü fırsat bulamıyor.