Tiyatro yazarı ve yönetmeni Uğur Uludağ, “Warosh Show” adıyla hayata geçirdiği gösteriyi Ortaköy Mix Club"ta sahnelemeye başladı. Uludağ ve oyuncu eşi Yağmur Kaşifoğlu"yla buluştuk, hem bu yeni gösteriyi hem de ilişkilerini konuştuk.

“Warosh Kabare Show”, nasıl ortaya çıktı?

Uğur Uludağ: Benim arkadaşlarımın Avcılar"da barı var. İki müzisyen arkadaşımla eğlenmek için oraya gitmiştik. Bir sürü kişinin burun kıvıracağı türden bir eğlence tarzı vardı barda. Orada otururken aklıma böyle bir fikir geldi; ağır arabesk parçaların çalındığı, türkülerin söylendiği ve inanılmaz bir kadronun yer aldığı bir şov yapalım, ismini de “Warosh” koyalım.

Projenin ismini "Warosh" koyarken tepki çekmekten korkmadınız mı?

U.U: Aslında, ben ve orkestradaki diğer arkadaşlarım da varoştan gelmiş adamlarız. Hiçbirimiz Buckingham Sarayı"nda büyümedik. Bizim espri anlayışımızı ve müzik zevkimizi taşıyoruz sahneye. Müziğin ağırlıkta olduğu bir proje bu ama benimle birlikte işin içine komedi de girdi... Bu arada yanlış anlaşılma olmasın, ben varoşun "kalitesiz" olduğunu düşünmüyorum. Hatta bence kendi içinde başka bir kalite barındırıyor. Varoşun kaliteli sunulduğunda lezzetli olacağını düşünüyorum.

ACI HABER: BEN DE ŞARKI SÖYLÜYORUM

Ne zaman, nerede sahneliyorsunuz “Warosh”u?


U.U: Her hafta cuma akşamları Ortaköy"deki Mix Club"dayız.

Peki siz sahnede seyirciyi güldürmenin yanı sıra, şarkı da söylüyor musunuz?

U.U: Acı haber; evet! (Gülüyor) Ama zaten benim şarkıcılığımı dinlemeye geliyorlarsa, ortada bir tuhaflık var demektir.

Bu şovda müzik dışında neler var?

U.U: Skeç türünde bir şey yok. Ben anılarımdan yola çıkarak bir şeyler anlatıyorum. Tabii işin içinde bir de illüzyon var.

İlk şovunuzda seyircinin tepkisi nasıldı? Eğlendiler mi?

U.U: İlk akşam çoğunlukla davetlilerimiz vardı ama beni ilgilendiren kısım davetli olmayan izleyiciydi. Onların tepkileri inanılmaz iyiydi. Onlardan geçer not almak beni çok rahatlattı.

OYUNLARI OTEL ODASINDA YAZIYORUM

Son oyununuz “Kaygan Zemin” bitti. Yeni bir oyun var mı gündeminizde?

U.U: Evet, şimdi yeni bir oyun yazıyorum. Adı “Üçüncü Türden Yakın ilişkiler: Başlangıç”. Daha önce sahnelediğimiz “Üçüncü Türden Yakın ilişkiler” adlı oyunumuzu 130 bin kişi izlemişti. Sonra “Üçüncü Türden Yakın İlişkiler 2”yi yaptık, o da çok beğenildi. Şimdi de bir üçlemem olsun hayaliyle “Üçüncü Türden Yakın İlişkiler: Başlangıç”ı yazıyorum. İlk oyunun nasıl doğduğunu anlatıyorum bu kez. Bir yazarın beynindeki fikirler hayata geçmeye çalışıyor, hikâye bu.

Oyunları otelde yazmak gibi bir alışkanlığınız varmış duyduğuma göre, doğru mu?

U.U: Evet, her oyunumu bir otelde yazıyorum. Bunun bohemlikle falan ilgisi yok ama. Öyle bir şey gelişti bende. Şimdi de Taksim"deki City Center Hotel"de kalıyorum ve “Üçüncü Türden Yakın İlişkiler: Başlangıç”ı burada yazıyorum.

Bu oyunda kimler rol alacak?

U.U: Hakan Bilgin, Doğa Rutkay, Yosi Mizrahi ve eşim Yağmur Kaşifoğlu rol alacak. Ayrıca bu kez ben de oynuyorum.

Nasıl olacak o? Daha önce eşinizle birlikte oynamama kararı almışsınız...

U.U: Öyle bir prensibimiz vardı ama yılların deneyimiyle birlikte oynuyoruz artık.

Yağmur Kaşifoğlu: Biz dört senedir birlikte oynuyoruz zaten. Çok da keyif alıyoruz.

27 NUMARA OYUNU FİLM OLUYOR

Yağmur Hanım, Uğur Bey"in oyun yazmak için otelde kalmasına nasıl bakıyorsunuz?

Yağmur Kaşifoğlu: Yazmak, benim beceremediğim ve çok saygı duyduğum bir şey. Bu yüzden eğer kafasını toplaması gerekiyorsa ve bunu otel odasında başarıyorsa, neden olmasın? Sonuçta aynı şehirdeyiz, birbirimizi görüyoruz. Güney"e de gidip yazabilirdi. Benim için hiçbir problem yok bu konuda.

Uğur Bey, Yağmur Hanım böyle bir şey talep etse siz ne dersiniz?

U.U: “Tabii ki” derim. Sırf rolüne hazırlanmak için de değil, “Ben gidip otelde kalmak istiyorum” derse, ben de “Sana iyi geliyorsa git kal” derim.

Yönetmenliğini yaptığınız “Bir İhtimal Daha Var” icralık olmuş, bu konuda neler söyleyeceksiniz?

U.U: Bu konunun muhatabı ben değilim. Ben yönetmenim, filmi yapımcılar batırdı. Yapımcılardan biri, ödenmesi gerekenleri ödemediği için filme haciz geldi.

Peki yeni bir film projeniz var mı?

U.U: Var. “27 Numara” adlı oyunumu film yapmayı düşünüyorum. Haziranda çalışmalara başlayacağım.

SAKATLANMASAYDIM BALEYİ BIRAKMAZDIM

Yağmur Hanım, yeni diziniz “Kızım Nerede?” nasıl gidiyor?

Y.K: Çok güzel. Yoğun ama keyifli bir çalışma yapıyoruz. Aksiyonu ve ilerleyişi farklı bir dizi “Kızım Nerede?”. Kadromuz da çok güzel. Ben Mine Demiray Orhun"u canlandırıyorum. Pozitif bir karakterim var.

En son “Eşref Saati” dizisinde rol almıştınız, sanırım iki sene dizi setlerinden uzak kaldınız. Neler yaptınız o dönem?

Y.K: O iki senede tiyatro ve bale öğretmenliğine devam ettim. Güzel bir iş gelsin diye bekledim.

Şimdi hem oyun hem de dizide rol almak zor olmuyor mu?

Y.K: İki tarafın da iyi niyetiyle çalışma saatlerimiz ayarlanabiliyor. Ben bu arada derse de yetişiyorum, eve gidip yemek de yapıyorum.

Baleyi sakatlık geçirdiğiniz için bırakmışsınız. Eğer sakatlanmasaydınız oyunculuğa yönelir miydiniz?

Y.K: Çocukluğumdan beri tek hayalim balerin olmaktı. Sakatlanmasaydım, oyunculuk aklımdan geçmezdi. Hayatımı bale üzerine oturtmuştum aslında ve o yoldan çıkmak benim için büyük bir travma oldu. Şimdi ise “Hayırlı olmuş” diyorum, çünkü balenin Türkiye"deki hali pek iç açıcı değil.

EN İYİ ÜÇ KADIN OYUNCUDAN BİRİ YAĞMUR

Uğur Bey, eşinizin oyuncuğunu nasıl buluyorsunuz?

Uğur Uludağ: Yağmur, bence Türkiye"nin en iyi üç kadın oyuncusundan biri.

Diğer ikisi kim?

U.U: Hülya Avşar ve Ece Uslu.

EVLENELİM, BEĞENMEZSEK BOŞANIRIZ

Siz ilişkiniz başladıktan iki ay sonra evlilik kararı almışsınız, doğru mu?

Yağmur Kaşifoğlu: Evet, çıkacağımıza evlenelim dedik. Zaten birlikte yaşıyoruz, belediyeden de onay alalım deyip evlendik.

Uğur Uludağ: Ben “Hadi evlenelim” dediğimde Yağmur şaka yaptığımı zannetti. Ama millet önce birbirini tanıyor, tam ayrılacakken nişanlanıyorlar, tam ayrılacakken evleniyorlar, tam ayrılacakken çocukları oluyor ve hayat bitiyor. “Evlenelim, beğenmezsek boşanırız” dedim. O benden daha deliymiş ki “Tamam” dedi. Şimdi evliliğimizin sekizinci yılına giriyoruz.

Röportaj: Gülbahar KARAKUŞ / Hürriyet