Başbakan Tayyip Erdoğan, Ergenekon iddianamesinin mahkemeye gönderilmesinden sonra ilk kez yorum yaptı. Erdoğan, “Hukuki süreç henüz işlerken, demokratik siyasi sürece darbe vurma iddiasıyla soruşturulan illegal yapılanmaların avukatlığına soyunmak, ancak demokratik hukuk devleti anlayışına inancı zayıf olan bir siyasi anlayışın kalkışabileceği bir iştir' dedi.
SAVCI MİLLET İÇİN VAR

Partisinin grup konuşmasında konuşan Başbakan Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'ın 'Ergenekon'un savcısı Başbakan'dır' sözlerine “Evet ben milletin savcısıyım' diye cevap verdi.

Erdoğan, CHP lideri Baykal'ın son günlerdeki gayretkeşliğinin tarih kayıtlarına geçtiğini ifade ederek, “Millet bunları da kayda almıştır. Hukuki süreç henüz işlerken, demokratik siyasi sürece darbe vurma iddiasıyla soruşturulan illegal yapılanmaların avukatlığına soyunmak, ancak demokratik hukuk devleti anlayışına inancı zayıf olan bir siyasi anlayışın kalkışabileceği bir iştir. Bu tür siyasetçilerin ve böyle bir siyaset tarzının, siyasete verdiği zararı, demokrasiye verdiği zararı, hukuka verdiği zararı herhalde başka kimse veremez. İktidarı yıpratmak uğruna bindiği dalı kesen, içinde bulunduğu gemiyi batırmaya çalışan siyasetçi tipi, soruyorum size; bu millete ne verebilir? Bunların bu millete verebileceği bir şey var mı? İşte bu noktada bizler, milletimizle birlikte aynı çizgideyiz. Hiçbir sıkıntımız yok. İzliyor ve değerlendirmesini de buna göre yapıyor, çünkü kim kimlerin avukatlığına soyunmuş veya kimler kimlerin avukatlığına soyunmuş... Bu çok önemli. Biz kendimize hiç bir vasıf tayin etmemişken, bize de savcılık görevini sağolsun yine onlar veriyorlar. Bu da güzel bir şey. Niye? Savcı millet adına vardır. İddia makamı millet adına oradadır ve biz de millet adına hakkı aramanın, hakkı savunmanın gayreti içerisindeyiz. Eğer bu anlamda savcılıksa, evet savcıyım” dedi.


Türk siyaseti bedel ödüyor

Erdoğan, 50-60 yıl kesintisiz siyasi hayatına devam eden partilerin bulunmadığı bir ülkede siyasetin nasıl kurumsallaşabileceği sorusunu yönelterek, 'Siyasete dışarıdan müdahalelerin normalleştiği bir siyasi iklimdeyse bu türden gelenekler, teamüller oluşturmak zordur. İşte Türkiye bunun bedelini ödemiştir yıllardır. Demokratik siyasetin asli unsurları, siyasi partilerdir. Bu, Anayasamız'da yer alıyor. Özellikle demokrasiyi kökleştirmenin bir yolu da siyasi parti geleneklerini kökleştirmektir. Bunu da başarmaya mecburuz” dedi.


Ülkeyi karanlıklara döndüremeyecekler

Erdoğan, Türkiye'nin müteahhitlik sektörünün, dünyada ABD ve Çin'den sonra 3. sıraya çıktığını bildirerek, “Eğer iyi ilişkiler olmamış olsaydı bu zemini yakalayamazdık. İşte onun için 36 milyar dolar olan ihracatımız 124 milyar dolara ulaşmıştır. Eğer bu ilişkiler olmamış olsaydı bizler bunu yakalayamazdık” diye konuştu. Türkiye'nin büyük uğraşlarla, büyük fedakarlıklarla büyük hedeflere, demokratik istikrar içinde güvenle bu zemini yakaladığını anlatan Erdoğan, “Şimdi buradan feragat etmemiz mümkün değildir.

Bu noktadan geriye gidiş olmayacaktır. Vicdan sahibi hiç kimse, bu ülkenin karanlık koridorlara dönmesine göz yummayacak, izin vermeyecektir. İçinden geçtiğimiz süreçte siyasi aktörlerin temel görevi, demokratik siyaseti savunmak ve siyasetin imkanlarını genişletmek, büyütmektir. Siyaseti ve siyasetçiyi değersiz kılma gayreti içinde olanlar, şunu bilmelidirler ki siyaseti gerçek manada savunanlar, bunlar karşısında suskun kalmayacaktır. Siyaset kurumunun itibarının korunması, bir ülke için hayati önemdedir ” dedi.


Uzlaşmak için tek çıkar yol siyasettir

Birilerinin siyaseti tümüyle çatışma üzerinden yürütme arzusunda olabileceğini ifade eden Erdoğan, oysa siyasetin özünün çatışma olmadığını belirtti. Demokratik siyasetin özünün, medeni anlamda yarışma ve uzlaşma olduğuna işaret eden Erdoğan, “Ama uzlaşma hiç bir zaman yüzde 100 değildir. Nedir? Kısmi azamisinin üzerinde mutabık kaldığı bir konudur. Bunu başarmak durumundayız” dedi. Erdoğan, “Biz, siyaseti daha iyi, daha demokratik, daha özgür, daha müreffeh bir toplum arayışının tek mümkün yolu olarak görüyoruz. Bu yolun tahrip edilmesine var gücümüzle karşı çıkıyoruz” diye konuştu. Erdoğan, geçmişte siyasetin yıpranmasına seyirci kalan siyasi aktörlerin, nasıl kendi sonlarını hazırladıklarının, millet tarafından nasıl tasfiye edildiklerinin hep birlikte görüldüğünü söyledi. Erdoğan, “Bugün siyasetin yıpratılmasına sessiz kalan hatta bu yıpratma ameliyesine destek veren siyasetçileri de hiç şüphesiz, açık söylüyorum; aynı akıbet beklemektedir” dedi.