Evde kaldığımız süre içerisinde çocuklarımızla birlikte bir ayı geride bıraktık. Kreşe ve okula giden çocuklar uzaktan eğitimle evden eğitimlerine devam ediyorlar. Elbette ki bu süre okulda geçirdikleri süreye kıyasla çok daha az. Peki biz çocuklarımızla nasıl vakit geçiriyoruz? Uzaktan eğitim katılımları haricinde ne kadar dijital dünyaya teslim ediyoruz onları? Dijital dünya, bir yandan uzaktan eğitim gibi bir avantaj sağlarken diğer yandan çocuklarımıza zararı var mı? Gelin bu soruları birlikte yanıtlayalım.

Teknoloji kullanımı, kontrolümüzde olduğu ve süresini sınırlandırabildiğimiz ölçüde yarar sağlayacaktır. Okula gidemeyen çocuk için bilgisayar ya da televizyon üzerinden eğitim almak bir avantaj elbette. Ancak bunun dışındaki sürede neler yaptığımız çok önemli. Görüştüğüm birçok ebeveynin ortak endişesi çocuğun evde sıkılıyor olması. Birçok anneden duyduğum ortak şeyler var “zararlı olduğunu biliyorum aslında ama çok sıkılıyor oyalansın diye izin veriyorum”, “Aslında vermek istemiyorum tableti ama çok ağlıyor dayanamayıp veriyorum”, ”Sürekli telefonla oynamak istiyor vermezsem evde hiçbir iş yapamıyorum”. “Zararlı ama tabletsiz yemek yemiyor ki, aç kalacağına izlesin”. Bu görüşlere sahip bütün ebeveynler iyi niyetli ama sanki birazda kolay yolu seçiyoruz. Belki uzun süreli televizyon, telefon, bilgisayar ekranına maruz kalmanın yapılan araştırmalarla da kanıtlanan olumsuz sonuçlarını birlikte hatırlarsak farklı çözüm yollarına gidebiliriz.

1)Yapılan bir araştırmaya göre iki yaş altında televizyon ekranına sık maruz kalan çocuklar da (çocuk şarkıları izleme de dahil) otistik belirtiler gözlemlenebiliyor. Birebir deneyimlediğim birçok değerlendirmede konuşma gecikmesi, sosyal iletişim eksikliği olan birçok çocuğun, iki yaş öncesinde televizyon karşısında bir saat üzerinde vakit geçirdiklerini gözlemledim. Ailelerin televizyonu kapatmaları ve çocuklarıyla iletişimi artırmalarıyla birlikte konuşma süreci de hızlandı.

2)Televizyonun bir diğer zararı ise “kısa dikkat süresi”. Biliyoruz ki insan beyninin yüzde 80 i ilk 6 yaşta gelişiyor. Ve ilk üç sene olan, emici zihin dönemi çok daha önemli. Şimdi 2 yaşındaki çocuğunuzu televizyon karşısında 15 dakika müdahalesiz bıraktığınızı düşünün. Televizyondaki programların çalışma sistemini de düşünelim bir taraftan, aslında olan şey, bir çok görüntünün birbiri ardından çok kısa süre de değişmesi. Çocuğumuzun dikkatle izlediğini düşünürken aslında beyni (henüz gelişme aşamasında olan) bu hızlı geçişleri takip etmeye uyum sağlıyor. Gerçek hayattaysa olaylar o kadar hızlı gelişmiyor. Sonuçta ise okul döneminde etkinliklerden çabuk sıkılan, dersi takip edemeyen, dikkat süresi kısa, odaklanma sorunu yaşayan çocuklar yetişiyor.

3)Diğer bir zararı ise maruz kalınan görüntü ve içerikler. Dizi izlerken yanınızda kendi oyunuyla ilgilenen çocuğunuza dikkat edin. Seslerin yükseldiği ağlama, şiddet, dram vb. tüm olumsuz sahnelerde dönüp mutlaka bakarlar. O an tepki vermeseler de duydukları ve gördükleri her şey zihinlerine kazınır. Şiddeti normalleştirmeyle gelişen okul öncesi dönemde ve okul döneminde görülen saldırgan davranışlar ve bazı kaygı problemlerinin temelinde bu görüntüler yer alabilmektedir.

4)Televizyonu kapattık diyelim yine elimizde sürekli telefon. Eşler ve yetişkin aile üyeleri arasında azalan iletişim birçok evde gözlenen bir problem. Çocuklara telefonu vermesek de çocukların buradan öğrendiği şey “iletişimsizlik” oluyor. Yani, göz teması kurmadan konuşmak ve gerekmedikçe konuşmamak.

Peki o halde teknolojiyi nasıl kullanalım ?

1)Dijital dünya bu kadar merkezdeyken tamamen kapatamayız. Ama kontrol edebiliriz. Özellikle okul öncesi dönemde 3 yaş ve üzeri çocuklarda bir saati geçmeyen bir kullanım olmalı. 6-12 yaşları arasındaki çocuklarda ise bu süre 2 saati geçmemeli. Tabi oda serbest değil. Çocuğunuz müzik dinleyecekse yanında oturun dinlediği şarkılara eşlik edin ya da izlediği çizgi filmle ilgili sorular sorun. Hem sadece alıcı konumuna geçmesin dikkati hem de bu süre eğitici bir etkinliğe dönüşsün.

2)Tabletle, telefonla yemek yemeye alıştıysa tabletin, telefonun şarjı bitsin. Tabi sizinkilerinde. Birlikte oturun yemeğe ve ısrar etmeyin, sizin keyifle yemek yediğinizi görsün. Çok ısrarcı olursa yemekten sonra 10 dakika izin verebileceğinizi söyleyebilirsiniz. Kararlı olduğunuzu gördüğünde ödüle ulaşmak için yemeği bitirecektir.

3)Televizyon sürekli açık olmasın evde. Televizyon ve telefondan uzak sohbet edebildiğiniz anlar yaratın.

Teknoloji kullanımına alternatif neler yapabiliriz ?

1)Her gün çocuğunuzun yaşına uygun tüm aile birlikte keyifle yapabileceğiniz etkinlikler üretin. Evdeki eşyalarla bir çadır yapmak da olabilir, hep beraber resim yapmak da olabilir, sessiz sinema oynamak da olabilir. Yeter ki teknolojiden uzak ve iletişim halinde bir etkinlik olsun. Fikir konusunda internetten yararlanabilirsiniz.

2)Bırakın sıkılsınlar! Sıkılsınlar ki hayal güçleri harekete geçsin. Kendi oyunlarını kursunlar. Kendi yaratıcılıklarını keşfetsinler. Gün içinde yeterince kaliteli vakit geçiriyorsanız sıkılmalarına da fırsat verin. Biz genellikle her anlarına müdahale edip oyuncaklarla mutlu etmeye çalışıyoruz. Oysaki bazen de serbest zaman ve alan tanımalıyız.

3)Uzun süreli evde kalacaklar, sıkılmasınlar diyerek çok teknolojik yeni oyuncaklara da yönelmeyin. Bir çocuğun oyuncağı ne kadar fazlaysa oyuncaklarına ilgisi o kadar az oluyor. 2 yaşındaki bir çocuğu düşünün, anne babanın hevesle aldığı her oyuncak bir tarafta dururken çocuklar mutfaktaki bir tencere kapağını tercih ederler. Yine öyle, çok oyuncak varsa sadeleştirin ki olana odaklanabilsin. Okul öncesi dönemde ki bir çocuk için uzaktan kumandalı bir arabadansa bir legodan araba yapması bir kutuyu araba gibi kullanması çok daha faydalıdır.