SİBEL SANCAKLI

Aile bağlarının güçlü, çalışan kadın oranının düşük olduğu Türkiye'de evde bakım sektörü, henüz gelişmiş ülkelerdeki kadar büyük değil. Ancak yaşlanan nüfus, bu alanda yüksek potansiyel olduğunun habercisi. Sektör son dönemde teknolojinin de imkanlarını kullanarak gelişiyor. Evde bakım hizmeti veren özel sağlık kuruluşları artık röntgenden kan tahliline, ultrasondan psikolojik desteğe kadar çok geniş yelpazedeki hizmetleri hastanın ayağına götürüyor. Bu konuda vatandaşlara önemli haklar sunuluyor ancak kimsenin bundan haberi yok. Evde bakımın belirli bir kısmının sağlık sigortaları tarafından karşılanabildiğini belirten sektör temsilcilerine göre bilgisizlik, sektörün önündeki en büyük engel. İşin hukuki boyutu da eksik. Bu alanı iyi yöneten ülkelerde 400 sayfalık yönetmelik varken, Türkiye'de evde bakımın çerçevesi sadece 2 sayfa ile düzenlenmiş.

Konuyla ilgili DÜNYA'ya açıklamalarda bulunan İstanbul Medical Center Evde Bakım Hizmetleri Hekimi Dr. Tayyar Vardar, "Bir kere ameliyat olursunuz, hastanede bir hafta yatarsınız. Ancak hayat evde devam eder. Evde bakım hizmetlerinden bir haber olan hastaların, özel bir hastanede ödediği miktar belki birkaç ev ya da araba fiyatına denk gelebiliyor. Fakat evde bakımın avantajlarını bilenler bu maliyeti 3'te bir düşürebiliyorlar" diyor. Dr. Tayyar Vardar'ın verdiği bilgiye göre dijital yazılımlar, hasta takip programları evde artık akciğer filmi çekilebilmesi, tahlillerin yapılabilmesi ve bakıcıların takip edilebilmesi gibi hizmetler lüks gibi görünüyor oysa birçok ülkede normal bir ihtiyaç.

Bayramda talep yüzde 50 arttı

Bu hizmetlerin bilinirliğinin az olması, özellikle tatil dönemi gibi özel süreçlerde hasta yakınını zor durumda bırakıyor. Bayramda yatağa bağımlı hastaları tatile götürememek bir nevi hasta yakını için de tatilsiz bir yıl demek. Türkiye'de 8 milyon engelli, 15 milyon diyabet hastası var. İstatistiklere göre Türkiye'de tatil dönemlerinde evde bakım hizmetlerine talep yüzde 50 artıyor. Evde bakım hizmetlerinin bir ekip işi olduğunu vurgulayan Vardar, konuyu şöyle özetliyor: "Bu ekiplerde tecrübeli psikologlar,hemşireler bulunuyor. Hizmetler mutlaka teknolojik olarak takip edilmeli. Şu anda devletleri en çok zorlayan kalem sağlık harcamaları. Siz hastalıkları yönetemezseniz onlar sizi yönetir."

"Özel hastane sayısıyla paralel büyümüyor"

Türkiye'de özel hastane sayısı 2005'ten bu yana neredeyse iki kat arttı. Ancak aynı oran evde bakım için geçerli değil. Uzmanlar, gelişmiş ülkelerde çok hızlı büyüyen evde bakım hizmetleri sektörünün, Türkiye'de henüz emekleme aşamasına bile geçemediği görüşünde. 3 milyar dolarlık sektörde 30 civarında şirket hizmet veriyor. Gelişmiş ülkelerde bu sayı 1.000'leri buluyor. Pazar büyüklüğü ise neredeyse Türkiye'nin 15 katı. Dr. Tayyar Vardar, aslında sektörde yatırım maliyetlerinin düşük olduğunu ve gelişmiş ülkelerde sistemin bayilikle büyüdüğünü vurguluyor. Gelişmiş ülkelerde en popüler sektörlerden biri olan evde bakım, "Son 100 yılın meslekleri" içinde ilk 5'e giriyor ve hiç ölmeyecek meslek olarak görülüyor.

SGK'dan bir miktar katkı

Yatağa bağlı hastaların tedavi ve takiplerinde Sosyal Güvenlik Kurumu'nun destek noktasında bezler gibi sarf malzemelerin bir nebze indirimli alınması mümkün. Ancak bu tek başına yeterli olmuyor. Harcama yapıldıktan sonra hasta yakınlarının faturaları ile koşturmalarının gerektiğini belirten Tayyar Vardar, "Evde bakım dediğimiz kavram çok geniş. Küçük bir şeyleri karşılamak çözüm anlamına gelmiyor. İstediğin cihazın yanında hemşiresi, hasta bakıcısı gibi insana insanla hizmet verilen işler" diye konuştu.