Değerli Aydınpost okuyucuları, bu hafta da sizleri başlıkta da okuduğunuz gibi Eskişehir’e götüreceğim.

Eskişehir’in tarihi Odunpazarı mahallesinde yer alan Odunpazarı Modern Müze Eskişehirli mimar ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından hayata geçirildi. Müze binası dünyaca ünlü mimarlık ofisi KENGO KUMA AND ASSOCİATES tarafından tasarlandı.

Bazı şehirlerimiz vardır bozkırdır; ama belediye başkanı Bozkır’ı turizm çekim merkezini yapabilir. Örnek mi?  Eskişehir imkanlar dahilinde herkesin bir defa da olsa görmesi gerekir.

Anlatmakla bir şey anlaşılmaz, yaşamak gerekir.

İşi bilen belediye başkanları olduktan sonra şehirlerin sırtı yere gelmez.

Adını zevkle zikrediyorum Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, 5 dönemdir ESKİŞEHİR BELEDİYE BAŞKANIDIR. Sağ - Sol demeden herkesin Belediye Başkanıdır.

Konumuza dönecek olursak müze binası, Osmanlı kubbe mimarisi ve geleneksel Japon mimarisinden esintiler taşıyor. Müzenin imzası niteliğindeki ahşap yapı sistemi, Odunpazarı’nın tarihi dokusuna gönderme yapar nitelikte.

Müzenin kalıcı koleksiyonunda Nejad Melih Devrim, Jaume Plensa, Fahrelnissa Zeid, Mar Quinn, Canan Tolon, İnci Eviner, Erol Akyavaş, Burhan Doğançay, Erdağ Aksel, Julian Opie ve Gülsün Karamustafa gibi sanatçıların eserleri yer alır.

OMM’nin ilk sergisi küratörlüğünü Haldun Dostoğlu’nun üstlendiği Vuslat oldu. Erol Tabanca koleksiyonundan bir seçkinin sunulduğu ve 1950 sonrasından günümüze, Türkiyeli ve uluslararası sanatçıların işlerinden örneklerin yer aldığı sergi 1 Ocak 2020’ye kadar sürecektir.

Müzenin açılışıyla birlikte eserleri British Museum, Victoria and Albert Museum ve Metropolitan Museum of Art gibi müzelerde sergilenen Japon bambu sanatçısı Tanabe Chikuunsai  IV.’nın mekana özel yerleştirmesi de sanatseverleri buluştu.

Bu Müzeyi gezdiğimde hissettiğim; daha fazla özgürlük, daha fazla zaman ve daha az stres….

Tüm bunları ne kadar istediğinizi duyar gibiyim. Peki daha fazla özgürlük alanını daha az stresle yaratmak gerçekten mümkün mü? Mümkündür. Eskişehir’de, Az çok sloganıyla hayat bulan minimalizm, tam da bu noktada aklınızdaki soruların yanıtı oluyor. Kısaca açıklamak gerekirse minimalizm, 1950’lerde heykel ve resim alanlarında sade ve büyük eserleri tanımlamak için ortaya çıkmış bir terim. Günümüzde ise “minimalizm” dendiğinde genellikle hayal edilen sadece birkaç eşyalı bir ev ve içerisinde de kapsül gardırobuyla yaşayan minimalist mekan Odunpazarı’dır derim.

Ancak tüm dünyayı kasıp kavuran minimalizm akımı, aslında İskandinav tarzı yalın dekorasyon ya da modayla sınırlanacak kadar yüzeysel bir yaklaşım değil. Japonya’nın kadim kültüründe evinizdeki eşyaları azaltarak ve düzenleyerek zihninizi de düzenleyebileceğinizi ileri süren Danshari yaklaşımı Minimalizmin kökenlerinden. Tabii, bu tür geleneksel yaklaşımlar popüler akımları da beraberinde getiriyor ve Marie Kondo örneğinde olduğu gibi kendi yıldızlarını yaratıyor; Eskişehir’in kendi yıldızını yaratığı gibi.

Sonuç olarak tüm kültürel yaklaşımlar ve trendler tek bir noktada birleşiyor: Önemli olan minimalizm gelip geçici bir trend gibi görmek yerine zihninizi, hayata bakış açınızı sadeleştirmektir.

Eskişehir’de görülecek o kadar çok yer varki; hava güzel olduğunda Şelalepark’a çıkmak ve Eskişehri kuşbakışı seyretmek, Odunpazarı, Sazova Parkı, Devrim Arabaları, Balmumu heykellerini, Kentparkı, Porsuk Çayı  tekne turu ve gondol sefası bunları görmek için rehber eşliğinde  gezmek gerekir.

Eskişehir hamamlarını ve lezzet durakları sırasında Balaban köfte yiyebilirsiniz. Çibörek,

Çi’ kelimesi Tatarca’da lezzetli anlamına gelmektedir. Met Helvası, Balkan kültürü burada çok olduğu için, Hamur işlerinde Arnavut Böreği, Dızmana, Kalaykay, Kıvırma Böreği…

Eskişehir Türkiye’nin bir ili ve en kalabalık yirmi beşinci şehirdir.1993 yılında çıkan kanunla Büyükşehir belediyesi olmuştur.

Geçmişi yaşayan ama bir o kadar da yeni kalan güzel şehir, Yunus Emre’nin yurdudur, Nasrettin Hoca’nın mirasıdır.

Tüm Aydınpost okuyucularının ve tüm dostlarımızın yeni yılını can-ı gönülden kutlar, 2020 yılınızın 2019 yılından iyi geçmesini temenni ederim.