CHP Lideri Deniz Baykal, Deniz Feneri davasıyla ilgili düzenlediği basın toplantısında eşinin mal varlığını da açıkladı. İşte Baykal'ın konuşmasından satır başları:


İŞTE OLCAY BAYKAL'IN MALVARLIĞI

Deniz Baykal tarafından açıklanan mal beyanı şöyle;

- 1993 yılında kıdem tazminatı ile aldığı daire

- 1996 yılında aldığı bir daire (kızı ile ortak)

- 1983 yılında alınmış olunun 1412 m2 bir arsa

- İki kooperatif hissesi

- 1997 marka araba

- 150 bin YTL civarında da çeşitli bankalarda nakit para

- Malvarlığını değerlendirirken şunları dikkate almak lazım. Doğru mudur, değil midir?

- Eşimle benim gizli kasamız yoktur, beyanlarımız doğrudur.

- Eşimin 28 yıllık bir çalışması vardır, çevirileri, makaleleri, kitapları da vardır. Mal varlığımızın arkasında bunlar vardır

MÜTEVAZİ BİR YAŞAMIMIZ VAR

- Bizim mütevazi bir yaşamımız vardır.

- Yaşamımız hiç değişmemiştir

- Ben 30 yıl aynı evde kaldım. Şimdi yeni bir yere geçtik

- Benim ve ailemin kursağından bir tek haram lokma geçmemiştir.

- Yetim hakkı, kul hakkı bize nasip olmamıştır, inşallah hiç nasip olmaz

MAL VARLIĞIMIZDA DÜĞÜN-DERNEK PARALARI YOKTUR

- Çocuklarım devlet üniversitelerinde okumuştur, bana hiç yük olmamışlardır

- Mal varlığımızın içinde düğün-dernekte takılan paralar yoktur

- Bütün gayrimenkullerimi son zamanlara kadar milletvekili olmadığım şartlar içinde edindim. 20 yılı aşan kooperatif üyeliğimiz olmuştur.

- Başbakan noksan bilgi diyor, noksan bilgi yoktur. Noksan bilgi sende var mı yok mu sen iktidardan düşünce görürüz.

- Arsa meselesine gelince; Baykal arsa alımı sonra arsa imar görmüş. sonra burada karışık işler dönmüş. Arsa 1987'de alınmıştır. Yani ben yasaklıyken. Arsayla ilgili olarak benim hiçbir kişiyle doğrudan dolaylı hiçbir temasım olmamıştır.

- Arsa 1981'de belediye sınırları içine alınmıştır. 1991'de imar planı alınmıştır. Belediye Başkanı Hasan Subaşı'dır

- 1998'de bu alanda plan revizyonu yapılmıştır. Mehmet Manavoğlu'dur belediye başkanı da

- 1999'da yerel yönetim seçimlerinde DSP'den belediye başkanı, 2004'de CHP'den belediye başkanı olmuştur Süleyman Evcimen.

- Bu tartışma Başbakan'ın bize çamur atmasından kaynaklandı

MAHKEMEYE VERDİK

- Bu olayda sanki yolsuzluk varmış gibi yayın yapan bir gazeteyi mahkemeye verdik. 3 Mart 2006'da davayı açtık. 13 Aralık 2006'da karara bağlandı. Mahkeme yayın yapan gazeteyi mahkum etti

- Gazetelerde bu iddiaları yazmışlardır

- Doğan Grubu'na bağlı iddialar özellikle yazmıştır

- Başbakan'a tavsiyem işine bakmasıdır. O kendi hesabını versin. Ben çok uzun zamandır da muhalefetteyim

- Başbakan'a bu üslup yakışmıyor

- Alman savcılığı harekete geçecek Türkiye yargısı kıpırdayamayacak. Bu beni rencide ediyor

- Niye kıpırdamıyor diyen düşününce bir süre önce Başbakan'ı bir kuruşa mahkum eden yargıç arkadaşın başına gelen akla geliyor

SUSARAK GEÇİŞTİREMEZ

- Aydın Doğan ve Başbakan tartışırken Doğan, 'Rafineri konusunda kendisine gittim bize de ruhsat vermesini istedim. Başbakan da 'Hayır Çalık grubuna vereceğiz. Bu işin içinde Putin ve Berlusconi de var' dedi' diye ifade etti. Başbakan buna cevap vermedi. Anlaşıldı ki bu konu doğrudur

- Rusya Putin'le temsil ediliyor, İtalya Berlusconi ile temsil ediliyor da Türkiye Çalık Grubu ile mi temsil ediliyor. Başbakan Çalık Grubu yetiyor diye mi düşünüyor

- Sükut ikrardan gelir. Başbakan susarak geçiştiremez

- Türkiye bu yolsuzluğa seyirci kalamaz. Derhal ciddi, güven veren bir soruşturma gerçekleştirilmelidir

- Zahid Akman'ın RTÜK Başkanlığı'ndan ayrılması sağlanmalıdır

- Başbakan medyayı suçlarken dedi ki 'Baykal'ın arsa konusunu yazmadınız...' Benim malvarlığım içinde de şaibeli arsa konusu varmış gibi bir değerlendirme yaptı. Benim malvarlığı ile ilgili yaptığım mal beyanı tamdır, eksikliği yoktur. Benim mal beyanımı zaten gazeteler yazdı. Eşimin mal beyanıyla ilgili kamuoyunun bilgilendirmediği söylendi. Bu doğrudur. Mal beyanı yapılmıştır ancak kamuoyuna yansıtılmamıştır. Yansıtılmayınca AKP'liler herhalde altında şaibeli bir şey var diye telaş içine girdiler. Eşimin mal beyanını açıklamak zorunda değilim ama bunca tartışmadan sonra açıklayacağım

KANAL 7'NİN BAŞINDA BULUNAN AKP'Lİ

- Türkiye'deki Kanal 7'nin başında bulunan kişi Başbakan'ın çok yakını. AKP'nin milletvekili adayı.

- En büyük yolsuzluğu yapanlar AKP yönetimin yakınları. Bu bir rastlantı mı

- Eğer AKP iktidarda olmasaydı deniz Feneri olayı olabilir miydi

- AKP iktidarı Deniz Feneri olayının gelişmesine destek vermiştir. Ve bunun ortaya çıkmasından rahatsız olmuşlardır

ÜZÜLDÜLER

- Olay ortaya çıktı diye üzülmüşlerdir

- Ben hukuk değil siyaset konuşurum. AKP yöneticilerinin olayla ilgisinin hukuki değer taşıyıp taşımadığı AKP siyasetten uzaklaşınca soruşturma verilince ortaya çıkar

- Bizzat Başbakan Alman Büyükelçisi'ni ziyaret ediyor.Arkasından Adalet Bakanı ziyaret ediyor.Kapsamlı bir görüşme yapıyor

- İktidarın siyasi finansmanının kaynağını da ortaya koyuyor tabi

- Ortada bir TV var. Niteliği belli. Bunun parası nerden geliyor. Buradan geliyor. Bunu yapsın diye destek görüyor. Kimseye gösterilmeyen destek bunlara gösteriliyor. Biz böyle mi yönetileceğiz

BÖYLE DEMOKRASİ OLUR MU?

- Türkiye'de bunun yapılamaz olduğunun ortaya konması lazım. Böyle demokrasi olur mu?

- Türkiye'de bu olayla ilgili ortaya çıkmıştır ki Başbakan yanlış işlerin içindedir. Bu ortaya çıkınca da çok tepki göstermektedir. Cezalandırmaya çalışmaktadır. Gerçekdışı beyanlar vermeye başlamaktadır. Başbakan"ın köşeye sıkışınca 'tanımıyorum' demesi çok hüzün verici bir manzaradır

- Başbakan, Zekeriya Karaman'ın nikah davetlilerindendir

- Bu son günlerin tartışmaları bu olayın bu nitelikle ortaya çıkmasından olmuştur

- 'Suç varsa cezasını çeksinler' lafını bir hafta sonra güçlükle Başbakan'ın ağzından almıştır bazı çevreler ve bundan mutlu olmuşlardır. Ben olmadım

- 41 milyon Euro'luk bir yolsuzluk... Reva mıdır? Başbakan bu olayın oluşumundaki sorumluluğunu hesabını vermelidir.

- Başbakan Deniz Feneri'nin hesabını vermelidir

DENİZ FENERİ AKP İLE ORTAYA ÇIKMIŞTIR

- Deniz Feneri AKP ile ortaya çıkmış bir olaydır. Deniz Fenerini kamuya yararlı hale getiren kim AKP, ona vergi kolaylığı sağlayan kim, AKP Hükümeti.

- Elbette bir miktar bağış yardıma ihtiyacı olanlara verilmiştir. Bu işin kamuflajıdır

- Bu olay karşısında Türkiye'deki çevrelerin takındığı tavır da bir gerçeği ortaya koymaktadır.

- Bu olayın her aşamasında siyaset vardır

- Bu olay siyasi amaçlı para kullanma arayışına yol açan bir olay

TANIMIYORUM DEDİ FOTOĞRAFLARI ÇIKTI

- Mehmet Gürhan'ı Başbakan 'tanımıyorum' dedi ama fotoğraflar çıktı.

- Almanya'daki ayağında bağışı yapan da toplayan da Türk, kurye de Türk, bağışın kullanıldığı yer Türkiye. Almanya olayı derinlemesine aydınlatıyor. Ama Türkiye'de kimse harekete geçmiyor.Bunu anlamak mümkün değil.Bu olay toplum, medyamız ve vatandaşlarımız tarafından derin bir üzüntüyle karşılandı.

- Meclis'in malzemeleri derneğe bağışlanmıştır, Atatürk ödülü verilmiştir.

- Kuryelik yaptığı resmen mahkemede ifade edilen kişi RTÜK'ün başkanı. Bu kuruluşun başına Erdoğan nerden alarak bu kişiyi getirmiştir. Bunun arkasında hangi beraberlikler yatıyor.

- Türkiye bir kavgayla çalkalanıyor. Başbakan'ın bu telaşının altında Deniz Feneri'nin altındaki bu bağlantıların resmi bir şekilde

DERNEĞİN BAŞKANLARI İŞİN İÇİNDEDİR

- Türkiye ve Almanya'da bu olay işlenmiştir. Bağış yolsuzluğu kişisel, sütü bozuk, zimmetine para geçirmek yoluyla gerçekleşen bir yolsuzluk değildir. Bu olay toplu bir olaydır, kolektif bir olaydır. Olayın içinde Almanya"daki derneklerin içinde olanlar ve Türkiye'de bu derneği yönlendirenler var. Bu dernek belki de yardım için bunu kamufle etmek için kurulmuştur.

- Deniz Feneri bağışlarının önemli bir kısmının kendileri için toplandığı görülmektedir. Derneğin başkanları işin içindedir. Örgütlü ve düzenli bir şekilde bu faaliyet götürülmektedir. Çift muhasebe yoluyla götürülmektedir. Çift muhasebe tutulduğundan Ankara ve Almanya'nın haberi vardır.

- 2 gündür Almanya'da gerçekleşen dava Almanya'nın gördüğü en büyük bağış yolsuzluğu. Dava, bu konunun uluslararası bir suç örgütü niteliğinde çalışmakta olduğunu ortaya koyuyor.