Çukurca Karayolunda PKK'lıların düzenlediği saldırıda şehit düşen Uzman Çavuş Erhan Ar'ın cenazesine ulaşıldığını söyleyen İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in açıklamasının ardından, ceset parçalarının yine Ar'a ait olmadığının belirlenmesi, Ar Ailesi'nin üzüntüsünü artırdı.

Yozgat'ın Yerköy İlçesi'nde oturan Uzman Çavuş Erhan Ar'ın eşi Ayşegül Ar, saldırı sonrasında hurda yığını haline gelen askeri araçtan eşinin canlı çıkma olasılığı olmadığını belirterek, "Eşimin o araçtan canlı çıkamayacağını biliyorum, parçalarını istiyorum" diye feryat etti. Ayşegül Ar, İçişleri Bakanı Şahin'in eşine ait ceset parçalarının bulunduğunu söylediğini, ardından bulunmadığı yönünde yapılan açıklamaların kendilerini daha çok yaraladığını belirterek şunları söyledi:

"Bir bulundu, bir bulunmadı, diyerek eşimin şehitliğini de mahvettiler. Benim eşimin iman dolu kalbi, mangal gibi yüreği vardı. Bu devlet, bu vatan, Türkiye için, şehit oldu. İki yetim yavru bıraktı. Ben hiçbir şey istemiyorum. Cumhurbaşkanı ve Başbakanımdan eşimin bulunmasını istiyorum. Bundan sonra iki çocuğumla yapayalnız kaldım, başka hiç kimsem yok. 

Alnım açık gururluyum, şerefliyim, şehit karısıyım. Sadece içimi dökebileceğim, canım sıkılınca gitip dertleşebileceğim bir mezar taşı istiyorum. Bir parçasını bulsunlar mezar taşı olsun. Gururla çocuklarımı götürüp 'Bu sizin şehit babanız' diyebileceğim bir mezar istiyorum. Başka bir şey istemiyorum."

Eşimin bir parçasını getirsinler

Araştırıldıkça hala şehitlere ait parçaların çıktığına dikkat çeken Ayşegül Ar, "Neden o günün sonuna kadar araştırılmadı, neden parçaları kurda kuşa yem ediyorlar. Sonuna kadar aramıyorlar. Eşimin kaybolma ihtimali yok, ondan şüphelenmiyorum, kayıp değil, araçtan çıkma ihtimali yok, ama parçalarını istiyorum, tüm bedenini de istemiyorum, saçını, tırnağını, ayağını, parmağını ne olursa ne getirirlerse razıyım" diye konuştu.

Hain saldırı ardından kapısını kimsenin çalmadığıni söyleyen Ayşegül Ar, gözyaşları arasında sözlerini şöyle sürdürdü:

Kimse bilgi vermiyor

"Kimse gelmiyor, ilgilenmiyor, kapımı çalıp da 'eşin aranıyor, çalışmalar devam ediyor' demiyor. Ben eşimin arkadaşlarını arıyorum onlardan bilgi almaya çalışıyorum.

Beni kimse bilgilendirmiyor. Benim kolum kanadım kırıldı, yıkıldım bekliyorum. Ne askeri, ne de devlet yetkilisi benimle görüşmüyor. Kimsesizim. Benim kocam bu vatan için gitti. Hakkari'nin dağlarında Zap'ta benim kocam bu devlet için gitti. Ben bunu mu hak ediyorum? Kapımı çalıp da iki çocuğumun başını okşayan yok. Devletimden maddi bir şey beklemiyorum, sadece manevi olarak benimle konuşsun. Beni rahatlatsın devlet büyükleri, bugün benim yanımda olmayıp da ne zaman olacak.

Bir emniyet müdürü, bir Kaymakam, bir belediye başkanı, Vali, milletvekili, Başbakan, hiçbirisi gelip de şehit karısı, şehit çocuğu diye başsağlığı dilemedi. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ilk gün kayınbabamın yanına gelip başsağlığı dilemiş, Benim yanıma gelmedi. Dün Yozgat'taydı, Bekir Bozdağ televizyonda görünce hemşehrimiz diye gurur duyuyorduk, 'Başbakan sayılır' diyorduk, kapımı çalmadı."Ankara'ya hareket etti.