Normal şartlarda genel seçimlere iki buçuk yıl, yerel seçimlere ise üç buçuk yıl var. Ülkemizde genel seçimlerin neredeyse tamamının zamanından önce yapılması, son günlerde erken seçim konuşmalarının artması siyasette tansiyonun yükselmesine neden oldu. 1984 yılından beri yerel seçimlerin zamanında yapılması yerel yönetim için erken seçim olasılığını azaltsa da iktidar kanadı tarafından kaybedilen büyükşehirlerin geri alınması yönündeki beklenti erken seçimin yavaş yavaş dillendirilmesine neden oluyor. Olası bir erken seçim için iktidar kanadının ülke ekonomisine yönelik hamle yapması gerekir. Mevcut ortamda bunu yapmadan erken seçim kararı almak iktidarda bulunanların kendi ayağına sıkması anlamına gelmektedir.

Erken seçim kararı alınsın veya alınmasın tüm partilerde beklenti içinde olanlar çalışmalarını hız kesmeden sürdürecektir. Milletvekilliği, belediye başkanlığı, meclis üyeliği gibi hedefi olanlardan bazıları bu hedeflerini kimselere söylemeden hareket edecek, bazıları da açık açık yol alacaktır. Herkesin taktiği farklı; gizliden hareket edenler, açık sözlüler, icazet bekleyenler, beklentisinin farklı olduğunu söyleyip farklı yola gitmek isteyenler, tavşan adaylar ortaya çıkararak kendisini parlatmak isteyenler vb gibi.

Özellikle genel seçimlere yönelik çalışma yapanlar çok farklı unsurları göz önüne almalılar. Meclisteki mevcut siyasi partilerin yanında yeni kurulan ve kurulması olası bulunan partiler seçimlerde bir ittifak içinde yer almak, bu yer almanın boyutuna göre adaylarını belirlemek istiyorlar. Bu nedenle aday belirleme aşamasında çok ince hesaplar yapılacaktır. İttifaklar, paylaşımlar, dengeler vs. Ama tüm partiler için en iyi aday belirleme yöntemi kesinlikle ön seçimdir.

Şu bir gerçek ki ön seçimle girdiği bütün seçimlerde oyunu artıran bir CHP gerçeği ortadadır. Ayrıca demokratik bir parti olduğunu tüzüğüne işleyen CHP için en iyi yol budur. Bu nedenle çok aday adayının bulunduğu CHP gibi partilerde tüm üyelerin oy kullandığı ön seçim en akılcı yöntemdir. Böylece sıralamaya giremeyenler "Hakkım yendi" diyemeyecek, olası seçimde partisi için çalışıp küsmeyecektir.

CHP örneğini vermişken bu süreçte partide gördüğümüz aday adaylığı çalışmalarına göz atalım. Seçimlerde bir yerlere gelmek isteyen çok aday olacak gibi görünüyor. Eski milletvekilleri, daha önce aday olup listeye giremeyenler, listelere girip seçilemeyenler, eski ve mevcut belediye başkanları, eski ve yeni meclis üyeleri, eski ve yeni örgüt yöneticileri, sırtlarını birilerine dayamış siyasetçiler, bekle gör politikası izleyip fırsat kollayan genç siyasetçiler ve sürpriz arayan yeni yüzler, o kadar geniş bir yelpaze var ki, takip etmek neredeyse imkansız. Burada önemli olan sosyal demokrat kimliği olan partinin bu kimliğine uygun davranması, adayların da bu kimliğe uygun çalışmalar yapması. Yoksa CHP’nin sosyal demokrat kimliği ortadan kalkar, eleştirdiği diğer kitle partilerinden farkı kalmaz.

Yeri gelmişken söyleyelim ki partilerde demokratik işleyiş önemlidir. Bunun yolu da eleştiri ve çok seslilikten geçer. Bu nedenle parti işleyişi içinde görünen yanlışlar üzerine konuşup düzeltilmesi için çalışmak her partilinin asli görevidir. "Ben milletvekili olacağım, belediye meclis üyesi olacağım" diyerek yaşanan olumsuzluklara ses çıkarmayıp fikirlerini yutan kişilerin siyasette yeri olmamalıdır. Ama siyasi sistem öyle kurulmuş ki biat edip haksızlık karşısında sesini çıkarmayanlar daha iyi yerlere gelebiliyor. Ayrıca seçim döneminde aklında milletvekili ya da belediye başkanı olmak yokken bile aday adayı olanların varlığı sıkça göze çarpıyor. Özellikle iktidar kanadındaki bu tür girişimler herhangi bir yere müdür olmak, usulsüz inşaat ruhsatı almak, imarı olmayan arsasına imar izni almak gibi karmaşık nedenlerle aday olanlara sıkça rastlanıyor. Üstelik bunların işleri de bir şekilde görülüyor, sonuçta demokrasimiz zarar görüyor. Geçen seçimde bu şekilde aday adayı olan örnekler var, biraz araştırarak bulabilirsiniz.

Erken seçim kararı alınır mı, göreceğiz. Alınırsa siyasette "Çakallarla dans" yeniden başlayacak. Bize düşen haydi hayırlısı demekten başka bir şey değil. Bu süreçte iyi çalışan, rakiplerinin zayıf yönlerini iyi irdeleyen, projelerini iyi anlatabilen adaylar kazanır. Ama içinde bulunduğumuz süreçte artık siyasette yenilenme ve değişim kaçınılmazdır. Klasik Siyasetçi devri kapanmış, vizyon sahibi genç siyasetçilerin öne çıkacağı dönem başlamıştır. Herkese kolay gelsin, kazanan Türkiye ve Aydın olsun.

"Hiçbir şeye şaşırma. Hakikatin de insanların da iki yüzü vardır." (Amin Maalouf)