Eris varyantı, dünya genelinde endişeleri ve korkuları artıran bir durum olarak öne çıkmıştır. Bu varyantın görülme sıklığı ve etkisi dünya çapında dikkatle izlenmektedir. Türkiye'de ise Eris varyantının yayılımı en çok merak edilen konuların başında gelmektedir.
Türkiye Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, son üç ay içinde Kovid-19 vaka sayısında dünya genelinde yaklaşık yüzde 80'lik bir artış olduğunu ifade etmiştir. Ancak, Türkiye'de henüz Eris varyantı vakalarına rastlanmadığını belirtmiştir. Prof. Dr. Şener'e göre, Türkiye'deki acil servis başvuruları, test sonuçları, yoğun bakım ve hastaneye yatışlar gibi veriler incelendiğinde, Kovid-19 vakalarında belirgin bir artış gözlenmemektedir.
Prof. Dr. Şener, Türkiye'de "hibrit aşı" yönteminin kullanıldığını ve bu yöntemin farklı tipteki aşıların kombinasyonunu içerdiğini açıklamıştır. Bu yaklaşımın, mRNA aşıları ile inaktif aşıların birlikte uygulanması sayesinde daha kapsamlı bir bağışıklık sağladığına dikkat çekmiştir. Bu nedenle Türkiye'nin, Eris varyantı gibi alt grup varyantlara karşı da daha iyi bir koruma sağlamış olabileceği düşünülmektedir. Ancak, Eris varyantının Türkiye'de görülmesi durumunda büyük şehirlerde yayılma ihtimalinin artabileceği belirtilmiştir.
Eris varyantının belirtileri, Kovid-19 ile benzerlik göstermektedir. Prof. Dr. Şener, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, eklem ağrısı, gözlerin arkasında ağrı, kuru öksürük, halsizlik gibi belirtilerinin Eris varyantında da görülebileceğini söylemiştir. Bu nedenle, bu tür semptomlar yaşayan kişilerin Kovid-19 PCR testi yaptırması önerilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Eris varyantını önce "gözlem altındaki varyant" olarak sınıflandırmış, ancak daha sonra "izlenmesi gereken varyant" olarak değerlendirmiştir. Mevcut bilgilere göre, Eris'in halk sağlığı riski diğer varyantlara benzer bir düzeyde olarak değerlendirilmiş ve bu varyantın küresel düzeyde yayılma potansiyeline sahip olduğu ve vaka sayısında artışa neden olabileceği belirtilmiştir.
