"Almanya"daki Deniz Feneri yolsuzluğu iddianamesinde adının geçtiği" haberlerine çok kızan Başbakan Erdoğan, Aydın Doğan"a yüklendi.
RADİKAL'in sürmanşetine taşıdığı haber şöyle:

Almanya"da duruşmaları devam eden Deniz Feneri yolsuzluğu davasının iddianamesinde adının geçtiğine ilişkin haberlerin medyada yer alması Başbakan Recep Tayyip Erdoğan"ı fena kızdırdı. Partisinin Güngören İlçe Kongresi"nde konuşan Erdoğan, adını yolsuzluk iddianamesine koyan Alman savcıya kızacağı yerde Doğan grubu gazetelerine ve Aydın Doğan"a yüklendi. Erdoğan, “Kimse AK Parti"ye kalkıp da yolsuzluk çamurunu atamaz; yolsuzluk çamurunu atanlar kendileri o çamurun içinde boğulur” dedi. Medyaya yüklense de, Deniz Feneri yolsuzluğu iddianamesinde Erdoğan"ın adının geçtiği bilgisini, ilk kez önceki gün CHP lideri Deniz Baykal tarafından kamuoyuna duyurulmuştu. Bu bilgi sadece Doğan Grubu"nda değil, farklı gruplara ait pek çok gazete ve televizyonda yer almıştı.

Erdoğan, konuşmasında, AKP üzerinde yalan yanlış iftira kampanyaları yapıldığını iddia etti. Erdoğan şöyle dedi:
“Ama artık yetti. Bunu bir medya grubu, Doğan Medya Grubu, yani açık söylüyorum Aydın Doğan grubu üstlenmiş vaziyette. CHP"yle beraber bu kampanyayı sürdürüyor. Ben bunu bu kadar açık söyledikten sonra tabii diyecek "Başbakan beni hedef gösterdi" veya "Benim grubumu hedef gösterdi..." Sen AK Parti"yi hedef göstereceksin olacak, Başbakan partisine saldırı yapan bu gazeteyi gösterdiği zaman olmayacak; var mı öyle? Kimse AK Parti"ye kalkıp da yolsuzluk çamurunu atamaz; yolsuzluk çamurunu atanlar kendileri o çamurun içinde boğulur ve bugüne kadar atanlar aynen bu şekilde boğulmuşlardır.”

"Vur vur inlesin" sloganları

Erdoğan, son iki gündür Doğan Grubu"nun Gaziantep ile uğraştığını, olayı kendisinin incelediği, hiç de gazetelerde anlatıldığı gibi olmadığını belgeleriyle belediye başkanından öğrendiğini savundu. Bu sırada etkinliğe katılanlar “Vur vur inlesin, Aydın Doğan dinlesin” sloganları attı. Erdoğan, “Duyacak kulağı varsa dinler ama duyacak kulağı yoksa nasıl dinlesin” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir taraftan bana iyi niyet elçileri göndereceksin, "görüşelim" diyeceksin, "barışalım" diyeceksin, ondan sonra da her türlü iftirayı gazetelerinde, televizyonlarında şahsıma, aileme, partime atacaksın. Kusura bakma, ondan sonra da "Tayyip Erdoğan çok sinirli, asabi" diyeceksin ve daha da ileri giderek, "şu anda ABD"de başkanlık mücadelesinde bulunan McCain"in yardımcısı olan bayan, Erdoğan"ın metodunu kullanıyormuş" diyeceksin. Ne yapıyormuş? Erdoğan, metodu ile medyaya ve zengin iş çevrelerine saldırıyormuş. Ben şunu çok açık ve net söylüyorum; AK Parti, alışılmış siyasi partilerden, bundan önceki siyasi partilerden biri değil. Şunu da bil; Tayyip Erdoğan da bu alışılmış başbakanlardan biri değil. Onlar Aydın Doğan ile pazarlığa oturmuş olabilirler ama Tayyip Erdoğan"ı pazarlığa oturtamadığın için bu çılgınlıkları yapıyorsun ve şu ana kadar olan bütün kampanyaların arkasında olan gerçek bu. Açık söylüyorum, şimdi Hilton Oteli"nde istediği plan tadilatlarını bana ve belediye başkanıma yaptıramadığı için bu adımları atmaktadır; bu kadar açık söylüyorum. Bizzat bana ve belediye başkanıma bunu teklif etmiştir ve istediğini alamadığı için de bu kampanyaları sürdürmektedir.”

Adının geçtiğini doğruladı
Erdoğan, başka şeyler de olduğunu ancak hepsini bugün bitirmek istemediğini ifade ederek, “Bundan sonra artık saygılı götürelim, gizli götürelim yok, her şeyi açık ve net millete duyuracağız” şeklinde konuştu.

Erdoğan, bu kampanyada kendi adının Almanya"da Deniz Feneri Derneği ile alakalı şeylerin içerisine de konulduğunu anımsatarak, şöyle devam etti: “Başbakan Tayyip Erdoğan olarak bana teslim edilmiş olan bir para mı var? Ben böyle bir para mı almışım? Ben Doğan Grubu"na, Aydın Doğan"a sesleniyorum: Eğer bunu ispat edemezseniz, ahlaki değer noktasında nasibini alamamış birisiniz. Tayyip Erdoğan ne böyle bir para almıştır, ne de böyle bir paranın sahibi ile tanışmıştır.” Bu konuda Başbakanlığın bir hesabı olduğunu ve buraya yatırılan paraların Kızılay eliyle Açe"de yardım olarak dağıtıldığını ve oralarda evler yaptırıldığını anlatan Erdoğan, “Birileri bizim adımızı, Başbakanlığın makamını, nitekim şu anda Almanca yazılar da geldi, adımızı vererek orada bir şeyler yapmış olabilirler ama sen nasıl olur da bizim adımızı kullanırsın? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı"na nasıl olur da böyle bir çamur atmaya yeltenirsin. Kusura bakma Aydın Doğan, sen bu çamurları kabullenebilirsin ama biz kabullenemeyiz. Yine aynı grubun yayın organına göre, biz Alman makamlarına baskı yapmışız. Nitekim bugün aynı gazetenin bir başka köşesinde "Hiçbir Türk makamından bize baskı gelmemiştir. Zaten bize de baskı yapamaz" diye açıklama yazıyor. Bunlar ne garip insanlar, anlamak mümkün değil. Üstü Şişhane, altı kaval. Hak yerini er geç bulacaktır. Vurdukça güçleniyoruz. Onlar bize iftira atıyor, biz güçleniyoruz.”
CHP lideri Deniz Baykal, önceki gün NTV"deki canlı söyleşide, Almanya"nın en büyük bağış yolsuzluğu sayılan Deniz Feneri Davası iddianamesinde Başbakan Erdoğan"ın da adının geçtiğini ilk kez duyurmuştu.

İşte kızdıran paragraf
Frankfurt Am Main Bölgesel Mahkeme Savcılığı"nın hazırladığı ve dosya Numarası 6350 Js 203391/06 olan Deniz Feneri davasının iddianamesinin Türkçe çevirisinin 164. sayfasında Başbakan Erdoğan"ın adı şöyle geçiyor: “02.02.05 tarihli Empfangsbestitigung 2 olarak nitelendirilen alındı belgesinde (Empfangsbescheinigung) herhangi bir meblağ yazılı olmamasına rağmen Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş"ten parayı, Türkiye Başbakanı"na, (2003 yılından bu yana Recep Tayyip Erdoğan) Doğu Asya"daki tsunamiden zarar görmüş, yardıma muhtaçlara dağıtması için vermek üzere aldığını tasdik etmiş. Bu konu, sanık Firdevsi Ermiş" in 7. kez ifadesi alınırken sorulmuş ve doğruluğu tasdik edilmiştir.”

Aydın Doğan: Türk basını için tehlikeli bir dönem başladı

Doğan Holding Yönetim?Kurulu Başkanı Aydın
Doğan, Başbakan Erdoğan"ın hakkındaki iddialarına yazılı bir açıklamayla yanıt verdi. Aydın Doğan"ın açıklamasında “Başbakan"ın konuşması Türk basın tarihinde çok tehlikeli bir dönemin başladığının en somut işaretidir” dedi. Aydın Doğan"ın açıklaması şöyle:
“Başbakan"ın konuşmasını hayretle dinledim. Sadece hayretle değil, aynı zamanda Türkiye"de basın özgürlüğünün geleceği açısından da çok derin bir endişeyle dinledim. Deniz Feneri ile ilgili haberleri gazetelerden, televizyonlardan izliyorum. Neymiş olay? İnsani yardım toplama amacıyla kurulmuş bir dernek, topladığı paraları, birtakım şirketler aracılığıyla şahıslara vermiş. Tabii bu çok önemli bir olay.

Çağımızda insani dayanışmayı, yardımlaşmayı sağlayan kuruluşların büyük sorumlulukları var. İnsanlardaki yardım duygusunu istismar etmek, bana göre günahların en büyüğüdür. Çünkü o duyguyu yok ettiğiniz, yardımlaşma amacıyla çalışan insanlara ve kuruluşlara olan güveni sarstığınız takdirde insanlığa çok büyük zarar vermiş olursunuz. Bu olayı kim ortaya çıkarmış?

Alman polisi ve makamları. Kim yargılıyor? Alman yargısı. Peki bizim gazetelerimiz, televizyonlarımız ne yapıyor? Mahkemenin safahatı hakkında bilgi veriyor.
Başbakan kime kızıyor? Bu haberleri veren gazetelere ve televizyonlara. Hatta onlara da değil, direkt beni hedef alıp bana kızıyor. Bunun bir mantığı var mı? Şahsıma karşı bu saldırıyı mantıkla, vicdanla, adalet duygusuyla izahı mümkün mü? Sanıklardan biri, toplanan paraların Başbakan"a verilmek üzere birisi tarafından alındığını söylüyor. Bu ifade tutanağa da geçmiş. Peki bu ifadeyi kim dile getiriyor? Ana muhalefet partisi başkanı. Hem de nerede? Televizyonlarda canlı yayında.

Tekrarlayayım. İddia sahibi Alman yargısı. İddiayı Türkiye"de dile getiren, ana muhalefet partisi başkanı. Bunun yayımlayan NTV Televizyonu. Söyler misiniz ben bunun neresindeyim? Kendi gazetelerime bakıyorum, hepsi bunu Deniz Baykal"a atfen vermişler.
Başbakan bize yükleniyor. Herhalde bu yolla susturmak istiyorlar. Devlet bütün kurumlarıyla ellerinde. Bize yapmadıkları kötülüğü bırakmayabilirler. Zaten yapıyorlar ve yapmaya devam edecekler. Ama hür basını susturmaya tam teşebbüs eden bir başbakanı tarih, demokrasi defterine değil, diktatörler sayfasına yazar.

Başbakan durmadan Hilton meselesini dile getiriyor. İddia sahibi ben değilim, ama Başbakan bunun hesabını senden sorarım diyor. İddia doğru çıkmazsa, seni ahlaksız ilan ederim diyor. Ben bu yaşıma kadar ahlakımla ve şerefimle geldim. Ahlakım konusunda sicil amirim Başbakan değildir. Ahlakımın hesabını hem bu dünyada hem öteki dünyada alnımın akıyla veririm. Bir başka nokta daha var ki, bundan söz etmekten hicap duyuyorum. Başbakan, gazetelerde ne zaman hoşuna gitmeyen bir haber görse hemen Hilton ipine sarılıyor.

Kendisine açık açık şunu söylüyorum: Hilton konusunda yasalara aykırı bir talebim varsa, bunu reddetmek kamu otoritesinin görevidir. Ama vatandaş olarak haklı bir talepte bulunuyor ve bunu yerine getirmiyorsa, bu da suçtur. Türk kanunları, başbakanlara suç işleme hakkı vermiyor.

Bir de şunu merak ediyorum: Hilton konusu Başbakan"ı neden bu kadar ilgilendiriyor? Ben Hilton konusunun İstanbul Belediyesi"nin yetki sınırları içinde olduğunu sanıyordum. Yoksa İstanbul Belediyesi"nin yönetimi de mi Başbakanlığa geçti? Her fırsatta Hilton"u diline dolamasından, bu konuyu artık şantaj aracı haline getirdiği sonucunu çıkarıyorum. Şantaj, başbakanlara yakışan bir şey değildir. Ayrıca suçtur. Yine de benim açımdan bu konuşmanın asıl vahim yanı, basın özgürlüğüne yönelik ağır tehdidin artık iyice su yüzüne çıkmış olmasıdır. Başbakanımız eleştirilmekten hoşlanmıyor.Hoşlanmayabilir. Ama elindeki gücü de kullanıp bunu şantaj aracı haline getirme hakkı yoktur.

Bana göre bu tutumu ağır bir anayasal suçtur. Çünkü Anayasamız, basın özgürlüğünü teminat altına almıştır. Dünkü konuşması bana göre Türk basın tarihinde çok tehlikeli bir dönemin başladığının en somut işaretidir. Şimdiye kadar ellerinden gelen baskıyı yapıyorlardı. Demek ki baskıları daha da ağırlaşacak. Benim söyleyeceğim bundan ibarettir.”

İslamcı basın görmedi

Baykal"ın Deniz Feneri iddianamesinde Erdoğan"ın adının bulunmasıyla ilgili sözleri, İslamcı basında kendisine yer bulamadı. Haberi gazeteler şöyle verdi:

Akşam Gazetesi “Denizden fenerle vurdu” başlıklı haberinde Baykal"ın Deniz Feneri yolsuzluğu davasını hükümetin engellemeye çalıştığı iddialarını gündeme getirdiğini yazdı.
Sabah Gazetesi, “Deniz Feneri ile yüklendi” başlıklı haberinde Baykal"ın sözlerine yer verdi.
Cumhuriyet, “İddianamede Başbakan da var” başlıklığıyla habere yer verdi.
Taraf gazetesi, haberi “Baykal"dan Deniz Feneri çıkışı” başlığıyla verdi.
Hürriyet Gazetesi, “Başbakan"a para gönderilmiş” başlıklı haberinde, CHP lideri Baykal"ın NTV"ye verdiği mülakattaki konuyla ilgili sözlerine yer verdi.
Milliyet"te haberin başlığı Baykal"ın NTV"deki mülakatında Erdoğan"a yönelttiği “Paralar sana verildi mi?” sorusuydu.
Radikal, haberi “Deniz Feneri"nden Erdoğan"a para gitti iddiası” başlığı ile sundu. İddianamede Erdoğan"ın adının geçtiği vurgulandı.