Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatının (EİT), eşsiz jeo-stratejik konumu ve doğu-batı arasındaki birleştirici özelliği nedeniyle tüm dünyada dikkat çeken bir bölgesel ekonomik oluşum konumuna yükseldiğini söyledi.

Erdoğan, EİT 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesine katılmak üzere İstanbul'da bulunan devlet başkanları onuruna Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde yemek verdi. Başbakan Erdoğan, yemekte yaptığı konuşmada, EİT 11. Zirve Toplantıları vesilesiyle konuk devlet ve hükümet başkanlarını, medeniyetlerin beşiği İstanbul'da ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu kaydetti.

EİT çerçevesinde son olarak Mayıs 2006'da, Bakü'deki 9'uncu zirve sırasında bir araya geldiklerini belirten Erdoğan, bu geçen zaman zarfında Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu örgütün çalışmalarını yakından izlemeye devam ettiğini dile getirdi.

Türkiye'nin, yarınki zirve toplantısında örgütün dönem başkanlığını üstlenecek olmasından büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Erdoğan, örgütün çalışmalarına şimdiye kadar verdikleri önemi bir kez daha vurgulamak istediğini belirtti.

Erdoğan, bu çerçevede, iki yıla yakın bir süre EİT Dönem Başkanlığını yürütmüş olan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'a, dönem başkanlıkları sırasındaki başarılı ve etkin çalışmaları için tebriklerini sunduğunu ifade etti.

''Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, eşsiz jeo-stratejik konumu, doğu-batı arasındaki birleştirici özelliği nedeniyle tüm dünyada dikkat çeken bir bölgesel ekonomik oluşum konumuna yükseldi'' diyen Erdoğan, ''Örgütümüz, 8 milyon kilometrekarelik bir alanda, 400 milyonluk bir nüfusu temsil ediyor. Bu bölge, geniş tabii kaynakları ve dinamik iş gücü ile büyük bir kalkınma potansiyelini, muhteşem bir ekonomik potansiyeli barındırıyor. Bu avantajlarımızı, özellikle ülkelerimiz ve halklarımız için bir fırsata dönüştürmek noktasında Ekonomik İşbirliği Teşkilatının önemli bir imkan olduğuna inanıyorum'' şeklinde konuştu.

Erdoğan, 2005'te Astana'da düzenlenen Bakanlar Konseyi Toplantısında ''Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 2015 Vizyon Belgesi''nin kabul edildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

''Bu belge kapsamında, işbirliğimizi güçlendirmek üzere ticaret, yatırım, ulaştırma, haberleşme, enerji, çevre, tarım ve sanayi gibi pek çok alanda 2015 yılına kadar gerçekleştirmek üzere hedefler tespit etmiştik. Şimdi, bu 11. zirvede, hedeflerimizin gerçekleştirilmesi yönünde katedilen mesafeye ilişkin bir durum değerlendirmesi yapacağız ve hedef tarihe kadar alınması gereken ilave önlemler konusunda en üst düzeyde irademizi sergileyeceğiz.

Umarım, yarın kabul edilecek İstanbul Bildirisi, örgütümüzün geleceğe dönük vizyonuna zengin katkı sağlayacak ve işbirliği temelinde hedeflerimize ulaşmakta bize yol gösterecektir.''

-''ZOR GÜNLERİN GERİDE KALDIĞINI İFADE ETMEK İÇİN ERKEN''-

Bugüne kadar, küresel krizin aşılması konusunda başta gelişmiş ülkeler olmak üzere bütün ülkelerin çok ciddi bir gayret ve azimle çalıştıklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''2010 yılının ilk yarısında küresel büyüme hızının beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi, hepimiz açısından sevindirici bir gelişme. Üstelik küresel ticaret hacminin de yıl ortasından itibaren kriz öncesi seviyelerine ulaştığını görüyoruz.

Ne var ki, küresel ekonomik krizin tam anlamıyla sona erdiğini, zor günlerin geride kaldığını ifade etmenin şu an için erken olduğunu düşünüyorum. Küresel ekonomik canlanmanın itici gücünün, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi örgütlerin üyelerinden oluşan, gelişmekte olan ülkeler olduğu dikkat çekiyor.''

Türkiye'nin, küresel ekonomik krizi en az etkiyle atlatan ülkelerden biri olduğunu ifade eden Erdoğan, ''8 yıl boyunca ekonomide gerçekleştirdiğimiz cesur yapısal reformlar ve kriz sürecinde uyguladığımız tedbirler, krizde Türkiye'yi çok farklı bir konuma taşıdı. 2009'un son çeyreğinden itibaren yüksek büyüme oranına ulaşan Türkiye ekonomisi, 2010 yılı ilk üç çeyreğinde büyüme oranlarıyla dünyada ilk sıralarda, Avrupa'da birinci sırada yer aldı'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, içinde bulunulan bölgenin istikrarının, huzurun, barışın, işbirliği ve dayanışmanın daha da artırılmasından geçtiğini belirterek, ''Bölgemizdeki tüm meseleleri geride bıraktığımızda, barış, adalet ve huzuru pekiştirdiğimizde, kültürel ortak paydaları daha fazla işlettiğimizde, inanıyorum ki bu bölge dünyanın ekonomik cazibe merkezine, ekonomik güç merkezine dönüşecektir'' dedi.

Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesine katılmak üzere İstanbul'da bulunan devlet başkanları onuruna Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisinde verdiği yemekte yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, mali disiplini ve para politikalarını tavizsiz uygulayarak 2011 yılına çok daha büyük umutlarla girdiğini söyledi.

İhracatın hızla arttığını, turizm gelirlerinin yükseldiğini, yatırım ortamının daha da iyileştiğini anlatan Erdoğan, Türkiye'nin katılım müzakerelerini yürüttüğü AB ülkelerinden daha iyi bir performans sergilediğini belirtti.

Başbakan Erdoğan, bütçe açığı ve borç yükü noktasında Türkiye'nin Avrupa'nın birçok ülkesinden iyi durumda olduğunu, bu alanlarda Maastricht kriterlerini şimdiden yakaladığını vurgulayarak, ''Maastricht kriterlerinin yüzde 60 olduğunu düşünürsek, yüzde 42,5 kamu net borç stoğu noktasında şu anda yakaladığımız böyle bir alan var'' dedi.

''Türkiye, çok büyük bir özgüvenle geleceğe doğru ilerliyor'' diyen Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı üyesi tüm ülkelerin de böyle bir özgüvene sahip olmasını, küresel ekonomide bugünkünden çok daha etkin olmalarını gönülden arzu ettiklerini kaydetti.

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

''Hiç kuşkusuz bölgemizin istikrarı, huzurun, barışın, işbirliği ve dayanışmanın daha da artırılmasından geçiyor. Bölgemizdeki tüm meseleleri geride bıraktığımızda, barış, adalet ve huzuru pekiştirdiğimizde, kültürel ortak paydaları daha fazla işlettiğimizde, inanıyorum ki bu bölge dünyanın ekonomik cazibe merkezine, ekonomik güç merkezine dönüşecektir. Türkiye olarak, barış, huzur ve adaletin, ekonomik kalkınmada önemli faktör ve itici güç olduğuna inanıyor ve bunun için çaba harcıyoruz.''

Hükümetinin 8 yıl önce ''dış politikada sıfır sorun'' ilkesini benimsediğini ve bunun gereklerini yerine getirdiğini ifade eden Erdoğan, bugün, bu çabalarının çok ciddi ve yararlı sonuçlar verdiğine, bölgesel işbirliklerinin çok geliştiğine ve bölge ülkelerinin hep birlikte kazandığına şahit olunduğunu belirtti.

Erdoğan, Türkiye'nin mücadelesini verdiği ''sıfır sorun'' politikasının Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bölgesinde de benimsenmesinin, ülkelerin ve halkların geleceği adına mutlaka yararlı sonuçlar doğuracağını vurguladı.

Başbakan Erdoğan, ''Bizim ülkelerimiz, refahı da huzur ve istikrarı da demokrasi ve evrensel insan haklarını da fazlasıyla hak ediyor. İnsanımıza en güzeli, en güzel hizmeti verebilecek potansiyele ziyadesiyle sahibiz. Yeter ki buna inanalım, yeter ki bu noktada özgüvenimiz olsun'' şeklinde konuştu.

A.A.