Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, parti genel merkezinde AK Parti grup toplantısında bir konuşma yaptı.
 
Erdoğan şunları söyledi: "Biz ülkemizdeki tüm bölgelerin yani 74 milyonun partisi olduğumuzu milletimiz de ispatladı. AK Parti 74 milyonun hükümetidir. Biz milletin takdirini küçümseyenlerden olmadık, olmayacağız. Biz bizi tercih etmeyenlere hiçbir zaman değişik yaftalar yakıştırmayacağız. Bir takım sendromlar yakıştırmayız. Biz diğer yüzde 50'nin tercihini de o kadar önemsiyoruz. Bir takım sendrom yakıştırmak yerine biz kendi özeleştirimizi yapıyoruz. Neden o yüzde 50'ye ulaşamadığımızın muhasebesini her an yapıyoruz. Biz sadece genel merkezde yapılan kutlamayla işleri geçiştirdik, caddelere dökülmedik. Bu bir olgunluğun ifadesidir. Neysek, o olduk. Seçimden sonra da aynı çizgide yürüdük. İktidarımız boyunca hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık. Türkiye haritasını renklere boyayanlardan olmadık, olmayacağız. Herkes için refah ve kalkınma mücadelesi verdik. Çarşıda pazarda farklı, kapının arkasında farklı konuşmadık. AK Parti'nin üçüncü dönemi tüm bu ilke, hedef ve arzuların çok daha güçlü hayat bulacağı bir dönem olacaktır. 12 Haziran seçimleriyle birlikte yeni bir sayfanın açıldığını ifade ettik.
 
AK Parti grubu önceki dönemlerde olduğu gibi hukuktan, demokrasiden, özgürlükten yana olacaktır. İstişare ve uzlaşmayı her şeyin üzerinde tutacağız. Milli irade bizim için kutsaldır. Milli irade üzerinde vesayeti asla kabul etmedik, etmiyoruz. Milletin iradesinin tecellisi önünde hiçbir engeli tanımadık. Biz vesayetle çarpışarak bugünlere geldik. Milletle beraber geldik. Biz millet iradesi üzerindeki gölgeleri tek tek kaldırarak bugünlere ulaştık. Yetkilerin, sınırların aşılması karşısında sağduyulu olduk. Hakkımızda 'muhtar bile olamaz' diye manşetler atıldı. Şiir okuduğumuz için hüküm giydik. Sandıktan çıkan sonuçlar sorgulandı. Partimiz kapatılmak istendi. Cumhurbaşkanı seçmemiz engellenmek istendi. Politakalarımız, tercihlerimiz sistemli bir şekilde kara kampanyalara maruz bırakıldı. Komplolarla, çirkin senaryolarla istikrar zedelenmek istenndi. Böyle bir şey olmamış olsaydı, bugün kişi başı gelir 11 bin doların üzerinde olacaktı. Bizi yıpratmak adına bu ülkenin birlik ve bütünlüğü bile hedef alındı. Biz tamamını hukuk ve demokrasi içinde çözmenin gayreti içinde olduk. Hukuk kurallarını hiçe saymadık, anayasayı takmamazlık etmedik, tehditlerle yol almaya çalışmadık. Bize gönül verenleri sokaklara dökmedik. Tüm bu süreçlerde hep yalnız bırakıldık. Milli irade üzerinde vesayeti kabul etmiyoruz. Demokrasi ve hukuk dışı uygulamalara asla göz yummuyoruz. En az bunun kadar hukukun zorlanmasını da tasvip etmiyor. onaylamıyoruz. Dayatmalarla, tehditlerle netice alınamayacağını çok iyi biliyoruz. Meclis'i boykot ederek, ulaşılabilecek bir hedef olmadığını biliyoruz.
 
HAKİMLERİ ARAYIP TALİMAT MI VEREYİM?
Bilmeyenlere, bilmek istemeyenlere buradan bir kez daha duyuruyorum. Türkiye bir hukuk devletidir. Türkiye bugün hukukun üstünlüğünün egemen olmaya başladığı bir ülkedir. Hukuka karşı imtiyaz talep etmek ne kadar yanlışsa, dayatmalarla oldu bitti yapmaya çalışmak da o kadar yanlıştır. Yargının kararlarından dolayı Ak Parti'yi itham edenler, eski alışkanlıkları nüksedenlerdir. Onların döneminde yargı yasamadan veya yürütmeden talimat almış olabilir. Yargı millet adına karar verir, kimseden emir ve talimat almaz. Terör örgütü kurmaktan yargılanan o yazarlar, kapatılma davası açıldığı süreçte yargı da milli iradedir şeklinde yazılar kaleme aldılar. Yasamanın da yargının da milli iradeyi temsil ettiğini köşelerinde yazdılar. Dün milli iradeyi temsil eden yargı, bugün temsil etmiyor mu? Azınlık çoğunluğa tahakküm etsin, aradıkları bu. O zaman bu milletin iradesini nereye koyacağız. Başbakan bu işi çözsün diyorlar. Başbakan ne yapacak? Hakimleri arayıp talimat mı verecek? Meclis'e gelmeyenler, gelip de yemin etmeyenler yasama yürütme yargının ayrı olduğunu kabul etmeyenlerdir. Kimsenin hukuku çiğneme hakkı yoktur. Türkiye muz cumhuriyeti değil, laik-sosyal bir devlettir.
 
ANAMUHALEFET TARİHİNE KARA LEKE
Sonuçları bilerek, keyfice adaylar gösterenler yargının kararına herkes kadar saygı duymakla mükelleftir. Millet iradesiyle adalet duygusu karşı karşıya getirilemez. Sorun Meclis'in yani Türkiye'nin sorunudur. Çözüm de kaçınılmaz olarak ortak olacaktır. Muhalefet partileri makul öneriler getirmek durumundadır. Boykotla hiçbir yere varılamaz. Hem Meclis'e geleceksin, öbür taraftan oturacaksın orada bulunacaksın ve ben yokum diyeceksin. Ben şimdi millete sesleniyorum. TBMM'nin çatısı altında genel kurula girmek suretiyle geçici başkanın da yoklamayı yaparken ismini andığı kişi kurulda olduğu halde yok demesini hangi dürüstlük anlayışının içerisine sığdırıyorsunuz. Acaba dürüstlük kavramıyla yalan ne zamandan beri arkadaş oldular. En önde oturacaksın, kendini yok yazdıracaksın. Hani durüsttü bunlar. Geçici başkanları önce yok, yok dedi. Sonra yanlış yapıyoruz dediler, sonra yok demediler. Tarih bu anı tespit etti. Hepiniz oradasınız, kendinizi yok kaydettiriyorsunuz. Bunu yutmazlar, bunu tarih affetmez. Bu tavır anamuhalefetin tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. CHP ontolojik* sorunlar içerisindedir. Dün sandığı, bugün Meclis'i boykot edenler bilsin ki, milli iradenin önündeki engel kendileri olacaktır.
 
MECLİS BAL GİBİ ÇALIŞIR
Muhalefet ister gelsin ister gelmesin Meclis'in çalışmasına engel bir durum söz konusu değil. Kılıçdaroğlu biz olmazsak komisyon çalışmak diyor. Sayın Kılıçdaroğlu komisyon bal gibi çalışır. AK Parti'nin sayısı bir iktidar partisi olarak karar yeter sayısı için de her şeye muktedir durumdadır.
 
CHP ŞAŞKINLIKTAN KURTULMALI
CHP kendisine yeni sıfatını yakıştırmış, ne yazık ki eski kafayla yoluna devam ediyor. CHP 1999 seçimlerinde gerekli mesajı alamadı, 2002 mesajı almasına yine vesile olmadı. CHP'nin 1950 seçimlerindeki zihniyetinin değişmediğini anlıyoruz. Bidon kafa, yüzde 60'ı aptal, beyinsiz gibi sıfatlarla izah edenler bugün de milletle gönül bağı kuramayanlardır. CHP'nin boykot kararı alması da milli iradeye yönelik çarpık bakış açısının ürünüdür. CHP'nin şaşkınlıktan kurtulup anamuhalefet görevini devralmasını bekliyoruz. Meclis yasama görevini yerine getirecektir. Meclis çalışıyor ancak iktidar kadar yapıcı muhalefetin elzem olduğunu biliyoruz.
 
Türkiye'nin 2023 yılına kadarki dönemini şekillendirecek bir ustalık dönemine başladık. Kardeşlerimizin bizden beklentileri umutları var. Tek başımıza da olsak, biz milletin bize tevdi ettiği görevi en iyi şekilde yapacağız. Projelerimizi birer birer hayata geçireceğiz. Bunun için devamlılık noktasında hepinizin hassas olacağanıza inanıyorum. Millet en güzel hakemdir. Çalışanla, çalışmayanı her zaman net şekilde ayırmayı bilmiştir. Yapan tarafta üreten tarafta olacağız. "