Geçen sezon kazandıkları şampiyonlukta saha içinde büyük bir mücadele verdiklerini kaydeden Emre Belözoğlu, ''Biz futbolcular olarak sahanın içinde hiç bir şey olmadığını biliyoruz. Geçen sene, maçları izleyip de sahanın içinde bir şey olduğuna inanan insanlar olursa onların, futbol fukarası insanlar olduklarına inanırım. Galatasaray'da da şampiyonluklar yaşamıştım ama geçen sene yaşadığım şampiyonluk, diyebilirim ki, en zor şampiyonluktu'' dedi.
 
Bu süreç yaşanmasaydı takımdan ayrılırlar mıydı?
 
Trabzonspor'un geçen yıl kadrosunun üzerinde bir performans ortaya koyduğunu dile getiren Emre Belözoğlu, ''Geçen yıl Trabzonspor şampiyon olsaydı, onların da hakkıydı. Ancak ortada istatistik bir durum vardı ve biz şampiyon olduk'' diye konuştu.
 
''Takımdan ayrılan oyuncular, bu süreç yaşanmasaydı takımdan ayrılırlar mıydı?'' şeklindeki soruya ise Belezöloğlu, ''Kesinlikle ayrılmazlardı. Bir kere, Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan gidiyorduk. Ben oyuncuların gitmesinden ziyade çok daha ekstra yetenekli, Avrupa tecrübesi olan oyuncuların kadroya dahil olacağına inanıyordum'' dedi.
 
Belözoğlu, Fenerbahçe'nin oturmuş bir sistemi olduğunu, iyi oynamadıkları maçlarda da bu sistem nedeniyle maç kazandıklarını kaydederek sezon başında topladıkları puanların kendilerine ciddi avantaj sağlayacağına inandığını dile getirdi.
 
''O kadar çok yoruldum ki...'' 
 
Futbolda şike iddialarına yönelik soruşturmaya ilişkin Futbol Federasyonu'nun sezon sonunda karar alacak olmasının sarı-lacivertli ekip üzerindeki etkisini Emre Belözoğlu, şu sözlerle değerlendirdi:
 
''Aslında bu iki ayrı periyot, o kadar çok yordu ki, futbolu seven herkesi ve biz futbolcuları... Soruşturma devam ediyor. Bu nedenle çok fazla şey konuşmamak lazım ama ben çok yoruldum, bunları konuşmaktan, bunları dinlemekten... Sadece sahanın içinde neler yapabileceğimi düşünmek istiyorum. Tüm takım arkadaşlarım da bunları düşünüyor. O yüzden işin sonunun nereye gideceğini düşünmeden sahaya çıkıp tüm maçlarımızı kazanmak istiyoruz. Geçmişte bir şeyler yaşanmışsa, onun cezai uygulamaları ne bilmiyorum ama biz bu sene şampiyon olursak, zaten direk Şampiyonlar Ligi'ne gideceğiz. Bunun önüne geçebilecek bir suçla karşı karşıya kalmayacağımıza inanıyorum. Ondan sonra geçen senedeki şampiyonlukla alakalı bir cezai uygulama olursa, o zaman konuşuruz ama ben o kadar yoruldum ki, sadece saha içine konsantre olmak istiyorum. Tüm arkadaşlarım da böyle düşünüyor.''
 
''Hedeflerimin arasında futbol yöneticiliği var'' 
 
Fenerbahçe'de futbol hayatını sonlandırmayı planladığını dile getiren Emre Belözoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
''Tabii, Fenerbahçe de benimle anlaşmak isterse. Arada çok ciddi bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Özellikle Aziz Yıldırım ile çok yakın bir ilişki olduğuna inanıyorum. Hedeflerimin arasında spor yöneticiliği var. Özellikle gelecek seneden itibaren bir eğitim almak istiyorum. UEFA'nın açmış olduğu programlar var. Ülkemizdeki üniversitelerin spor yöneticiliğiyle alakalı bölümleri var. Bunları değerlendirmek istiyorum. Şu anki yönetimle, bu görüşmeleri yapmamız gerçekçi olmaz. Çok çabuk şeyler olabiliyor. Fenerbahçe yönetimi 2 sene sonra değişebilir, 4 sene sonra bu yönetim kalabilir. Ben Fenerbahçe içinde, gerek aktif sporcu olarak, gerek futbol hayatımdan sonra hizmet etmek isterim.''
 
''40 yaşında bile çağırsalar Milli Takıma giderim'' 
 
Daha önce Milli Takımı bırakmayı düşündüğünü ifade eden Emre Belözoğlu, bu açıklamalarının hatırlatılması üzerine şöyle konuştu:
 
''Aslında bazen insan söylediği sözlerin arkasında durmak istiyor. Ben özellikle yeni jenerasyonun gelmesi adına bir dönem milli takımı bırakmayı düşündüm ama bu yaşanmışlıklar üzerinde son 2, 2.5 aydır benim de bireysel olarak yaşadığım şeylerden sonra, kimseyi mutlu etmek istemiyorum, yalnızca kendimi mutlu etmek istiyorum. Bu anlamda oynayabilirsem, 40 yaşında bile çağırırlarsa, Milli Takım'a giderim.''
 
''Aziz Yıldırım'ın bize, bizim ona inancımız devam ediyor'' 
 
Emre Belözoğlu, soru üzerine, futbolda şike iddiaları nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandıktan sonra Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile 1 kez görüştüğünü, yakın zamanda 1 kez daha görüşmeyi istediğini belirterek, şunları söyledi:
 
İnsanların anlamak istemediği bir şey var: Herkesin her an başına gelebilecek bir şeyle karşı karşıyalar. Buradan çıkıp kaza yapsalar belki aynı durumla kendileri karşı karşıya olacaklar. Ne yazık ki, çok acımasız bir toplum içinde yaşıyoruz. Ben Başkanımızın moralini çok iyi gördüm. O halde bile bize destek olmaya çalışıyordu. Takımımızın içinde bulunduğu durumda ayakta durmamız için bize telkinlerde bulunmaya çalıştı. Bizim ona inancımız onun bize inancı devam ediyor. İnanıyorum önümüzdeki süreç hem başkanımız hem Fenerbahçe adına çok iyi şekilde işler. Biz tekrar onu aramızda görürüz.
 
Agresiflik
 
Emre Belözoğlu, futbol sahasında agresif bir görüntü sergilemesine ilişkin, ''Sahanın içindeki benim kendi karakterimi yansıtmıyor. Saha içinde bir oyun karakterim olduğunu söyleyebilirim ama dışarıda, trafikte kaldım diye sinirlenmem, biriyle tartışmaya girdiğimde alttan alan benimdir ama iş oyuna geldiğinde sanki, kazanmaya ya da kaybetmeye, herhangi bir tavla mücadelesinde dahi biraz o zaman duygularımı kontrol etmede problem yaşıyor olabilirim'' ifadelerini kullandı.
 
Agresifliğimi kaybedersem futbolu bırakırım
 
''Ben bu agresifliğimi kaybedersem futbolu bırakırım'' diyen Belözoğlu, agresifliğin kendisi için olumlu ve olumsuz sonuçlara neden olduğunu, bundan sonraki kariyerinde ''oyunun içinde agresif'' olmayı istediğini belirtti. Belözoğlu, son 1 yıldır daha fazla kendini kontrol etmeye çalıştığını da ifade etti.
 
''Medyayla yapmış olduğum polemik tamamen çocukluktu'' 
 
Emre Belözoğlu, milli maçta basın tribününe yaptığı el hareketin hatırlatılması üzerine, o hareketi pişmanlık derecesinde değil ancak artık çok doğru bulmadığını dile getirdi. Belözoğlu, şöyle konuştu:
 
''Karşınızdakiyle eğer ilişkinizi bu dereceye, bu kadar muhatap olacak şekle getirirseniz (benim medyayla yapmış olduğum gibi), zaten onların o zaman istediğine gelirsiniz. Ben onu, o zaman yapmıştım. Şu an için, ben böyle bir hatayı yapmam. Çünkü kendimi, o dönem yaptığım için değersiz olarak hissetmişimdir. Ben kendimi orada onu yapacak kadar ve yahut benimle alakalı yapılan eleştirilere cevap verecek kadar değersiz hissetmiyorum. Ben işimi yapıyorum. Sadece işimi yaptığım için anılmak istiyorum. Geçmişte yapmış olduğum şeyler de vardır ama pişmanlık derecesine gelirsek, 'O dönem için bunu yapmasaydım' derim. Daha önce de dile getirdim zaten. Genç arkadaşlarıma benim yaptıklarımı yapmayın demişimdir. Benim o dönem için medyayla yapmış olduğum polemik tamamen çocukluktu. O dönem için bana çok doğru gelen bir çocukluktu. Şu an baktığımda çok değersiz hissettiriyor kendini''