Emine Erdoğan himayelerinde başlatılan "Sıfır Atık Projesi"nin,  Diyanet İşleri Başkanlığında "Sıfır Atık-Sıfır İsraf" temasıyla uygulanması  çalışmalarına ilişkin tanıtım toplantısı düzenlendi. Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu'nda yapılan toplantıda  konuşan Emine Erdoğan, programa katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığını, "Sıfır Atık" konusundaki gayretleri  nedeniyle tebrik eden Emine Erdoğan, "Çevreyle olan ilişkimiz, her şeyden önce  bir ahlak meselesidir. İslam'da çevreyi korumak, hayvanların hakkını gözetmek,  israf etmeden tevazu ile yaşamak bir seçenek değil, Müslüman olmanın gereğidir."  diye konuştu.

Emine Erdoğan, İslam'ın, nazarları sürekli tabiata çevirmeyi isteyen  bir inanç sistemi, insan için doğa ile uyum içinde yaşamanın bir zaruret olduğunu  anlattı. Tüm insanlığın olduğu gibi Müslümanların da tabiatla imtihanının hayli  zor geçtiğini belirten Emine Erdoğan, şöyle konuştu:

"Her şeyden öte, insan doğanın parçası mı yoksa efendisi mi? Bu konuda  bir zihin karışıklığı içinde olduğumuzu görüyorum. Maalesef eşref-i mahlukat  olmayı, tabiata tahakküm kuran efendi olmak ile karıştırdık. Gazete  manşetlerimiz, hayvanlara işkence konusundan geçilmiyor. Su kaynaklarını yok  etmenin doğurduğu sonuçlarla hesaplaşıyoruz. Oysa yaratılmış her zerrenin,  Rabb'ini tesbih ettiği kainatta, çevre ahlakı yüksek bir nezaket gerektirir.  Ağaca su vermek, ağacın hakkını gözetmektir. Sulara zehirli atık atmamak, suyun  hakkına riayettir. Enerji kaynaklarını doğru kullanmak, gelecek nesillerin  hakkına saygıdır."

"1 KİLOGRAM EKMEĞİN İSRAFI 1,6 LİTRE SUYUN DA İSRAFI DEMEK"

Emine Erdoğan, Müslümanlar olarak israf meselesini şahsi tüketimlerin  ötesinde, daha geniş anlamıyla görebilmek gerektiğini de vurgulayarak, şöyle  devam etti:

"Ay sonunda elektrik, su, gaz faturalarımız düştüğünde israftan  kaçınmış olmuyoruz. 1 kilogram ekmeğin israfı, onu yapmak için kullanılan 1,6  litre suyun da israfı demek. 1 pamuklu tişörtün israfı, onun üretimi için  harcanan 2 bin 700 litre suyun da israfı demek. Biz, sadece kendi çeşmemizden,  ampulümüzden, soframızdan değil, yeryüzünde halife olmanın sorumluluğunu  taşımaktan mesulüz. Afrikalı bir çocuğun, temiz su bulamadığı için maruz kaldığı  hastalıkları çocuklarımıza doğru anlatabilirsek, 1 dilim ekmeğin undan çok daha  fazla anlamı olduğunu da kavratmış oluruz."

Bu bilincin yerleşmesinde Diyanet İşleri Başkanlığına çok önemli  görevler düştüğünü dile getiren Emine Erdoğan, camilerin, vatandaşları çevre  konusunda da duyarlı hale getirecek geniş bir iletişim ağına sahip olduğunu  vurguladı.

Çevre kirliliğinin ya da israfın sebeplerinin sadece kimyasallar,  silahlanma ve kaynakların fütursuzca kullanımında aranamayacağını vurgulayan  Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunlar yalnızca hastalık belirtileridir. Bu koşulları oluşturan ve  çevreyi yok olmakla burun buruna getiren sebepleri, zihniyette aramak gerekir.  Şayet bizi özümüzle buluşturacak 'rafine Müslüman aklına' geçişi başarmazsak,  yalnızca hastalığın belirtilerini baskılamış oluruz. Bu güzel dinin emir ve  yasaklarına baktığımızda insan, dünyadaki en büyük çevreci ekolün, en ateşli  hayvan hakları savunucularının ümmetimizden çıkmasını bekliyor. Fakat üzülerek  görüyoruz ki durum böyle değil, 2010'da yapılan bir araştırmaya göre, 2,5 milyon  hacı kutsal topraklarda hac ibadetini ifa ediyor ve ardında 100 milyon plastik  şişe bırakıyor. Üzülerek belirtiyorum ki çevre konuları söz konusu olduğunda,  uluslararası platformlarda İslam'ın çevre ahlakı için söylediklerinin sesi henüz  yeteri kadar gür çıkmıyor."

Emine Erdoğan, Hazreti Muhammed'in hayatını, doğaya ve hayvanlara  karşı olan tutumunun iyi anlatılmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"İsraf, gündelik pratiğimiz olmuşsa sahabe efendilerimizi tanımıyoruz  demektir. Çocuklarımıza kanaat etmeyi öğretememişiz demektir. Oysa kanaat demek,  sürdürülebilirlik demek. Umuyorum ki bu güzel projenin bir sonraki adımı,  İslam'ın çevreci kimliğini uluslararası platformlarda tanıtmak olur. Bu gerçekten  hareketle, Diyanet İşleri Başkanlığımızın, çevreci bir hac organizasyonu ile tüm  İslam ülkelerine örnek olmasını bekliyoruz. Türkiye, yeşil bir hac ibadeti  yanında hayvan hakları, sıfır açlık, israf, sıfır atık, sürdürülebilirlik gibi  konularda manifestolar yayınlayarak tüm Müslüman toplumlara liderlik yapabilir."

Aslında tüm insanlığın ekolojik bir bunalımla karşı karşıya olduğunu  aktaran Emine Erdoğan, bazı temel soruların cevaplarının doğru verilmeyip,  meselenin kökenine inilmediği takdirde gerçekçi çözümler bulunamayacağına işaret  etti.

İnsanoğlunun ihtiyaçları için tabiattan faydalanmakla, onun hakkına  riayet arasında dengeli bir yaşam kurmakla sorumlu olduğunu vurgulayan Emine  Erdoğan, modern hayatın sunduğu yaşam kültürünü, kendi inanç ve değerler  filtresinden geçirmek gerektiğini söyledi.

"Kendimize şimdi çeki düzen vermezsek, çocuklarımıza miras  bıraktığımız yorgun ve tükenmiş dünya için verecek bir cevabımız olmayacak."  uyarısında bulunan Emine Erdoğan, "Diyanet İşleri Başkanlığımızın Sıfır Atık,  Sıfır İsraf girişiminin, topluma yeni bir bilinç aşısı olacağına inanıyorum. Bu  çabanın bütün emektarlarını kutluyorum." ifadesini kullandı.

Konuşmaların ardından Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Emine  Erdoğan'a tablo hediye etti.