Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Çeçen, mümkün olduğunca döviz riskinden arındırılmış bir enerji piyasası oluşturulmaya çalışıldığını belirterek, "Sektörün bankalara 7 milyar dolar yükümlülüğü var. Kurdaki 10 kuruşluk bir yükseliş, borcumuzun 700 milyon lira artması anlamına geliyor." dedi.

Elektrik dağıtımındaki gelişmeler konusundaki soruları yanıtlayan Çeçen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın geçen hafta 8. Türkiye Enerji Zirvesi'nde açıkladığı, sektöre ilişkin yapılacak çalışmaların önemini vurguladı.

Bakan Albayrak'ın mümkün olduğunca döviz riskinden arındırılmış bir enerji piyasası oluşturulması için hareket edildiğini aktardığını hatırlatan Çeçen, "Konuşmadan benim anladığım, dağıtım sektörü için düşünülen tedbirlerin odağında müşteri memnuniyeti ile kamu menfaati yer alıyor. Bakanımız, 'kazan-kazan' dedi. Yani hizmeti iyi sunar, kaliteyi yükseltir, müşteri memnuniyetini artırırsan, başarılı olursan ödülü hak edersin." diye konuştu.

"10 kuruşluk yükselişin bedeli 700 milyon lira"

Çeçen, sektörde döviz riskinden kaynaklanan sorunlar olduğunu ve bunun tüm elektrik sektörünü doğrudan etkilediğini belirterek, şunları kaydetti:

"Sektörün bankalara 7 milyar dolar yükümlülüğü var. Kurda 10 kuruşluk bir yükseliş, borcumuzun 700 milyon lira artması anlamına geliyor. Özelleştirme sonrası bizler elektrik şebekesine çok büyük yatırımlar yapıyoruz. Yatırımları, 10 yılda geri aldığımız için de ancak döviz kredileri ile yapabiliyoruz. Özelleştirmeyle 'yatırımlar duracak' denildi. Hayır, 3 katına çıktı. Yılda 10 bine yakın büyüklü küçüklü yatırım projesi gerçekleştiriyoruz. Hani hep kullandığımız şekliyle Edirne'den Kars'a tüm ülkede en ücra köyden İstanbul'un, İzmir'in merkezine her yerde biz varız, olmalıyız da... Elektrik dağıtımında bu yıl 5 milyar lira yatırıma ulaşacağız. Bu yatırımlar tamamlandıkça hizmet kalitesi de memnuniyet de artacak."

"Gelecekte bildiğimiz elektrik işini unutacağız"

Sektörün teknolojik gelişmeler ışığında dönüşüm yaşadığını ve bu kapsamda Türkiye'nin Akıllı Şebekeler Yol Haritası'nın yıl sonuna tamamlanacağını dile getiren Çeçen, 2018'de teknoloji yatırımlarıyla müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitesine ilişkin kamu ve özel sektör olarak daha detaylı bilgi sahibi olacaklarını anlattı.

Çeçen, teknolojinin hızla değiştiğine ve ucuz olmadığına dikkati çekerek, "Kırk defa düşünüp bir defa adım atmak gerekiyor. Bir de akıllı teknolojiyi olabildiğince Türkiye'den almalısın ki bir taşla iki kuş vurasın. Hem şebeke akıllansın hem de Türkiye'de istihdam ve katma değere faydan olsun. Kolay değil. Takvim vermek gerekirse '2020'ye kadar eski şebekeyi yenileceğiz, 2020 sonrasında şebekeyi akıllandıracağız' diyebiliriz. Bunlar kısmen iç içe geçiyor tabii." değerlendirmesinde bulundu.

Cep telefonları ve bilgisayarlarda yaşanan büyük teknolojik değişimlerin elektrikte de etkili olacağına değinen Çeçen, "Gelecekte bildiğimiz elektrik işini unutacağız, 10 yıl sonra elektrikli araba almak değil de almamak yadırganacak. Herkesin çatısında elektrik üretim tesisi olacak. Kişi başına tüketim enerji verimliliği sayesinde azalacak." dedi.

"Elektrikte kritik teknoloji depolamada"

Çatılarda güneş enerjisi potansiyelinin de bu kapsamda önemli olduğunu vurgulayan Çeçen, özellikle Konya ve civarı, Akdeniz ve Güneydoğu illerinde bir evin elektrik ihtiyacını çatısından karşılamasının mümkün olduğunu söyledi.

Bugüne kadar bu teknolojilerin yaygınlaşmamasının en önemli sebebinin maliyetler olduğunu aktaran Çeçen, şöyle devam etti:

"Bir de proje hazırlatmak, izin almak gibi idari işlemler geçmişte engeldi. İki yıldır bunlar kolaylaştırıldı, daha da kolaylaştırılıyor. Sistem kurma maliyetleri de hızla düşüyor. Evinin çatısına güneş paneli koyarak elektrik üretmek isteyen bir kişi için maliyetler 5 sene içinde neredeyse yarı yarıya düştü. Bugün sorun şebekeye elektrik satışı. Şimdi bir vatandaşımız Alanya'daki yazlığının çatısına sıcak suyun yanına elektrik paneli de koydu. Elektrik üretecek bir kısmını tüketip fazlasını şebekeye satacak. Böylece yaptığı masrafın belli bir zamanda geri gelmesini hesapladı. Bu elektriği kim alacak? Dağıtım şirketlerinin ödeme yapabilmesi için bana bir fatura verilmesi lazım. Kişi yatırımı evin çatısına yaptı, mükellef değil ve fatura kesemiyor. Gider makbuzu karşılığında alabiliyorum ama onda da stopaj yükü çıkıyor, hesaplar şaşıyor. Denebilir ki 'satmasın sadece kendi tüketimi için yapsın'. O zaman da pahalıya geliyor. Zaten yazlıkta 3 ay kalınıyor, sonra hiç tüketim yok ama üretim olacak. Depolama teknolojileri ucuzlayınca satma ihtiyacı duymadan da birçok kişi çatı panelleriyle kendi elektriklerini üreteceklerdir."

Çeçen, elektrikte kullanım fazlası enerji açısından en değerli Ar-Ge ve yakın geleceğin en kritik teknolojisinin depolama teknolojileri olacağını sözlerine ekledi.