Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Cebeci Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer Akyürek, kalıcı atrial fibrilasyonun toplumda en sık rastlanılan ritim bozukluğu olduğunu ifade ederek, özellikle 65 yaş üstü kişilerde görüldüğünü belirtti.

Kalp çarpıntısı, efor performansında düşüş, bayılma ve fenalık hissi gibi semptomların, ritim bozukluğunun en önemli belirtisi olduğunu ifade eden Akyürek, “Her 100 kişiden 1'inde görülen, atrial fibrilasyonda gerekli ilaçların kullanılmaması durumunda kalpte oluşan pıhtı beyne kadar gidip felce neden olabiliyor. Bu inmelerin en önemli sebebi. Bunun yanında hasta doğru şekilde tedavi edilmezse, kalp yetmezliği oluşabiliyor ve hasta hayatını kaybedebiliyor” diye konuştu.
Özellikle ataklar şeklinde olan atrial fibrasyonunda, kalbin sol kulakçığında ritim bozukluğuna neden olan anarşik odakların bulunduğunu anlatan Akyürek, bu odakların iki şekilde ortadan kaldırıldığını bunlardan birinin halkın “yakma” diye bildiği radyo frekans yöntemi olduğunu ifade etti.

KOMPLİKASYON İHTİMALİ DAHA DÜŞÜK

Diğer yöntemin de son yıllarda kullanılmaya başlanan cryo ablasyon yöntemi olduğunu belirten Akyürek, iki yöntemin etkinliğinin birbirine çok yakın olduğunu ancak cryo ablasyon da komplikasyon ihtimalinin daha düşük göründüğünü söyledi.

Cryo ablasyon Türkiye'de yeni bir yöntem olduğunu ve sadece belirli merkezlerin yapabildiğini ifade eden Akyürek, şunları kaydetti:
“Biz hastanemizde uyguladığımız bu yöntemle kasıktan kalbe girerek, bir balon yardımıyla ritim bozukluğuna neden olan anarşik (ektopik) odakları eksi 40-50 derecede dondurarak ortadan kaldırıyoruz. Hastaların yüzde 80'i ilaç kullanmadan normal ritminde kalabiliyor. Hasta, ritim düzenleyici ilaçların risklerinden kurtuluyor. Ve bir gün içerisinde evine gidebiliyor. Böylece ritm bozukluğu ilaçsız tedavi ediliyor. Hastanın çarpıntıları geçiyor ve yaşam kalitesi artıyor.”

KAN SULANDIRICI İLAÇLAR İHMAL EDİLMEMELİ

Atrial fibrilasyon tedavisinde felç riski yüksek hastalara uygun görüldüğü taktirde kan sulandırıcı ilaçlar verildiğini ifade eden Akyürek, “Bu kan sulandırıcı ilaçlarda kan takibi olması gerekiyor. Bu da hastalara zor geliyor. Yeni bir takım kan sulandırıcı ilaçlar var. Bunlarda eski kan sulandırıcı ilaçlarda olduğu gibi kan takibine gerek yok” diye konuştu.

Atrial fibrasyonda hastalar uygun şekilde kan sulandırıcı ilaç kullanmazsa felç riskinin arttığını anlatan Akyürek, şunları ifade etti:
“Hastalar kan sulandırıcı ilaçları kullanmak istemiyor. Bu durum yüksek riskli hastalarda karşımıza felç olarak çıkıyor. Kan sulandırıcı ilaçlar hastanın felç riskine göre veriliyor. Felç riskini arttıran durumlar hastanın; kalp yetmezliği olması, koroner kalp hastası olması, yaşının 75 üstü olması, kadın olması, vasküler hastalığı olması, hiper tansiyonun olması. Bunlardan en az biri bile olsa hastaların bu ritim bozukluğunda varsa kan sulandırıcı ilaç kullanması gerekir. Halk şunu düşünüyor aspirin kullanarak veya klopidogral kan sulandırıcı ilaçlar kullanarak bu ritim bozuklunda felç riskini kesinlikle azaltmıyor hastalara buna güvenip felçten korunduklarını zannetmesinler. Güçlü kan sulandırıcı ilaçlar kullanmalılar.”