Ayça İnci "Yengeç Oyunu" filmiyle uzun bir aradan sonra karşımızda. Bu süreyi nasıl geçirdiğini konuşurken, bütün oyuncuların sandığınız gibi ışıltılı bir hayat yaşamadığını anlattı: “Evimi krediyle aldım, ödeyemezsem satarım.” Oyuncuların çoğunluğa kıyasla daha rahat bir yaşam sürdüğü düşünülür nedense. Oysa Ayça İnci"nin anlattıkları, dertlerin herkes için ortak olduğunu hatırlatıyor. "Yengeç Oyunu" filmiyle yeniden karşımıza çıkan İnci"yle oyunculuğun arka bahçesinde dolaştık...

Evde oturup beklediğiniz en uzun dönem hangisiydi?

Son bir buçuk yıldır, birkaç sinema projesi dışında evde oturuyorum.

ÇOCUK HAYALİ BİLE KURAMIYORUM

Evde oturduğunuz dönemde nasıl para kazanıyorsunuz?

Kazanamıyorsun, hazırdan yiyorsun. İş kurmak istesen, “Ya o anda iyi bir proje gelirse” deyip erteliyorsun. Ev yemekleri dükkanı ya da kafe açmak isterim, ama bir dizi projesi gelse

Asıl diziler para kazandırıyor değil mi?

Eskiden öyleydi. Şimdi dizilerde de o furya bitti. Kriz bahane edilerek fiyatlar yarıdan da aşağıya çekildi.

Geleceğe dair plan yapabiliyor musunuz? Ya da nasıl yapıyorsunuz?

Geleceğe dair tek planım, son nefesime kadar oyunculuk yapmak. Maddi olarak bir plan yapmam imkansız. Kuzguncuk"ta bir evim var, onun kredisini ödüyorum. “Belki ileride onu satıp güneyde bir taş evde yaşarım” diye hayal kuruyorum. Bırakın maddi şeyleri, çocuk doğurmak gibi konuların bile hayalini kuramıyorum. Ama beş yıl daha kariyer yapmak istiyorum.

Yakınlarda yeni bir projeniz var mı?

Bir sitcom projesi var. Kanal satın alırsa, yakında orada oynamaya başlayacağım. Yazın da da devam edecek.

Yaşamak için neden Kuzguncuk"u seçtiniz?

Çocukluğum Üsküdar"da Acıbadem, Koşuyolu gibi yerlerde geçti. Şimdi Kuzguncuklu'yum. Burası Cihangir"in Anadolu Yakası versiyonu. Karşı taraf kadar kaosu yok ama karşı taraf kadar da özgür.

Komşularınızla görüşüyor musunuz?

Olmaz mı? Ailem gibi oldular. Geçen gün mercimek köftesi yaptım, manavımıza kadar herkes bu köfteden tattı.

Geleceğe dair kuşkularınız varken, ev almaya nasıl karar verdiniz?

Üç yıl önce kredi de alarak sahip oldum bu eve. İşler iyi gittiği müddetçe ödemeye çalışacağım. Gücüm yetmezse, bunu satıp daha küçük bir ev alabilirim. B planım var yani.

Kendinizi güvende hissetmeyi seviyorsunuz değil mi?

Tabii ki. Boğa burcuyum. Ayağım toprağa basmalı.

Başınızdan daha önce bir evlilik geçti. Şimdi evliliğe nasıl bakıyorsunuz?

Olsa da olur, olmasa da. Büyük hayallerle evlenip iki ay sonra boşanmaktansa hiç evlenmem daha iyi. Çevremde 40 yıldır birlikte olup, hiç evlenmemiş çiftler var. İnsanlar

Çevrenizde tahammülsüzlük sorununu çözebilmiş çift var mı?

Var. Ben de kendi ilişkimde çözmeye çalışıyorum.

Oyuncuların çoğunluğa kıyasla daha rahat bir yaşam sürdüğü düşünülür nedense. Oysa Ayça İnci"nin anlattıkları, dertlerin herkes için ortak olduğunu hatırlatıyor. "Yengeç Oyunu" filmiyle yeniden karşımıza çıkan İnci"yle oyunculuğun arka bahçesinde dolaştık...

ERKEKLER BU FİLMİ İZLESİNLER Kİ, KADINLARI ÜZMESİNLER

"Yengeç Oyunu" size göre ne anlatmak istiyor?

Adaleti sorguluyor. Filmlerin sonunda hep iyiler kazanır, oysa gerçek hayatta kazın ayağı öyle değil. Bu film, gerçek hayata daha yakın. Gerçi bir kadın
filmine dönüştü. 100 yıl önce işlenmiş bir ci na yet var. Ölen bir ebe ve onu öldüren kişi, “Fahişeydi” diyerek kurtulmuş. Anlıyoruz ki, 100 yıl önceyle 100 yıl sonraki kafalar arasında en ufak değişiklik yok.

“Bu fil mi kadınların görmesi gerek” mi diyorsunuz?

Ben "Yengeç Oyunu"nu asıl erkeklerin seyretmesini istiyorum. Bu filmi anlarlarsa kadınları üzmemeyi de öğrenebilirler.

Ali Özgentürk gibi usta bir yönetmenle çalışmak nasıldı?

Zor bir insan olduğu söylenmişti bana. Ama ben de zorluklardan güzellikler çıkabileceğine inandığım için kanımız uyuştu. Tüm titizliği başarı
içindi.

Bir ay mı sürdü çekimler? Kısa değil mi?

Türkiye"de filmler en fazla bir-iki ayda çekiliyor. Maliyet hesabı yapılıyor muhakkak... Tabii. Konaklamadan yemeğe kadar her şey prodüksiyonun içinde. Ve bu işler çok pahalı.

Sinema eleştirmenleri filmin kurgusuna dair çok eleştiride bulundu...

Eleştirileri okuyorum. İzlediğim herhangi bir film hakkında çok olumsuz eleştiriler yazılmış olabiliyor, ama ben o filmi beğenebiliyorum. Bazı fimlerin kurgusu iyidir, senaryosu kötüdür; çekim mekanları iyidir, müzikleri kötüdür. "Yengeç Oyunu"nun konusunu çok sevdim.

14 YAŞINDAN BERİ EGOMLA SAVAŞIYORUM

Egolarımız arkadaşlık ilişkilerimizi nasıl etkiliyor?Bize benzesinler, bizim gibi düşünsünler istiyoruz. Sonra da bin tane kusur buluyoruz. 14 yaşından beri egomla savaşıyorum. Yazı yazıyorum, kedimi seviyorum.

Neler yazıyorsunuz?

Kısa öyküler. Yayımlanmamış, belki de hiç yayınlanmayacaklar. Başkalarının hayatı, sistem, dünyaya ait sorgulamalar var. Bir tek arkadaşlarım okuyor. Habire yazıp, onların beynini şişiriyorum.

Peki, röportaja başlamadan konuştuğumuz Mevlana ve Kuantum merakınız nereden geliyor?

Küçükken astronot olmak isterdim. Bilim Teknik Dergisi okumaya o zaman başladım. Sonra Carl Sagan"la devam ettim. Castena"dan Mevlana"ya kadar uzandım. Oyunculuğu dedem, babam, halam oyuncu olduğu için seçmedim. İstediğim her mesleği yapabileceğimi anladığım an oyunculuğu seçtim.

Gazeteport