Güleç, yaptığı yazılı açıklamada, dünya genelinde var olan tüm sektörlerde olduğu gibi mobilya sektöründe de rekabetçi olmanın yolunun, üretim teknolojisinden Ar-Ge'den ve tasarımdan geçtiğini kaydetti.

Bu noktada endüstri 4.0 ve nesnelerin internetinin, başta Almanya olmak üzere birçok ülkede mobilya sektöründeki üretim şartlarını ve maliyet yönetimi unsurlarını yeniden tanımladığını aktaran Güleç, sektörün Asya'daki devasa üretim çarkının yanı sıra ABD ve Avrupa'daki teknolojik açılımlarla mücadele ettiğini belirtti.

Güleç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sektörümüz üretim teknolojilerini her yıl geliştiren, inovasyon ve tasarım yoğun bir yapıya sahip. Bu durum, iç pazarın henüz olgunlaşma evresine girmediği düşünüldüğünde, kısa sürede hız kat etmemizi ve diğer sektörlerden daha hızlı büyümemiz sonucunu getiriyor. Bunun yanı sıra mobilya sektöründe olduğu gibi kültürel ve tarihsel motifler de ürünlerimizin tasarım değerini yükseltmektedir ve onları küresel vitrinde önemli bir yere yerleştirmektedir. Türk mobilyası kendine biçilmek istenen 'Çin'den kaliteli, Avrupa'dan ucuz' algısını yıkmış durumdadır. Bunu sağlayan faktörler ise her yıl artan üretim teknolojimiz, akıllı mobilya kümelerimiz ve nitelikli iş gücümüz olarak öne çıkmaktadır."

Türkiye mobilya sektöründe Ar-Ge ve tasarım harcamalarının her yıl arttığını ama istenilen seviyede olmadığını vurgulayan Güleç, şunları kaydetti:

"Türkiye mobilya sektörü gelişmiş mobilya ülkelerine göre pazarlama ve markalaşmada arzu edilen seviyenin altında. Hal böyle olunca tasarım-yoğun ve pazarlama değeri yüksek mobilyaların kilogram başı fiyatlarını istediğimiz seviyeye çekemiyoruz. Çin, Vietnam gibi rakiplere göre iş gücü maliyeti açısından dezavantajlı bir durumdayız. İki yönlü baskıya rağmen, Türk mobilyası kendine biçilmek istenen 'Çin'den kaliteli, Avrupa'dan ucuz' algısını yıkmış durumdadır. Bunu sağlayan faktörler ise her yıl artan üretim teknolojimiz, akıllı mobilya kümelerimiz ve nitelikli iş gücümüz olarak öne çıkmaktadır."