"Kurşun Yarası", "Misi" gibi reytingleri yüksek dizilerde rol aldıktan sonra, bir süredir "Benim Annem Bir Melek" dizisinde oyunculuğunu konuşturan Ayçin İnci, kendisi gibi oyuncu olan eşi Ahmet Mümtaz Taylan"dan tavsiyeler aldığını gizlemiyor. Oyunculuğun eğitim gerektirdiğini de söyleyen İnci ile mesleğini ve özelini konuştuk...

"Benim Annem Bir Melek"te Nalan olarak ekrana geliyorsunuz. Nalan hakikaten saf birisi mi, yoksa oynuyor mu? Çünkü zaman zaman hiç kimsenin aklına gelmeyen şeyler onun aklına geliyor da... Nalan"ı bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Nalan çok iyi niyetli, çocuksu ve saf bir karakter. O yüzden de oynaması hiç mümkün değil; olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan birisi. Onun bu çocuksuluğu çok sevildi. Nalan"ı oynamak da benim için çok keyifli ve eğlenceli. Özellikle çocuklar Nalan"ı çok seviyor. Sanırım Nalân"ı kendilerine yakın buluyorlar. Çocuklar evin neşesidir ya, Nalan da Turuncu Ailesi"nin evinin neşesi. Her eve bir Nalan lazım. Nalân"ı oynamak bana çok iyi geliyor.
Deşarj mı oluyorsunuz?
Evet. Normal hayatta üzerime biriken tüm stresten Nalan beni kurtarabiliyor. Setten keyifle ayrılıyorum ve sete geleceğim diğer bir iş gününü sabırsızlıkla bekliyorum.
Genelde oyuncular setten eve yorgun gider ama sizde tam tersi oluyor, dinlenmiş olarak gidiyorsunuz.
Nalan karakteri, fazla efor sarf etmemi gerektiren sahnelerde bile beni yormuyor, diri tutuyor. Elbette eve yorgun gidiyorum ama oyunculuğumu geliştirmem de büyük bir etken olan böylesine "farklı" bir rolü oynamaktan aldığım keyif, fiziksel yorgunluğumu aklıma bile getirmiyor.
Sokaktaki büyüklerin tepkisi nasıl?
Tabii ki dizimizi sadece çocuklar izlemiyor. 7"den 70"e bir izleyici grubu olduğunu reyting sonuçlarından da anlıyoruz. İzleyici çok sevdi, çok beğendi "Benim Annem Bir Melek" i. Bütün karakterler birbirinden farklı. Hepsinin ayrı ayrı hayranları oluştuğunu gözlemliyorum internetten. Dışarıda da, internet forumlarında da en çok konuşulan, oyunculuklarla ilgili beğeniler... Bir de ekibimizin uyumunun ve sıcaklığının ekrandan izleyiciye geçtiğini söylüyorlar. Zaten aramızdaki uyum ve birliktelik, karakterlerin bu kadar doğala yakın canlandırılması, yaptığımız işin sıcaklığı, ekibimizin birbirini önemsemesinden, saymasından ve sevmesinden kaynaklanıyor.
Size Nalan"la ilgili önerileri oluyor mu?
Bu kadar saf bir karakteri canlandırmakta zorlanıp, zorlanmadığımı soranlar oluyor. Bir karakter oynadığımız zaman o karakterle özdeşleştirilebiliyoruz. Tabii ben daha önce dört tane drama dizisinde oynadığım için, o karakterleri hatırlayanlar, Nalan gibi olmadığımı biliyorlar. Önerilerden çok, sorular soruyorlar; “Nalan evlenecek mi?”, “Evlenirlerse nerede oturacaklar?” gibi...
Yıllar önce rahmetli dedeniz Bilal İnci, hep kötü adam rollerinde oynadığı için özel hayatında da kötü adam olarak düşünülürdü. Siz de aynı sorunu yaşıyorsunuz sanırım.
Evet. Rahmetli dedemle karşılaşıp tanıştıklarında “Biz sizi kötü bilirdik. Meğer ne iyi adammışsınız” derlerdi.
Benim karşılaştığım durum da aynı. Sizinle tanıştıkları zaman o karakterin içeriğini, sizde görmek istiyorlar, göremediklerinde de şaşırıyorlar. Yolda karşılaşıp ayaküstü sohbet ettiğim yaşlıca bir hanım, sohbetin sonlarına doğru, “Yahu sen meğer ne akıllı, ne zeki kızmışsın, bravo” dedi.
Nalan, Metin"le evlenebilecek mi?
Hiç bilmiyorum. Metin, Nalan için çeşitli oyalama taktikleri kullanıyor. Nalan"ın gönlü olsun diye gelinlik bakmaya gidiyorlar, damatlık satan mağazaları geziyorlar, tabii hayallere dalan Nalan esas meseleyi hep unutuyor. Metin"in, annesi Neriman"ın Nalân"a da kaynanalık yapmasıyla ilgili endişeleri var. Bence böyle gayet iyi ve eğlenceliler. Aslında senaristimiz Vasıf Küçükoruç"tan başka kimse, ileriki bölümlerde ne olacağını bilmiyor.
Nalan"a benzer yönleriniz var mı?
Hiç bir yönüm yok. Belki çocuksuluğum diyebilirim. Kaç yaşıma gelirsem geleyim benim de içimde bir çocuk var. Onun ölmesini de hiç istemiyorum. Tek benzeyen yönüm bu olabilir.

"KISMETSE, BİZİM DE BEBEĞİMİZ OLACAK"
İki yıl önce Ahmet Mümtaz Taylan"la evlendiniz. Çocuk düşünüyor musunuz?

Şu anda ikimiz de çok yoğun çalışıyoruz, birbirimizi görmeye vakit bulamıyoruz. Çocukları çok seviyoruz ve elbette anne-baba olmayı düşünüyoruz. Kısmetse birkaç sene sonra bizim de bebeğimiz olacak.

MİLLİYET