Hande Ataizi, kombinezoon.com isimli moda sitesine stil sırlarını anlattı. 'Gece giydiğini gündüz de giy' tavsiyesinde bulunan oyuncu, "Damalı eşek gibi giyinmem" diyor..

Su sıralar Amerika'da olan Hande Ataizi, moda sitesi 'kombinezoon.com'un sorularını yanıtladı. Modada marka takıntısı olmadığının altını çizen Ataizi, "Yaşam biçimimle orantılı değişimler yaşadım ama hepsi bendim ve her dönem kendimi rahat ve güzel hissedeceğim kıyafetleri tercih ettim. Etraftan bağımsız, sadece bana ve moduma uygun olanı tercih ettim" dedi.

* Yeni sezona bakış açınız nedir? Neler dikkatinizi çekiyor?
Birkaç senedir bütün dönemler birbirine karışmış bir vaziyette... O nedenle artık daha özgün tasarımlar revaçta. Vazgeçilmezler arasında Bottega Venetta markası, gerek çanta gerek giyim olarak favorilerim arasında yer alıyor. Onun dışında Gary Graham avangard stiliyle büyüleyici... Artık büyük ve takım parçalar almak yerine, daha tamamlayıcı ufak şeyleri tercih ediyorum.

30 VE 50'LERDEN İLHAM ALDIM
* Stil ikonlarınız kim?
Stil ikonum olarak adlandıracağım biri yok. Ama hep eski filmlerden ilham almışımdır; özellikle 1930'lar ve 50'lerin kadınlarına benim ikonlarım diyebiliriz.

* Giydiğiniz markanın ne olduğunun anlaşılmasını ister misiniz?
Marka olarak belirgin olmasını istemem, öyle damalı eşek gibi... Stilinden, tarzından, çizgisinden hangi markaya ait olduğunun anlaşılmasını isterim.

* Modaya dair en büyük keşfiniz nedir?
Bir keşif yaptığımı düşünmüyorum ama en çok keyif aldığım şey, vintage tarzı kıyafetler diyebilirim. 'Vintage'a dair yaptığım en büyük keşif ise Londra'daki meşhur One mağazası. Nasıl güzel parçalar var, anlatamam... Oraya gittiğimde her şeyi almak istiyorum. Bir de modelleri geçmiş eski etek ve ceketlerime iyi bir terzi sayesinde yeni modeller katıyorum ki, bunlar da benim küçük keşiflerim oluyor!

AYAKKABIM OTELDEN ATILDI!
* Dekolte sizce nereye kadar olmalı? Nasıl bir dekolteden hoşlanıyorsunuz ve sizin için seksi olan nedir?
Benim için seksi olmayanı söyleyeyim; insanların çirkin yerlerini ısrarla açmaları! Bence silüet, görünenden daha seksidir.

* "Ben bunu nasıl aldım?" dediğiniz parçalar var mı?
Sanki banka memuresiymişim gibi zamanında aldığım ceket-pantolon takımlara çok gülüyorum. Ama onları dizilerde kullanıyorum. Özellikle kaymakam ve iş kadını rollerinde, hepsi çok işime yaradı.

* Kendi tarzını oturtmaya çalışan birine vereceğiniz stil tavsiyesi ne olurdu?
Benim vereceğim en önemli tavsiye "Kimseyi umursama!" olurdu. Gece giymek istediklerini ara sıra gündüz giy" derdim. Çünkü gündüz şık olmak, bence geceden daha önemli. Ben gece giyilecek ayakkabıları, özellikle gündüzleri giyiyorum.

* Ayakkabıyla ilgili ilginç bir hikayeniz var mı peki?
Bir gün kıskançlık yüzünden çıkan bir tartışma sonucu, çok sevdiğim ayakkabım bir otelin 20'nci katından aşağı atıldı ve maalesef bulmak kısmet olmadı! Ama öbür teki evde, salonumda küçük bir kafesin içinde duruyor. Dolayısıyla benim de evimde kendimin yaratmış olduğu bir çağdaş sanat galerim var artık....

HERMES ÇOK PAHALI!
* Hermes markası size ne ifade ediyor? Sizce her kapıyı açar mı?
Hermes çantalar ve özellikle bu markanın Birkin modeli, çok sevdiğim ve beğendiğim bir tasarım... Ama son zamanlarda fiyatından dolayı bir statü sembolü oldu. Bence özgürlüğünü yitirdi! Herkesin kolunda olan bir şeye, çıkarıp 6 bin Euro veremem veya bir sene listede bekleyemem. Hermes'e ayıp olmasın ama herkese de bunu söylüyorum...

* Aksesuvarda pahalı ve ucuzu karıştırıyor musunuz?
Aksesuvar konusunda kemer hariç biraz özürlüyüm aslında. Çok bağlı olduğum birkaç takı dışında çok zor seçerim. Özellikle antika ve art deco takıları çok seviyorum.

* Sahte ve taklit aksesuvarlar hakkındaki düşünceleriniz neler?
Şöyle söyleyeyim, bu dünyada herkes güzel giyinmeyi hak ediyor ve en ucuz dizaynır çanta 2 bin dolardan başlıyor. Kıymayan da alsın ve mutlu olsun diyorum.

* Pahalı ve ucuz markaları karıştırır mısınız?
Kesinlikle karıştırırım. Çünkü önemli olan yakıştırmak. Zaten ucuz dediğimiz markalar daha özgün ve yenilikçi... Mesela; H&M'i çok beğeniyorum.

SABAH