"Bir memlekette yurdun her tarafı istilaya uğradığı zaman, kadınlar ateş altında erkeklerle beraber omuz omuza çalışırlar, elbette bu varlıkların (Kadınların) yurdun her köşesinde ve her tabakasında söz söylemeye hakları vardır." (Mustafa Kemal Atatürk)

Osmanlı döneminde adı anılmayan, adeta ikinci sınıf insan muamelesi gören kadınlar milli mücadele döneminde cephede erkeklerle birlikte çarpışarak erkeklerden farkları olmadığını göstermiştir. Yıkılan imparatorluk sonrası kurulan genç cumhuriyet kadınlarımızın hak ettiği değeri almasında önemli rol oynamıştır. Cumhuriyetin ilanından sonraki süreçte kadınlarımız erkeklerle aynı haklara kavuşmuşlardır.

Son yıllarda sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok alanında kadına ve çocuklara karşı şiddetin artması başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere çeşitli düzenlemelerin yapılmasına neden olmuştur. Ayrıca merkezi yönetim ve yerel yönetimler kadın hakları konusunda çalışmalar yapmaktadır. Yerel yönetimlerin bu doğrultuda yaptığı son çalışma "Kadın Dostu Kent Taahhütnamesi" olmuştur. Uluslararası bir niteliğe sahip olan taahhütname ülkemizde çok sayıda yerel yönetim tarafından imzalanıp bu doğrultuda çalışmalara başlanmıştır. Bu konuda Kent Konseyleri önemli bir faktör olarak yerel yönetimlerin çalışmalar yapmasına öncü olmuştur.

‘’Kadın dostu Kent’’ dediğimizde, sağlık, eğitim ve sosyal hizmet alanında, istihdam olanaklarında, kaliteli ve kapsamlı kentsel hizmetlerde, yerel yönetimlerin planlama ve karar alma süreçlerine katılımlarda, erkekler ile birlikte kentsel yaşamın tüm alanlarında eşit biçimde yer almasını destekleyen, şiddete maruz kaldıkları takdirde haklarını güvence altına alacak mekanizmalara kolaylıkla erişebildikleri kentler akla gelir. Kadın ile erkek arasındaki eşitliğin, sözde değil, özde yürütüldüğü kentler aklımıza gelmelidir.

Kadınlar, erkekler kadar nüfusa sahip olmasına rağmen, dinsel ve töresel nedenlerden dolayı kullanılabilecek haklar bakımından erkeklerin gerisinde kalmışlardır. Bu geri kalmışlık onların her platformda geride kalmalarına neden olmaktadır. İstihdam olanaklarından eğitime, sosyal hakların kullanılmasından ev ortamına kadar bir çok alanda kadınlarımız önemli sıkıntılar yaşamaktadır.

Yerel düzeyde kadınların yaşadıkları sorunlar, güçlükler ve kısıtlılıklar yerel politikalar ve önlemlerle doğrudan bağlantılıdır. Kadının siyasi hayata katılımına bakıldığında da, eşitsizliğin en yoğun olarak yerelde yaşandığı görülmektedir. Etkin bir çalışma ile bu sorunların büyük bölümü kolaylıkla aşılabilmektedir. Bu çalışmaların da öyle büyük maliyetleri de bulunmamaktadır. Yeter ki bu eşitsizliği ortadan kaldırmak isteyen yöneticiler bulunsun.

Kadınlarımızı sosyal alanda aktif hale getirebilmek için, öncelikle kendilerine güven duymalarını sağlayacak ekonomik gelişme modelinin hayata geçirilmesi gerekecektir. Kadınlarımızı ekonomik olarak aktif hale getirdiğimizde tüketici yerine üretici olacaklar, ekonomik gelir elde etmeleriyle de en azından kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeye erişeceklerdir. Kendisinin veya ailesinin ihtiyaçlarını karşılayabiliyor olmak, kadınlarımızın toplumdaki yerini biraz daha sağlamlaştıracaktır.

Belediyelerimiz ilgili eğitim kurumları ile işbirliği yaparak kadınların ekonomiye katkı yapmalarını sağlayacak kurslar açacak, bu kurslar doğrultusunda bazı atölyeleri destekleyerek iş imkanları yaratacaktır. Kadın kooperatiflerine destek olup önlerini açacaklardır. Yerel yönetimlerin bu konuda aktif olmaları merkezi yönetimleri ve diğer STK’ları da harekete geçirecektir. Bunun benzer örnekleri değişik belediyelerce gerçekleştirilmektedir.

Kadınımızın ekonomik özgürlüğünü eline almasını, ailesini desteklemesini, sosyalleşmesini ve toplum hayatında etkin rol almasını istiyorsak bir yerden başlamalıyız. Bunu başarabilmenin ilk basamağı ise Kadın Dostu Kent Taahhütnamesi'in imza altına alınmasıdır. Sadece güzel söylemlerle işler maalesef başarılamıyor. Yerel yönetimlerin ve devamında diğer her türlü kurum ve kuruluşun elini taşın altına koyma zamanı geldi geçiyor bile. Başta Efeler Belediye Başkanı M. Fatih Atay olmak üzere ilimizdeki tüm yerel yönetimlerin bu konuda adım atması gerekmektedir. Önümüzde 25 Kasım var, şimdi tam zamanı.

Son olarak söylemeliyim ki bu tür çalışmalar başkanların kişisel vizyonları ile ilgilidir. Belediye başkanının vizyonu genişse başarılabilir, yoksa yandı gülüm keten helva. Unutulmamalı ki kadınlar bu toplumun temel taşıdır.

"Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir." (Mustafa Kemal Atatürk)