Kitap-eleştiri sitesi sabitfikir.com'un basılı dergisi "Sabit Fikir", Ağustos 2011 sayısında özel dosyasını telif hakları konusuna ayırdı.

Kültür Servisi- Nehir Minel imzasıyla yayımlanan özel dosyada, yapıtların kamuya kalıp serbestliğini mi kazanmalı, yoksa sorumluluğu vârisler mi üstlenmeli tartışmasına yazar, yayıncı ve eleştirmenlerin getirdiği yanıtlara yer verildi.

Dünyadan ve Türkiye’den telif hakları ve varislerin yazarların yapıtlarına ilişkin sorumluluğundan örneklerin verildiği dosyada, “Vârisler telif hakları konusundaki doğru tutumu nasıl belirliyor?”, “Yaşamını yitirmiş bir yazarın yapıtı yayına hazırlanırken hangi ölçütler önem kazanıyor?”, “Metinde yapılacak en ufak bir sadeleştirme ya da ekleme o yazarın yapıtına nasıl bir müdahalenin belirtisi olarak karşımıza çıkıyor?”, “Yapıtın kamuya ait olması mı daha sağlıklı, yoksa sorumluluğu vârislerin üstlenmesi mi?” gibi sorulara yanıtlar aranıyor.

Yazar Hakan Günday, “Yazarın ölümünden sonra, vârise kalan şey, kitabın satış geliridir bence, içeriği değil” diyor. “Çünkü kitaplar ve içinde yazanlar herkese ait olsun diye yayımlanır. Dolayısıyla telif hakkı vârisliği, arazi mirasçılığına benzemez. Üzerine istediğin ürünü ekebileceğin ya da binayı çıkabileceğin bir toprak parçası olmadığına göre, büyük büyük amcanın yazdığı klasik bir romanın sonunu daha çok satsın diye değiştiremezsin... Sonuçta, bir eserin, hangi nedenle olursa olsun, yazarının iradesi haricinde değiştirilmesi ya da dönüştürülmesi bir tecavüzdür.”

Can Yayınları Genel Müdürü Can Öz, babası Erdal Öz’ün yapıtlarını 70 yıllığına Can Yayınları’na devreden sözleşmeler imzaladıklarını, babasının yayımlanmasını istemediği çalışmaları konusunda onun isteğine uyduklarını vurguladıktan sonra şunları söylüyor: “Telif haklarıyla ilgili vârislerin sorumluluğu taşıyamadıklarının tüm dünyada örnekleri var. Zaman zaman bu eserler kötü yayınevlerine, beceriksiz editörlere teslim ediliyor... Bazen vârisler arası uyuşmazlıklardan ötürü eserler yayından kalkabiliyor. Benim aklıma en çok yatan çözüm önerisi, bu eserlerin kamuya açık olması, ancak belirlenen süre boyunca (70 sene) yayıncı firmaların vârislere asgari bir ödeme (yüzde 10) yapmak zorunda olmaları. Bu sayede hem eserin yayın sürekliliği garantilenmiş olur, hem de yazar ömrünü adadığı çalışmalar sonucunda ailesine bir miras bırakabilir.”

Edebiyat eleştirmeni Ömer Türkeş de korsan kitaplara karşı yayınevlerinin hakları korunduğuna göre, bireysel üretici olarak yazarın hakları olması gerektiğini, telif yasasının bu hakları düzenlediğini vurgulayarak şunları belirtiyor: “Sonuçta kuşkusuz miras hakkı da vardır ve olmalıdır. Kimi zaman bir yazarın ve yapıtlarının toplumun ortak mirası olduğu, telif haklarının serbest kalması gerektiği ileri sürülüyor. Oysa bunu ileri sürenler o yapıtları yayımlayarak kamusal bir hizmet sunmaktan ziyade kal elde etmeyi amaçlıyorlar.”

Cumhuriyet