‘Kalbim Seni Seçti’ adlı dizide ‘Handan’ rolüyle ekrana gelen Ebru Cündübeyoğlu, yıllar sonra ilk kez bir dramada oynuyor. Her zaman kahkahalarına alıştığımız güzel oyuncu, bu kez ağlıyor.

Ebru Cündübeyoğlu’nun canlandırdığı ‘Handan’ karakteri, sevgilisiyle ayrılsa da aşkını yüreğinde taşıyan bir genç kadın olarak dimdik ayakta duruyor. ‘Kalbim Seni Seçti’ dizisinin ‘Handan’ı Cündübeyoğlu’yla önce rolünü konuşuyoruz.

Ebru Hanım, ‘Kalbim Seni Seçti’ dizisinde ‘Handan’ karakterini oynuyorsunuz. Yanılmıyorsak, 12 yıl sonra ilk kez bir dramada yer alıyorsunuz. Bu kez güldürmüyorsunuz, ağlatıyorsunuz, öyle mi?

Öyle oldu. Televizyonda, uzun bir aradan sonra bu kez ağlıyorum. Ama tiyatroda da ‘Çalıkuşu’ ile geçen sezon seyircimizle beraber epey ağlamıştık. Hem komedi hem drama teklifleri alabilmek, birinin diğerinin önünü kesmemesi, oyunculuğum adına beni çok mutlu ediyor.

Klasik sorudur ya hep sorulur, “Güldürmek mi zor, ağlatmak mı?” Sizin için hangisi daha kolay? 

Seyircilerden beğeni, zevk, yaşam tarzı ve algılarına göre kümeler oluşturursak; ortak gülüş kesişim kümesinin oldukça dar olduğunu görürsünüz. Ağladığımız şeyler belirgin, fakat güldüğümüz şeyler çok farklılık gösteriyor. Hal böyle olunca da kahkaha attırmak biraz daha güç oluyor oyuncu için.

Gülmeyi sevdiğini biliyoruz. Peki sık sık ağlar mısınız? 

Kahkahalarıma da gözyaşlarıma da kota yok. Her ikisini de yeri geldiğinde kullanmaktan asla çekinmem. İnsanız biz, ağlarız da güleriz de!

Sizi son dönemlerde ağlatan dizi veya dizi karakterini öğrenebilir miyiz?

‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisini izlerken çok ağladım. Çocukların serçe kuşları gibi annelerinin koynuna doluşmaları her seferinde gözlerimi doldurdu. Hele o Osman yok mu, boynunu bükünce insanın yüreği burkuluyordu.

‘Handan’ karakterini bize anlatır mısınız? Sizin pencerenizden onu tanımak istiyoruz. 

Aslında, bulutların üstünde uçarken kanadı kırılan bir kuş Handan. Bebeğinin çalınması ile de yere çakılıyor. Aşkı onu yerden kaldırmıyor. İkinci bebeği onu hayata bağlayan ikinci bir şans oluyor. Zengin bir ailenin kızı olan Handan, eğlenmek için bara gider ve oradaki gitarist Ömer’le hayatının aşkını yaşamaya başlar. Babası “Seni mirasımdan mahrum ederim” demesine rağmen de onunla evlenir.

Bu sahneler, bir dönem Türk sineması klasiği değil mi? 

Shakespeare’den beri omurga belli zaten (gülüyor).

Peki siz, ‘Handan’ın yaşadığı gibi bir aşkı yaşar mısınız? Babanızı gözardı edip, aşkınızın peşine gider misiniz? 

Pişman olacaksan da kendi tercihinden dolayı olmalısın. Hayatının sorumluluğunu tek başına almak ve her türlü olumsuz sonuca daha rahat katlanabilmek adına güzel bir duruş. “Kendi düşen ağlamaz” derler... Her ne kadar aşkın peşinden gidiş gibi görünüp öyle algılansa da, bana göre aslında bu hayattaki duruşundur.

Handan evlenir ve ardından oğlu Emre kaybolur. Pikolojisi bozulur bu durumda. Önce kocasını bıçaklar, ardından da akıl hastanesine yatırılır. Handan, tüm kötü olayları üzerine çekmeye devam edecek mi? 

Bir karakter için ne kadar çeşitlendirilmiş duygu yelpazesi varsa, bu bir oyuncu için o kadar iştah açıcı durum oluşturur. Benim için oynaması çok keyifli bir rol oldu bu. Handan’ın acılarından zevk alıyorum (gülüyor).

Aldığınız ilk tepkileri öğrenebilir miyiz? 

Eskiden tiyatro sahnesinde olmanın en keyifli yanlarından biri de seyircinin tepkisini anında alabilmekti. Şimdi sosyal paylaşım ortamları bize bu konforu yaşatıyor. Anında geri dönüşleri alabiliyoruz. Çok güzel, motive edici tepkiler alıyorum. Seyircimin gözündeki yerimi görebiliyorum ve orda olmaktan çok mutluyum.

Dizi başlayınca yoğunluğunuz da arttı mutlaka. Peki kızınız Duru’ya zaman ayırmakta zorlanıyor musunuz? 

Şartlarınız ne ise ona göre yaşayıp, hayatınızı ona göre şekillendiriyorsunuz. Başta kızım olmak üzere hayatımda herkese ve kendime ayrılmış zamanlar var tabii. Zaman yönetimini yapabilmek hayattaki en önemli başarıdır. Dönem dönem sıkışsam da, elimden geldiğince ayarlıyorum.

Kızınız sete geldi mi hiç? 

Özellikle vurulma sahnemin devamındaki hastaneye kanlar içinde götürüldüğüm sahnede Duru da babası ile sete ziyarete geldi. Çekim sonrası hemen onun yanına gittim ve bu arada özellikle az önceki sahnelerde kullanılan kan malzemelerini istedim. Bunun rol olduğunu, kan gibi gösterilen sıvının kan olmadığını görmesini sağladım. Ancak televizyon izlerken bakış açısı daha farklı oluyor. Annesinin güldürmesine alışık olduğu için, beni ekranda ağlarken görünce yine de yanıma gelip sarılıyor.