Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde akıbeti bilinmeyen çok sayıda aydın ve akademisyenin toplama kamplarında tutulduğundan şüpheleniliyor. Çin'de 2016'dan bu yana "dini aşırıcılık" suçlamasıyla toplama kamplarında veya keyfi tutuklamalar sonucu hapishanelerde alıkonulan Uygur Türklerinin sayısının bir milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.

AA muhabirinin Avrupa Parlamentosu (AP), Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) verilerinden derlediği bilgilere göre, kendilerinden uzun zamandır haber alınamadığı için Çin yönetimi tarafından hapishane ya da toplama kamplarında tutulanlar arasında Uygur akademisyenlerden sanatçılara, profesyonel sporculardan bilim insanlarına kadar tanınmış pek çok isim var.

Uygur toplumun en önemli din alimi ve kanaat önderlerinden Muhammad Salih Hajim, akademisyenler Abdulnehed Mehsum ve Ayhan Memet kamplarda tutulduğu sırada hayatını kaybetmişti. AP'nin 4 Ekim 2018 tarihli kararında bu ölümlerden duyulan büyük rahatsızlık ifade edilmişti.

AP raporunda da isimleri geçen Eli Mamut, Hailaite Niyazi, Memetjan Abdulla, Abduhelil Zunun ve Abdukerim Abduwel gibi akademisyenler uluslararası toplumun tüm çağrılarına rağmen Çin yönetimi tarafından keyfi suç isnatlarıyla alıkonuluyor.

Eski Uygur Kültür ve Medeniyet Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Dr. Rahile Davut'un, ortadan kaybolması uluslararası konu olmuştu. Uluslararası Af Örgütü'nün “Çin: Bu İnsanlar Nerede?” başlıklı raporu, Rahile Davut'un kızı Akeda'nın, annesinden Aralık 2017'den bu yana haber alamadığı ve toplama kamplarından birine konulduğundan endişe ettiği yönündeki ifadelerine yer vermişti.

Uygur diasporası ve derneklerinin, kamplarda tutulduğundan şüphelendiği ve iletişim kuramadığı diğer bazı tanınmış isimler şunlar : Eski Sincan Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gulpina Taşmemet, tarihçi Prof. Dr. Abdulkadir Celalettin, eski Kaşgar Üniversitesi Müdürü Ekber Omar, eski Sincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Taşpolat Teyip, yazar Prof. Abdurrahman Bey, klasik edebiyatçı Prof. Gayretcan Osman, teknoloji firması Uygursoft'un kurucusu bilim insanı Alim Ahat.

Çin'e uluslararası alandan tepkiler

Uluslararası insan hakları kuruluşları, Sincan'da milyonlarca Uygur'un "yeniden eğitim" gerekçesiyle toplama kamplarında tutulduğunu bir süredir dünya kamuoyu gündemine getiriyor. BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi'nin Çin'de ayrımcılığa uğrayan topluluklarla ilgili Cenevre kentinde düzenlediği toplantıya katılan insan hakları kuruluşları, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yerel yöneticilerin siyasi olarak sakıncalı tutumlar içinde olduğunu iddia ettiği bireyleri siyasi eğitim merkezlerinde alıkoyduğunu bildirmişti. Örgüt temsilcileri, herhangi bir yargı kararına dayanmadan hürriyetinden alıkonulan kişi sayısının milyonları bulduğunu dile getirmişti. İnsan Hakları İzleme örgütü (HRW), bir süre önce yayımladığı raporda, son iki yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çok sayıda kişinin "önleyici polisiye tedbiri" adı altında suçsuz yere alıkonulduğu ve siyasi açıdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın "siyasi eğitim merkezleri" denilen gözaltı merkezlerine gönderildiği iddialarına yer vermişti.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, önceki gün yaptığı yazılı açıklamada, Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikasının insanlık adına büyük bir utanç kaynağı olduğunu belirtmişti. Çin makamlarını, Uygur Türklerinin temel insan haklarına saygı göstermeye ve toplama kamplarını kapatmaya davet eden Aksoy, "Türk kamuoyunun ağır insan hakları ihlalleri konusundaki tepkisinin Çin makamlarınca dikkate alınmasını bekliyoruz." ifadesini kullanmıştı.

ABD Kongresi'nde görüşülmeye devam eden bir yasa tasarısı da ABD'nin Çin'e Uygur Türklerine yönelik ağır insan hakları ihlalleri nedeniyle yaptırım uygulamasını talep ediyor.