BBC'nin haberine göre, Kanada Sınır Hizmetleri Dairesi (CBSA),  göçmenlerin milliyetlerinin tespitinde "diğer soruşturma yolları tıkandığında"  DNA testinin kullanıldığını doğruladı.

Daire, bu tekniklerin ne sıklıkta kullanıldığı konusunda ise bilgi  vermedi.

CBSA'nın Sözcüsü Jayden Robertson, bilgilerini DNA testi yapan  sitelere vermeden önce göçmenlerin rızasının alındığını ifade etti.

Göçmen avukatlarından Subodh Bharati ise DNA örneklerinin ne derece  gizlilikle toplandığı ve korunduğu konusunda endişeleri bulunduğunu söyledi.

Kanada hükümetinin aslen Nijeryalı olduğu kanıtlamaya çalıştığı  Liberyalı bir göçmeni temsil eden Bharati, "CBSA gibi sınır hizmeti veren  kuruluşların, Familytreedna.com ve Ancestry.com gibi sitelerden DNA sonuçları  alabilmesinin kamu yararını ilgilendiren bir mesele olduğu kanısındayım. Açıkça  mahremiyet kaygıları söz konusu." ifadesini kullandı.

Bharati'nin 1996'da Liberya'dan gelen mülteci statüsünde daimi oturum  izni verilen müvekkili Franklin Godwin'in, bundan iki yıl sonra uyuşturucu  satıcılığından 7 yıl hapse mahkum edildiği, daimi oturum izninin geri alındığı ve  Liberya'ya sınır dışı edilmesine karar verildiği belirtildi.

Kanadalı göçmen yetkilileriyle 2003 yılında Liberya'ya giden, ancak  sadece Washington'daki büyükelçiliğin yasal seyahat belgesi verebileceğini  söyleyen Liberyalı yetkililer tarafından ülkeye alınmayan Godwin, Kanada'ya geri  getirildi, 2005'de yeniden sınır dışı edilmeye çalışıldı.

Godwin'in davası 2017'de garip bir hal aldı. Kanada hükümetinin DNA  testinin yanı sıra diğer ülkelerde gözden düşmüş İsveçli bir şirketin dil bilimi  raporuna dayanarak Godwin'in Liberya değil Nijerya vatandaşı olduğunu savunduğu  bildirildi.